© Alevi Ocağı

ERZİNCAN DÜŞMAN İŞGALİNDEN NASIL KURTULDU?

ERZİNCAN DÜŞMAN İŞGALİNDEN NASIL KURTULDU?

13 ŞUBAT 1918 ERZİNCAN’IN KURTULUŞU

ZEYNEL COŞAR yazdı…

Erzincan’ı Taşnak Çetesi’nin Elinden Nasıl Kurtarıldı?

1918 Ocak ve Şubat aylarında güney bölgesinde, Bingöl ve Bitlis tarafında Ermeni katliamlarını dikkatle takip eden 2. Ordu Komutan Vekili Ali İhsan Sabis Paşa, özel birlikler göndererek Munzur Dağlarının kuzeyine sarkarak Tercan tarafındaki gelişmeleri takip ettiriyordu. Konumu itibariyle Erzurum, Bingöl, Erzincan ve Diyarbakır’a doğru ulaşım imkânı ve stratejik merkez olan Fem’e (Karayel) çok önem vermiştir. Tarihin her döneminde bir aktarma istasyonu olup o zamanlar Tercan’a ama şimdi Bingöl’ümüzün Yedisu ilçesine bağlı olan Fem köyü, ağzına kadar erzak ve mühimmatlarla dolu olan büyük askeri depolar vardı. Ali İhsan Paşa bu nedenle buralara erkenden müdahale edip, Taşnakların ateşe verip yakmasından önce depoları ele geçirmek için Kırdım-Koşan dağının kuzeyindeki Tercan tarafınki köylerden Yastık-Çanakçı köylerine kadar milis güçlerini keşfe gönderip durumu anlamaya çalışmıştır. İşte buralarda Şarkı Dersim milisleri işte buralarda çok yararlı işler yapmıştır.

Ali İhsan Sabis Paşa Anlatıyor:

Erzincan –Tercan Bölgemizde Taşnak çetelerinin temizlenmesinden çok önemli görevleri yerine getiren 2. Ordu Komutan Vekili Ali İhsan Paşa şöyle yazıyor. “…Şarkı Dersim milisleri de Kaymakam Hasan Lütfü Bey komutasında Erzincan ovası ile Mamahatun (Tercan) arasındaki Cebice Boğazı ve Cenciğe taraflarını tutmuş olduklarından Erzincan ovasından çekilen düşmanın bir kısmı Cebice istikametinde ricad ederken Şarkı Dersim Müfrezelerimizin içine düşerek perişan oldular. Birkaç top ve araba ve birçok eşya elimize geçti. 3. Ordu Komutanı bize hiç yardım yapamayacağı ve kendi yağımızla kavrulmak cevabını verdi. Düşman mıntıkasında Ermeni çeteleri ve askerleri Müslüman halka zulüm ve tecavüz yaptıklarından Fem’de ki Komisyonumuzun Çanakçı’da ki ileri karakollarımıza avdetleri (ulaşması) için 7 Şubatta emir vermiştim. Aynı zamanda Çanakçı’daki ileri karakol taburumuza da 13 Şubat sabahı hareket etmek üzere kuvvetli bir piyade bölüğü hazırlanmasını ve Fem’de ki düşmana baskın yaparak onları imha veya tard edip orada mevcut erzakın ele geçirilmesini tebliğ eyledim. “ (Ali ihsan Sabis –Birinci Cihan Harbi, cc. 4, say 173-175)

Genelkurmay Başkanlığı Anlatıyor:

Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanan bir çalışmada 12 ve 13 Şubat 1918 günlerinde Erzincan’da meydana gelen olaylar şöyle özetlenir: “…13 Şubat Çarşamba günü saat 17.30’da 108. Kafkas alayı 2. Taburu süngü hücumu ile Erzincan’a girdi. 9. Kafkas Tümeni 13 Şubat saat 17.00’de ileri birliklerini Erzincan’ın kuzey kenarı yakınlarına sürmüş, tümen büyük kısmı Yanlızbağlar’dadır. Albay Kazım (Karabekir) Bey, 1. Kafkas Kolordusu Erzincan’a girdiğinden Erzincan’da 1600 ev de 9. 000 kadar nüfus saptandı. Harpten evvel 6000 evde 22. 000 nüfus varmış. Ermeniler Erzincan’da birçok güzel binaları ve kışlaları yakmışlardır. Bunların bir kısmını içine insan doldurarak yakmışlardır. İçi insan cesedi dolu kuyular saptandı. Ermeni toplu öldürmesinden sonra Erzincan’da bir avuç Müslüman halk kalkmıştı. Müşirlik konağı ile yakılmak üzere hapsedilen insanları kurtarmak mümkün olmasaydı beklide şehirde tek bir insan bile kalmayacaktı” demektedir…14 Şubat 1918 akşamı Garbi Dersim birlikleri (toplam 130 milis ve nizamiye birlikleri ) Erzincan’a 10 kilometre kadar güneydoğusunda Mahmutlu’da direnen Ermenilerle muharebede, 36. ve 9. Kafkas Tümeni Erzincan civarında toplanmaktaydı. 15 Şubat 1918 ‘de Ermenilerin büyük kısımları ile Tercan istikametine çekildikleri anlaşılmaktadır. Çekilen Ermenilerle temas kesilmiştir. Şarki Dersim aşiretleri, Ermenilerden 2-3 top ile dört makineli tüfek ve 50 araba ele geçirmişlerdir.” (Genelkurmay Başk. A. g. e. say- 446-448)

Kazım Karabekir Paşa Anlatıyor:

Erzincan’ı düşmanlardan temizleyerek kurtuluşu sağlayan 3. Ordu komutanlarının gördüklerini okuyalım. Kâzım Karabekir karşılaştığı manzarayı şöyle anlatır: “. . Yirmi bin Türkü bağrında taşıyan Erzincan kasabasında bir avuç insan kalmıştı. Eğer askerî dairenin içinde ve yanı başındaki müşirlik konağında yakılmak üzere hapsedilen insanları kurtarmak nasip olmasaydı belki de kasabada tek bir kimse göremeyecektik. Bütün kuyular şehit edilmiş insan cesetleriyle doluydu. Bir hayli yerlerde de binalar içinde yakılmışlardı. Askerî daireyi de havaya uçurmak için tertibat alınmıştı. Büyük bir sepet içine doldurulmuş olan bombaları büyük salonun yanındaki ufak odada hazırlanmış bulduk. Garbi Dersim Müfrezesi Kumandanı Kaymakam Halid Bey ile odaları dolaşırken bunları gördük. Kasabadaki askeri daire ve müesseseler şehrin güney tarafında ve yakınındaki askerî dabakhane olduğu gibi elimize geçmişti. Baskın sayesinde büyük yangınlara da meydan verilmediğinden kasaba da sağlam olarak ele geçirilmişti. Fakat insan sayısı azdı.” ( Kâzım Karabekir, Doğunun Kurtuluşu, Erzurum, 1990, s. 74, 76)

3. Ordu Kumandanı Vehip Paşa Anlatıyor:

Erzincan’ın kurtuluşu sırasındaki gördüklerini şöyle naklediyor: “… Bugün Erzincan’a geldim. Çardaklı boğazından Erzincan’a kadar olan bütün köyler hatta bir kulübe bile sağlam kalmamak şartıyla tahrip edilmiş gördüm. Bahçelerin ağaçları kesilmiş, köylülerden bir fert sağ kalmamıştır. Ermenilerin Erzincan’da yaptıkları fecâyii tarih-i âlem bugüne kadar kaydetmemiştir. Üç günden beri Ermeniler tarafından öldürülüp meydanda kalan İslâm cenazeleri toplattırılmaktadır. Şehit edilen bu bigünah (günahsız) ve masum halk arasında memeden kesilmemiş çocuklar, doksan yaşını aşmış ihtiyarlar, parçalanmış kadınlar vardır.” (Doç. Nurcan Yavuz, İşgal ve Mezalimde Erzincan, s. 418. )

Nuri Dersimi Anlatıyor:

O günlerde bölgede binbaşı olarak görev yapan Nuri Dersimi, birçok olayı kendi bozuk mantığına göre çarpıtarak anlatmaktadır. Herkesi de kendisi gibi hain bildiği için, Erzincan’ın ve bölgenin Ermeni Taşnak Çetesinin elinden kurtarılmasına çalışan vatansever Dersimlileri sanki para karşılığı iş yapan adamlarmış gibi gösterme gayretlerine düşer. Böylece kendi iç dünyasının kötü ruhunu yazdıklarına da yansıtıyor. Ama bir canlı tanık olarak yazdıkları önemlidir. “… Ali İhsan Paşa, Hasan Lütfi adındaki bir binbaşıyı Doğu Dersim’e, Halit adındaki diğer bir subayı da, Batı Dersim’e göndermişti. Bunlar Dersimlilerin psikolojik durumlarından yararlanarak ve para karşılığında savaşa sokmak için yerel örgütlenmeler yapmışlardı. Erzincan ve Erzurum’u kurtarmak ve Kara Kazım Paşa ordusuna öncülük etmeleri için Dersimlilerden önemli kuvvet seferber edilmişti. Kumandan Halit, Seyid Rıza’yı kandırmaya çalışıyordu. Seyid Rıza’nın milli duygularını heyecana getirdiler. Seyit Rıza’ya ancak bir kısım Ovacık aşiretleri katılmıştı ve bunlar, Munzur dağlarını aşarak, 13 Şubat 1918’de Erzincan merkeze çatışarak girmişlerdi. “(Nuri Dersimi- Kürdistan Tarihinde Dersim-say. 130-131 )

Rus Generali Karganoff Anlatıyor:

General Karganoff da bir askeri kişi olarak o gün yaşananlarla ilgili gözlemlerini yazmıştır. Buraya almakla işin bir de Taşnak Cephesinden nasıl görüldüğünü anlamamıza ve gerçeğin bir başka tarafını görmemize yaramaktadır. Binbaşı Hasan Lütfü Bey komutasındaki Şarkı Dersim Milisleri 1918 Ocak ayı başlarından itibaren başta Erzurum çıkışı olan Sansa Deresi-Mutu Köprüsü mıntıkasını tutarak ulaşım ve haberleşmeyi kesiyorlardı. Erzincan’da ki düşmanın Erzurum, Tercan, Fem depolarından ve daha gerilerdeki Sarıkamış ve Kars’tan gelecek mühimmatlarının ellerine geçememesi için şehitler vererek savaşıyorlardı. Bu bölgede yaşananları Rus Ordusunda general rütbesindeki Ermeni asıllı Karganoff adında ki bir kişi anlatıyor. General Karganoff bir Rus subayı olmasına rağmen, geri çekilen Rus ordusuyla gitmeyerek Ermeni güçlerinin başında harekâtı yönetmek için Erzincan’da kalır. Karganoff 12-13 Şubat 1918 günlerinde Erzincan-Tercan yönüne kaçarlarken yaşanan olayları gün gün yazmıştır. “…Telgraf çalışmıyordu; Rus çalışanlar gitmişti ve Kürtler telefon hatlarına zarar veriyorlardı. Mamahatun'a (Tercan) kadar oluşturulan hat üzerinden atlılar aracılığıyla irtibat kurmak 23 Ocak'a kadar mümkün olmamıştı; Kürtler sürekli bu hat üzerinde (Erzincan Tercan arasında ki Sansa Dersi boyunca) saldırılar gerçekleştiriyorlardı ve Erzincan'da sayıca çok az olan ve öncelikli sorumluluğu cephenin savunması olan grup, iletişim hattını korumak için arkaya görevli göndermenin olanaksızlığını yaşıyordu. Ayrıca, Ocak 1918'in sonuna doğru, Erzincan grubu kendini tamamen soyutlanmış olarak buldu. Türklerin gün geçtikçe daha çok hissedilen saldırgan tutumuyla aynı süreçte, Kürt gerillaları grubun özellikle geri bölgesinde yeniden harekete geçmesi dikkatleri çekti. 27 ve 28 Ocak'ta 60 kişilik bir Ermeni birliği tarafından korunan Sour-Piran'ı (Sorperan-Demirpınar) hedef alan baskınlar gerçekleşti. Erzincan grubunun mevcudundan alınıp hızlı bir şekilde gönderilen takviyeler (Bir piyade bölüğü, bir süvari bölüğü ve iki top) sayesinde bu taarruz püskürtülebildi; Kürtler, çatışmada 65 ölü bıraktı. Ancak bu, sözü edilen stratejik noktaya karşı yapılan taarruzların sadece başlangıcıydı ve 2 Şubat'ta Grup Komutanı muhabere hatlarını korumak için mevcudundan iki piyade bölüğü ve bir süvari bölüğünü daha ayırmak zorunda kaldı. Bu birlikler Erzincan'ın 25 km. doğusundaki Khan (Kadağan olmalı)köyünde Kürt çetelerine karşı gerçekleştirilen bir çatışmaya girdi ve düşmanın sayıca üstünlüğünü gören Grup Komutanı bu birlikleri iki bölük daha göndererek takviye etti. 3 Şubat'ta tüm bu birlikler alelacele Erzincan'a çağırıldı. Kürtlerin silahlarını alacak ve bu şehirle tekrar irtibatı sağlayacak zamanı dahi bulamadılar; zira edinilen kesin bilgilere göre, buradaki zayıf garnizona karşı bölge halkının da desteği sağlanarak genel bir Türk taarruzunun başlaması an meselesiydi.”(Genelkurmay Başkanlığı–Harp Akademileri yayınları-Ermeni Asıllı Rus General Korganoff’a Göre Kafkasya Cephesinde Osmanlı Ordusuna Karşı Ermeni Faliyetleri –yayına hazırlayan Prof. Dr. Hikmet Özdemir-sy.133-140) İşte böyle, 12-13 şubat 1918 günlerinde Erzincan’ı kurtaran Türk Ordusu ve onunla omuz omuza düşmana karşı savaşan Doğu Dersim Milisleri, stratejik yer olan Sansa Derelerini tutmuş, Taşnak Çetesine zor anlar yaşatmıştır. Batı Dersim Milisleri de, Halit Bey komutasında ki düzenli birliklerle o karda kışta Ovacık’ta yola çıkarak Munzur-Mercan Dağlarını aşıp Erzincan Ovasına kadar inmiş, Ordu Birlikleir ile beraber Taşnakları süpürüp atmışlardır. Sansa Boğazı’nda ve Erzincan Ovasında düşmana kök söktürüyorlar. Ermeni Generali Karganoff’un ve diğer resmi kesimlerin de “Kürtler” dedikleri de Kürt değildi. Bu kahramanlar bizim öz be öz Oğuz Türkmen Alevi evlatları olan Dersim yiğitleridir. Ama ne yazık ki bu gerçek hep çarpıtıla çarpıtıla bugünlere getirildik.

Bazı Dersim Ağaları Erzincan’da Taşnak Çetesi İle Bir Olup Kirli Pazarlığa Oturdular

1917 Ekim Devrimi ile Rus işgalinde bulunan bütün bölgelerde büyük bir umut ışığı parladı. Lenin önderliğindeki Devrimci Sovyet Yönetimi savaşa son verip, işgal bölgelerindeki tüm birliklerini geri çağırarak 1914 yazındaki eski sınır bölgelerine çekilmesini emretti. Bunun üzerine Erzincan’da ki Rus Ordusu Ocak 1918 de Erzincan’ı boşaltınca, yönetimi Ermeni Taşnak Çetesine teslim etmişlerdi. 1914 yazında Rus Çarının parası ve teşvikleri ile oluşan Ermeni Gönüllü Alayları, cephe hatlarında Türk Ordusuna karşı savaşmak için kuruldu. Rus Yönetimi, Ermenilere “ Gelin bizimle birlikte savaşın, biz size denizden denize “ Büyük Ermenistan devleti kurduracağız” dediler. Rus ordusu Erzincan’da geri çekilince kentin idaresini Ermeni Gönüllü Alaylarının komutanı Govdinli Murat’a bırakıp gittiler. İşin ilginç yanı başta Koçgirili Alişan ve Haydar Beyler ile katipleri Alişer ve Dersim’in bazı ağaları da, Bağımsız Kürdistan Devleti hayaliyle kandırılarak, Ermeniler gibi Rus Tuzağına düşmüşlerdi. Dersim’de ki bazı ağaların samimi dostu olan Govdinli(Sivas) Murat ve Tercanlı Keri birer profesyonel katillerdi. Bu adamlar taa Azerbaycan’dan, tüm Doğu Anadolu illeri ve Tercan ve Erzincan’a, Van’dan Bitlis’e kadar yüzbinlerce masum insanın kanına girmiş cellatlardır. Esat Uras’ın yazdığı “Ermeni Meselesi “ kitabında adı geçen Erzincanlı Keri, Sivaslı Murat adlı canilerin birer azılı Taşnak katilleri olarak 1905 yılında Azerbaycan Karabağ, Şuşa’da, 1916 Mart ve Nisan, Mayıs aylarında ise bizim Tercan işgali sırasında yaklaşık yirmi kadar köyde yaptığı alçakça katliam ve tecavüzlerde rol almış katillerdir. Bu katillerin izini süren Esat Uras, Ermenilerin eseri olan “Taşnak Tarihi” adlı bir kitaptan aldığı alıntıya dayanarak bu katillerin çok önceden ne haltlar yediklerini paylaşır.

 ESAT URAS:

 “…. 1896’dan beri Taşnak Partisi Ermeni komitacılarını Kürtler arasına dağıtmıştı. Erzincanlı Keri ismindeki çete reisi, Taşnak propagandacısı olarak Dersim’e yerleşmiş ve birkaç sene Kürtler arasında telkinlerde bulunmuştu. Bir müddet Dersim Kürt’leriyle münasebet tesis olundu. Komitenin Van’da ki sergerdelerinden Aram, İşhan, Varamyan da Hasenanlı, Cibranlı, Hayderanlı aşiretleriyle ittifak teminine çalıştılar… 1905 Ağustos’unda Baku’dan sonra Ermeniler tarafından Türklere karşı en şiddetli taarruz Karabağ ve Şuşa’da oldu. Müsademereyi Vartan idare ediyordu. Müsadereden Ermeniler 40 ölü 68 yaralı, Türklerden 500 ölü oldu. Sivaslı Murad( Zengezur), Keri( Erzincanlı- Sisyan) katliamlardan şöhret aldılar. “ ( Ermeni Meselesi- say. 542) İşte böyle profesyonel katillerin önderlik yaptığı Taşnak Çetesi, 1916 25 Temmuz işgalinden sonra ama özellikle yönetimi devir aldıkları 1918 Ocak ayından itibaren Erzincan’da savunmasız halkımıza akla izana gelmedik zulümleri yaptılar. Bu adamlar birer profesyonel katillerdi. Bu katliamları duyan her vatansever Dersimli, komşularını kurtarmak için Erzincan’a doğru harekete geçmişti. Ama başta Alişer olmak üzere birkaç çıkarcı işbirlikçi Dersimli aşiret ağası hainler de Erzincan’da acımasızca katliamları yaptırtan şehrin valisi Ermeni Taşnakların lideri Govdinli Murat’la Bağımsız Kürdistan pazarlığına oturmuşlardı. Bu kadar iğrenç durumlara düştüler. Şimdi ki bölücüler ve Alisiz Aleviler işte böyle adamlarla övünç duyuyorlar.

Taşnak Çetesi İle Kürdistan Pazarlığı

İhanetçi başı Nuri Dersimi’nin suç ortağı Alişer denen hain, bakın neler yapmış. Okuyun bakalım neler yazmış Nuri Dersimi: “…Erzincan merkezine gelen Ermeni gönüllü alay kumandanı Gövdinli Murat paşa ve Rus generali Lahof Dersimlilerle işbirliği yapılamasını teklif etmek için Kürtlere haber gönderdiler. Ve Osmanlı ordularına karşı hep beraber hücuma devam ettiler. Bu davete Elaziz vilayetinin Koruk köyünden olup alay kumandanı göreviyle orduda bulunan Kürt Mustafa paşa katıldı ve taburuyla beraber Erzincan cephesinden Ruslara katıldı. Ruslar’la Dersimliler arasında Kürdistan üzerine görüşmeler başlamıştı. Koçgirili Alişer Erzincan’a geldi ve bu konuda görüşmelerde bulunarak, Rus subaylarıyla birlikte Koçgiri’ye geri döndü. . Kürt liderlerinden Alişan ve Haydar’la görüşüp ve takip edilecek stratejiyi tespit etmek ve Dersimliler’le işbirliği kararlaştırmak üzereyken, 3. Ordu kumandanı Vehip Paşa Alişan ve Haydar’ı ordu merkezine getirerek gözaltına almış ve Dersim’le ilişkilerini kesmişti… Olayların gelişmesini bekleyen Alişer Efendi Kürt lideri sıfatıyla Erzincan’da kalıyordu. Dersimliler her konuda Ermenilerle anlaşmışlardı. Ermeni ve Rus birliği kumandanının Koçan ve Şemkan aşiretleriyle, içeriği Osmanlı yönetimi tarafından bilinmeyen esaslar üzerinde görüşmelerde bulunarak gizli kararlar aldıktan sonra, Erzincan’a geri dönmesi, egemenlik ve ordu çevrelerini telaşa düşürmüştü… Ovacık aşiretleri Pulu’daki Osmanlı hükümet memurlarını kovarak hükümeti işgal ettiler ve Erzincan’a bağlı( yani Erzincan ‘da ki Rus ordu komutanına bağlı) yerli bir Kürt hükümeti kurdular. Erzincan havalisindeki Kürt köylerini nüfuzları altına alan aşiretler merkezi yönetimle tüm ilişkilerini kesmişlerdi. Bu olaylar Dersim’de büyük sevinçle karşılandı. ( 115-126) … Alişer Efendi, Koçgiri ve Dersim aşiretlerinin birleşmesini sağlayarak Osmanlı Orduları Sivas yöresinden atıldıktan sonra, Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmeyi düşünüyordu… Olayların gelişmesini bekleyen Alişer Efendi, Kürt lideri sıfatıyla Erzincan’da kalıyordu. (say. 124-125). … Alişer, 1914 Dünya Savaşı’nda Kürdistan’ın bağımsızlığı için Rus ordusuna katılarak, Koçgiri, Sivas, Malatya ve Dersim bölgelerinin Kürt temsilcisi sıfatıyla Rusya himayesi altında Özerk Kürdistan yönetimi kurulması için çalışmıştır. Rusların Erzincan’ı işgali sırasında, Alişer bir askeri birlikle Ovacık ilçe merkezine gelmiş ve orada Türk idaresini dağıtarak bir Kürt idaresi kurmuştur. Bu başarı, Rus ordularının Dersim’le irtibat noktalarını güven altına almıştı. “ ( N. Dersimi- Kürdistan Tarihinde Dersim. say -276)

Mete Kalman:

Nuri Dersimi’nin yazdıklarını bire bir yazan Mete Kalman, Ermeni Taşnak Çete lideri Govdinli Murat ile Dersimli bazı aşiret liderlerinin Müstakil Kürt devleti kurulması için anlaştıklarını yazar. “… Erzincan’a gelen Ermeni gönüllü alaylarının reisi ( Sivaslı) Gövdinli Murat Paşa ile Rus Generali Lahof, Dersimlileri yanlarına alabilmek için Osmanlılara karşı birlikte hareket etmeyi önerirler. Ruslarla Dersimliler arasında bağımsız Kürdistan konusunda Koçgirili Alişer’le görüşmeler yapılır. Hatta Rus subayları Ovacık, Koçgiri bölgelerine kadar gelip aşiret reisleriyle de görüşürler. Alişer, Rusların Osmanlı birliklerini Sivas’a kadar sürmesini bekler. Kendisi de bu arada Erzincan merkezinde gelişmelerin gidişatını izler. Kürt temsilcisi olarak Erzincan’da kalır. Dersimliler, Rus komutan Lahof ve Ermeni Kumandanı Murat Paşa ile uyuşmuş olduklarından Fırat’ın Doğu ve Güney bölgeleriyle, Doğu ve Batı Dersim ve Ovacık bölgelerinde Kürdistan kurulması taraflarca kabul edilir. …Fırat’ın güney kısmında Abbasan aşireti merkezi olan Girlevrik köyünde, Ermeni Kopüs (Garbis) temsilcisinin de katılımıyla görüşmelere devam edilir. “ ( Mete Kalman, Dersim Direnişleri-sayf. 108-109) Ekim Devrimi’nin yapılması ile bölgede Ermeni ve bölücü bazı aşiret yöneticilerini paraya boğarak kışkırtan Rus ordusunun geri çekilmesine hayıflanan Ebubekir Pamukçu, Erzincan ve Tunceli bölgesinde yaşananları şöyle yazar. “… Rusların Erzincan’ı İşgali: Erzincan Ruslar için son durak olur. Ama eskisinden farklı olarak Ruslar (Çarlık Rusyasını kastederek) Ulusal başkaldırılara kısmen tamamen dostane ve destekleyici bir tavır içindeydiler. Rusların bu ılımlı yaklaşımı ve Türklerin bölgeyi boş bırakarak batıya çekilmiş olmaları, Zazalarla ve Ermenilere rahat çalışabilecekleri bir ortamın oluşmasına yol açar. İşte bir Zaza Devleti düşüncesi ilk kez bu koşullarda doğar, gelişir ve hayata geçirilir. Zaza savaşçıları bu amaca yönelik olarak Ovacık üzerine yürüyerek hükümet konağını işgal ederler, Türk yönetimini lavğ ederek yerine bir Zaza yönetimi örgütleler. “(Ebubekir Pamukçu, Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökeni, say. 63) İşte emperyalizmin piyonluğuna hevesli Devrim ve Cumhuriyet düşmanı Şeyh Sait’çi böyle anlatıyor. Sonuçta Türk Ordusu’nun 13 Şubat 1918 günü Erzincan’a girip her noktasında hakimiyeti sağlamasıyla ihanetçilerin de işi bitmiş, çok güvendikleri o Taşnak Lideri Sivaslı Murat ve Erzincanlı Keri defolup gidince bütün hayalleri suya düşmüştür. Kendileri gibi Rus Çarı’nın altınları ve paraları ile ayaklanan o çok güvendikleri Taşnaklar da tası tarağı toplayıp Tercan yönüne doğru kaçmışlardır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER