© Alevi Ocağı

AKABE’DE İLK BULUŞMA

AKABE’DE İLK BULUŞMA

Hz. Muhammed 620 yılında hac mevsiminde Mekke çevresinde konuşup sohbet edeceği birilerini ararken Akabe vadisinde küçük bir hacı gurubuna rastlar. Bunlar da tesadüfen Medineli Hazrec aşiretindeki kişilermiş. Bu kişilerle ilk temas olumlu geçer. Bu görüşmeyle İslam Tarihinin en önemli olayı olan Hicrete gidecek yolun ilk taşları döşenmeye başlamıştır. İlk karşılaşmayı Taberi’den okuyalım: “… Tanrı Elçisi eskiden olduğu gibi bu mevsimde de Tanrıya imana davetle kendisini tanıtarak himaye istemek üzere, uruğların konak yerine geldi. El-Akabe mahallinde Tanrı tarafından haklarında hayır irade edilen Hazreç’lerden bir topluluğa rasgeldi. İbn İshak: Bana kavminin ihtiyarlarından naklen Asım bin Amr bin Katade söyledi der. İhtiyar olan bu adamlar ona şunu söylemişlerdir: Tanrı elçisi (S. A. M.) onlara siz kimsiniz? diye sorduğunda onlar: Biz Hazreç boyundan bir topluluğuz cevabında bulundular…Tanrı elçisi onları ulu ve yüce Tanrıya imana çağırdı, onlara İslamiyeti anlattı. Kur'an okudu. Hazreçler ve Evs'Ier ise putlara taparak Tanrıya ortak katanlardan idiler. Tanrı elçisi bu kitleye İslamiyeti anlatarak Tanrıya imana çağırdığında, onlar birbirlerine: Tanrı adına and içerek bu zatın Yahudilerin andığı peygamber olduğunu teyid eyleriz, Yahudilerin ona bizden önce iman etmelerinden korkulur, diye aralarında konuştuktan sonra, Tanrı elçisinin İslamiyete davetini kabul ettiler. Tanrı elçisine : Biz kavmimizi birbirine düşman ve en kötü bir halde bıraktık. Tanrının onları senin sayende yola getirmesi ümid olunur, kavmimizin yanına döner, onları da sana imana çağırır, senin bize anlattıklarını ve kabul ettirdiğin emirleri onlara da anlatırız. Tanrı, bu dini kabul etmekle• onları bir araya toplarsa aramızda en aziz ve en saygılı zat sen olacaksın, dediler. Memleketlerine dönmek üzere Tanrı elçisinin yanından ayrıldılar. Onlar artık Müslüman olmuş, Tanrı elçisini tasdik etmiş bulunuyorlardı. Bana haber verdiklerine göre bu iman edenler Hazreç'ten 6 kişi olup adları şöyle idi”(Taberi,age.s.174,175). Taberi altı kişinin babalarından itibaren soy ağacının tamamını uzun uzun yazmıştır. Prof. Adnan Demircan “ Akabe Görüşmeleri” makalesinde adları kısa olarak şöyle yazar:” Esʻad b. Zürâre, Avf b. el-Hâris, Râfi’ b. Mâlik, Kutbe b. Âmir, Ukbe b. Âmir, Câbir b. Abdullah b. Ri’â” Bir yıl sonra bu altı kişi yanında yeni arkadaşlarını alarak haca gelirler.

BİRİNCİ AKABE GÖRÜŞMESİ

Bir yıl sonra yani 621 yılında geçen yılı görüşme yapılan Medineli altı kişi, ikisi Evs on tanesi Hazrec kabilesinden olmak üzere 12 kişi ile birlikte Mekke’ye hacca gelirler. Peygamberle anlaştıkları gibi Akabe vadisinde gizlice buluşurlar. “… Hz. Peygamber bu kişilerle gerekenleri anlatır ve soruları olanlara cevaplarını vererek uzun bir sohbet eder. Tarihi kaynakların verdiği habere göre onlara şu temek öğüdü yapar.“Gelin, Allah’a ibadette hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla kimseye iftira etmemek, hiçbir maruf işte bana âsi olmamak üzere biat edin. İçinizden kim sözünde durursa ecri Allah’a aittir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyada ikâba uğratılırsa, bu ikâb ona kefarettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fiili Allah örterse, durumu Allah’a kalmıştır. Allah dilerse onu affeder; dilerse cezalandırır.”(Buhârî, “Menâkıbü’l-Ensâr 43.5) Bu gelişme, İslâm Tarihi kaynaklarında Birinci Akabe Biati olarak adlandırılan olaydır. Hz. Peygamber (sas), Medineli Müslümanlarla birlikte kendilerine dinlerini öğretmek üzere Musʻab b. Umeyr’i gönderdi. Musʻab’ın Medine’ye gidişi, şehrin geleceği açısından çok önemli sonuçlar doğurdu. Onun Medine’ye gidişinin altında oradaki hassas dengeleri sarsmama amacının da yattığını söylemek yanlış olmaz. Bizce Musʻab, bir yandan yeni mühtedilere İslâm’ı öğretmek ve dinî tebliğde bulunmak, diğer yandan taraflar arasında bir denge unsuru olmak için Medine’ye gitmişti. Zira Evs ve Hazrecliler, içlerinden birisinin diğerlerine imamlık yapmasını istemiyorlardı. Böylece onlardan olmayan Musʻab b. Umeyr’in imamlık yapması, iki taraf için de iyi bir çözümdü. Musʻab’ın aynı zamanda Medine’deki mevcut durumu Hz. Peygamber’e (sas) tam olarak bildirme ve Medinelilerle Resûlullah (sas) arasında iletişim sağlama görevinin olduğu da düşünülebilir. Musʻab, Medine’de çok verimli bir tebliğ faaliyeti yürüttü. Özellikle Saʻd b. Muʻâz ve Üseyd b. Hudayr gibi ileri gelen kimselerin Müslümanlığı kabul etmesiyle dinin yayılması daha da kolaylaştı. Çünkü kabile liderinin Müslüman olması, kabilenin diğer fertlerinin yeni dine daha kolay girmelerini sağlıyordu.”( Prof. Dr. Adnan Demircan, Akabe Biatleri ve Bu Görüşmelerin İslam Toplumunun Oluşumuna Etkileri ) On iki kişi ile Medine’ye dönen öncü Müslümanlar orada bir yıl çalışırlar. Öğretmen olarak gönderilen Musab onlara İslamiyeti, ibadeti ve İslam hukukunu, ahlakını ve kardeşliği öğretir. Evs ile Hazrec arasındaki düşmanlığı mümkün olduğu kadar törpüleyerek barışı ve güveni sağlar. Bu da yıllardır birbirini katleden halkın çok hoşuna gider. Çünkü Evs, Hazrec kavgası büyük acıları ve yıkımı beraberinde getirmiştir. Halk artık “ Yeter artık, barış olsun” demekteydi. Elbette ki yüz yıla dayanan bu düşmanlığı bir anda silip atmak kolay oluyor. Bir çok zorluklarla karşılasa da Musab usta bir örgütçü ve bilinçli bir kişi olarak zorlukları aşarak Medine’de bir çok aşiret reisi ve taraftarı Müslüman yapar. Aradan bir yıl geçti. Artık şimdi İkinci Akabe Görüşmelerine sıra gelmişti. Söz verdikleri gibi 622 yılı baharında Kabe’ye Haca giderken Hz. Muhammed ile görüşecek insanları toparlamak zamanı gelmişti. ************(Devam edecek)************

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER