© Alevi Ocağı

ALEVİ-BEKTAŞİ ŞİİRİNDE AHMED YESEVİ'NİN ROLÜ

ALEVİ-BEKTAŞİ ŞİİRİNDE AHMED YESEVİ'NİN ROLÜ

ALİ RIZA ÖZDEMİR yazdı...

Alevi-Bektaşi Şiirinin Kuruluşunda

Alevi-Bektaşi şiirinin temelleri, İslam öncesi Türk şiirinin üzerine atılmıştır. Hece ölçüsü ile yazılması, dört mısralık kıtalardan oluşması, ilk üç mısranın yalnız kendi içinde kafiyeli olması, dördüncü mısraların ise bütün kıtalarda kendi arasında kafiyeye sahip bulunması,[1] kopuz-saz gibi aletlerle müzik eşliğinde okunması gibi özellikler İslam öncesi Türk şiirinin ve Alevi-Bektaşi şiirinin temel yapıtaşlarıdır.[2] İşte Ahmed Yesevi, İslam inançlarını Türk milli şiiriyle anlatan ilk kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk milletine, Türk diliyle ve Türk şiiriyle İslam inançlarını sade, basit, açık ve anlaşılır şekilde açıklayan bu şiirler, “hikmet” olarak adlandırılmıştır. Köprülü’ye göre, başlangıçta sadece propaganda amacıyla Ahmed Yesevi’nin söylediği hikmetler, Yeseviliğin yerleştiği bütün sahalarda yayılmıştır. Türk edebiyatı içinde bir tasavvufi halk edebiyatının kurulmasına zemin teşkil etmiştir.[3] Yesevi dervişleri, büyük Türkmen göçleriyle Anadolu ve çevre bölgelere yayılınca, buralarda da tasavvufi halk edebiyatı gelişmeye başlamıştır. Ahmed Yesevi’nin yaktığı meşale, onun halifeleri eliyle Türklerin yaşadığı bütün bölgelere yayılmıştır.[4] Elbette, 13. yüzyılda sayısız Yesevi dervişinin akın akın Anadolu ve çevre bölgelere geldiğini söylemek için elimizde yeterince belge yoktur.[5] Ancak kimi Yesevi dervişlerinin veya bir şekilde Yesevilik ile etkileşim içinde olan dervişlerin Anadolu ve çevre bölgelere yayıldığını söylemek için, bu yazıda da gösterildiği üzere, yeterince veriye sahibiz. Ahmed Yesevi ile Yunus Emre’nin şiirleri arasındaki paralellik ilk defa E. J. W. Gibb tarafından tespit edilmiştir.[6] Bu çalışmaları daha ileri bir boyuta taşıyan Fuad Köprülü, Yunus Emre üzerinde etkili olan Babai halifesi Tapduk Emre’nin[7] irşadında Moğol istilasıyla Buhara’dan Anadolu’ya gelen Sinan Efendi veya Sinan Ata adındaki bir Yesevi dervişi olduğunu söylemektedir.[8] Yunus Emre’nin izinde şiirler yazan ilk kişi Abdal Musa’nın halifesi Kaygusuz Abdal’dır.[9] Kaygusuz Abdal’ın şiirleri, tıpkı Yunus Emre’de olduğu gibi derin bir samimiyetle, basit, açık ama kudretli ifadelerle, milli (hece) vezinle milli tarzda yazılmıştır.[10] Bektaşi bu bağlamda Kızılbaş şiiri de Yunus Emre’yi takip etmiş ve Yunus Emre’nin derin etkisi altında kalmıştır. Bu etki o kadar derindir ki, Bektaşi ve Kızılbaş şairlerinde bazen Yunus’a ait bir mısra yahut Yunus’un ele aldığı bir mevzuya rastlanır.[11] Mesela, Ahmed Yesevî’nin “Menge sen ok kerek sen” (Bana sırf sen gereksin) mısraı, Yunus Emre’nin dilinde “Bana seni gerek seni” mısraına dönüşmüştür.[12] Ahmed Yesevi şöyle demektedir: “Işkıng kıldı şeyda m eni, cümle âlem bildi meni Kayğum sensen tüni küni, menge sen ok kereksen Hoca Ahmed menim atım tüni küni yanar otım İki cihanda ümidim menge sen ok kereksen” Yunus Emre de aynı duyguları Ahmed Yesevi’ye benzer şekilde dile getirmektedir: “Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni Ben yanarım dünü günü, bana seni gerek seni Yunus’dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni”[13] Ölümlülük (fanilik), mürşidin gerekliliği, gerçek dervişlik, ilahi aşk,[14] tarikata girmenin gerekliliği, bir mürşide bağlanmanın ve ona hizmet etmenin önemi, mürşidin vasıfları, tasavvufi mertebeler, seyr û sülûk, nefsi ıslah, benliği terk, dünyayı terk, riyazet, vahdet-i vücut, Ene’l Hak[15] gibi hususlarda Hoca Ahmed Yesevi ile Yunus Emre arasında güçlü benzerlikler vardır. Ahmed Yesevi ile Yunus Emre arasındaki benzerlikler, hem şekil hem sanat hem de içerik ve konular bakımından kendini göstermektedir.[16] Ahmed Yesevi ile Yunus Emre arasındaki benzerlikleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 1) Her ikisi de hece veznini kullanmıştır. 2) Her ikisi de dört mısralık kıtalardan oluşan dörtlükler şeklinde yazmıştır. 3) İlk üç mısra yalnız kendi içinde kafiyelidir. 4) Dördüncü mısralar bütün kıtalarda kendi arasında kafiyelidir. 5) Her ikisinin de şiirleri kopuz-saz gibi aletlerle müzik eşliğinde okunmuştur. 6) Her ikisi de çok geniş kitlelere ulaşmıştır. 7) Her ikisi de sade, basit ve açık bir dille yazmıştır. 8) Her ikisi de Türkçe yazmıştır. 9) Her ikisinden sonra da adlarına çok sayıda şiir üretilmiştir.[17] Ahmed Yesevi’nin halifesi Süleyman Hâkim Ata ile Yunus Emre arasında da güçlü benzerlikler görmek mümkündür. Süleyman Hâkim Ata, bir şiirinde şöyle demektedir: “Bu aşkın şarabını içtik elhamdü li’llah Binip aşkın Burak’ına koştuk elhamdü li’llah Ayak idik baş olduk, kuru idik yaş olduk Dileyene eş olduk elhamdü li’llah Şeriata uyarak, hakikata ulaşarak Tarikata girerek uçtuk elhamdü li’llah.” [18] Yunus Emre’nin dizeleri Süleyman Hâkim Ata’nın söyleyişiyle şaşırtıcı derecede benzerdir: Haktan gelen şerbeti İçtik elhamdülillah Şol kudret denizini Geçtik elhamdulillah Şol karşıki dağları Meşeleri bağları Sağlık safalık ile Aştık elhamdulillah Kuru idik yaş olduk Kanatlandık kuş olduk Birbirimize eş olduk Uçtuk elhamdülillah”[19] Ahmed Yesevi’nin insan anlayışı Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre’de de benzer ifadelerle görülmektedir. İnsanın her iki dünyada mutlu olması, kötü sıfatlardan arınarak ruhi olgunluğa erişmesiyle mümkündür.[20] Ahmed Yesevi’de bulunan ilahi aşk duygusunu içtenlikle terennüm eden mısralar, aynı ton ve üslupla Yunus Emre ile Kaygusuz Abdal’da da bulunmaktadır.[21]

Alevi-Bektaşi Şiirinde ve Gülbanklerinde

Ahmed Yesevi, Alevi-Bektaşi şiirinde de yerini almıştır. Birçok Alevi-Bektaşi ereni, Ahmed Yesevi’yi büyük bir saygı ile anmıştır. Özellikle Hacı Bektaş Veli’nin mürşidi olduğuna dair çok sayıda atıf, Alevi-Bektaşi şiirinde yer almıştır. 16. yüzyıl şairlerinden Pir Sultan, Ahmed Yesevi’nin Hacı Bektaş Veli’nin piri olduğunu söylemektedir: “Hoca Ahmed Yesevi anın piridir Velayetle dağı taşı yürüdür Hazret-i Hakk’ın bu gizli sırrıdır Hacı Bektaş Veli, Sultan Balım var” [22] Aynı şiir, 19. yüzyıl halk şairlerinden Didârî’ye de isnat edilmiştir: “Hacei Yesevi anın piridir Velayeti dağlar taşlar eritir Hazret-i Hakk’ın güzide sırrıdır Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.” [23] Miâdî (??. yüzyıl) adlı şair, Ahmed Yesevi’nin Hacı Bektaş Veli’yi halife seçmesini şu şekilde anlatır: “Kurb-i izzette olub varis-i ilm-i Nebevi Odur evlad-ı Muhammed güher-i Mustafavi Cebhesinde görünür ayet-i nur-u Alevi Haseneyn gayretine dolmuş idi gönül evi Cümlesinden ulu gördü anı Ahmed Yesevi Nazır-ı levh ü kalemdir Hacı Bektaş-ı Veli Server-i rum u Acem’dir Hacı Bektaş-ı Veli” [24] Hubyar ocağından Abdal Dede (??. yüzyıl) adlı erenin deyişlerinde, Ahmed Yesevi yine büyük bir saygınlıkla anılmaktadır: “Hoca Ahmed tercüman elma alınca Sevgi ile ol ceme Selman gelince Bektaş-ı Veli de niyaz kılınca Budur has bahçesinin gülü dediler Hak Muhammed Ali ismi anıldı Erler hep solukta gayet bir idi Hoca Ahmed’im sağ soluğa bağladı Soluk bilen yolu bulur dediler”[25] Şeyh Ahmed Dede soyundan gelen ve adına bir ocak kurulan Teslim Abdal (16-17. yüzyıl), Şeyh Ahmed’in Ahmed Yesevi’nin halifesi olduğunu söyler: “Şeyh Ahmed adındır, Tahvil-i Tubi mahlasın Şah-ı Merdan Musa Kâzım Abbas neslin Hoca Ahmed Yesevi’nin Rum halifesisin İn ziyaret eyle Şeyh Ahmed Dede’yi.”[26] Yine Teslim Abdal, bir başka şiirinde yine Ahmed Yesevi’den bahseder: “Hoca Ahmedî Yesevi’ye onun adı Kıldığımız imamların feryadı Ali nesli Celal Abbas evladı Ziyaret olalım Sarı Sultana”[27] Haydarî mahlasını kullanan Haydar Cemil Baba (20. yüzyıl), Ahmed Yesevi’yi en meşhur lakaplarından biriyle “pîr-i Türkistân” olarak anmaktadır: “Asya şâhı Sarı İsmâ’îl Sultân Ahmedü’l-Yesevî pîr-i Türkistân Himmet sizden kerem ey pîr-i pîrân Pîrim Hâcı Bektaş sendendir meded”[28] Yediharf mahlasıyla şiirler yazan Hasan Hüseyin Şahin (20. yüzyıl), Velayetname merkezli olarak Ahmed Yesevi’yi tanıtır: “Ahmed Yesevidir hocası olan Bedehşan ilinde oğlumu bulan Zaman Padişaha yardımcı olan Sana soranlardı Pir Hacı Bektaş”[29] Değerli araştırmacı Vahit Lütfi Salcı (20. yüzyıl), Ahmed Yesevi’ye sevgisini pek veciz anlatır: Pirim Ahmed Yesevi’dir, Yerin kalbimin evidir Kulun Vahid Alevi’dir, Hünkâr Hacı Bektaş Veli.”[30] Alevi-Bektaşi yolunda önemli yer tutan gülbanklerde de Ahmed Yesevi’nin adı anılır. Mesela Cem bitiş gülbanginde de Ahmed Yesevi’nin adı geçmektedir: “Türkistan Piri Seyyid Ahmed Yesevi ve cümle Tarikat-ı Ali’ye pirleri, Türkistan serverleri, Horasan Pirleri, Rumeli erleri ve cümle evliya destgirimiz, yardımcımız, yarlarımız, piştüpenahlarımız ola gözcümüz ve uyarıcımız ola. Allah Allah.”[31] Cem (görgü) sonunda okunan büyük gülbankte de Ahmed Yesevi anılmaktadır: “Balım Sultan, Piran-ı Horasan ve bahusus Seyyid Ali Sultan, Abdalan-ı Rum, Kalenderan-ı Türkistan, Meşayih-i Arabistan, Zümre-İltiyar, Taife-i Ebrar, Sahiban-ı İkrar, Dervişan, Aşıkaan, Muhibban, Sadıkaan, Mürşid-i Kamil Hoca Ahmed El-Yesevi, Şeyh Lokman Perende…”[32] Özetle, Alevi-Bektaşi toplumunda Ahmed Yesevi sevgisi eskiden beri vardır. Şiirlere ve gülbanklere girecek kadar derin ve köklüdür. Dipnotlar [1] İsmail Özmen, Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, I-V, Ankara 1998. [2] Benzer değerlendirmeler için bk.: Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 11-12 [3] Köprülü, “Ahmed Yesevi”, 1/214 [4] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 4; Ali Yakıcı, “İslami Dönem Ozanı/Kamı Hoca Ahmed Yesevi’nin Türkiye Sahası Âşıklık Geleneği üzerindeki Tesiri”, I. Uluslararası Hoca Ahmed Yesevi Sempozyumu Bildirileri 28-30 Nisan 2016 Ankara, (2017): 269-281; Mehmet Demirci, “Ahmed Yesevî’den Yunus Emre’ye”, Milletlerarası Hoca Ahmet Yesevî Sempozyumu Bildirileri. 26-29 Mayıs 1993, (1993): 85-92. [5] Karamustafa, “Anadolu Tasavvufunun Kökenleri Sorunu”, 83. [6] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 4 [7] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 266 [8] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 266 [9] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 339 [10] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 340 [11] Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 349-353 [12] Tosun, Ahmed Yesevi, 48; Yakıcı, “Âşıklık Geleneği Üzerindeki Tesiri”, 269-281. [13] Şiirlerin metni için bk.: Yaman, “Alevî-Bektaşî Kimliği’nin Oluşumunda Yeseviliğin Rolü”, 23-38. [14] Detaylı bilgi ve metinler için bk.: Demirci, “Ahmed Yesevî’den Yunus Emre’ye”, 85-92. [15] Ali Yılmaz, “Ahmed-i Yesevî’nin Hikmetleri İle Yunus Emre’nin Şiirlerinde Tasavvufî Muhteva Benzerlikleri”, Diyanet İlmi Dergi XXIX/ 4, (1993): 17-33 [16] Yılmaz, “Yunus Emre’nin Şiirlerinde Tasavvufî Muhteva Benzerlikleri”, 17-33 [17] Ayrıca bk.: Köprülü, İlk Mutasavvıflar, 11-12; Demirci, “Ahmed Yesevî’den Yunus Emre’ye”, 85-92. [18] Şiirin tam metni için bk.: Sever, Hakîm Süleymân Ata Hikmetler ve Kıssalar, 259. [19] Şiirin tam metni için bk.: Hilmi Özden, Gönül Kardeşliği ve Yunus Emre, (İstanbul: İstanbul Kütüphanesi, 2015), 34. [20] Ayşe Yücel Çetin, “Ahmed Yesevî, Yûnus Emre ve Hacı Bektaş Velî’de İnsan Anlayışı”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 47 (2008): 43-49 [21] Ahmet Yaşar Ocak, “Ahmed-i Yesevî Geleneğinin Teşekkülü”, 75-84 [22] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 2/261. [23] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 4/630. [24] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 5/174. [25] Ali Yaman, “Hoca Ahmed Yesevi İle Bağlantılı ve Literatürde Az Bilinen Alevi-Bektaşi Erenleri”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi XII/35 (2005): 145-159. [26] Veli Saltık, “Dede Şeyh Hasanlar ile Aşiret Şeyh Hasanlar” Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 66 (2013): 279-312; Yaman, “Literatürde Az Bilinen Alevi-Bektaşi Erenleri”, 145-159. [27] Özmen, Alevi - Bektaşi Şiirleri, 3/96. [28] Filiz Kılıç - Orhan Kurtoğlu - Tuncay Bülbül, Haydar Cemil Baba (Haydarî) ve Şiirleri, (Ankara: Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayınları, 2008): 270. [29] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 5/85. [30] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 5/174. [31] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 3/462. [32] Özmen, Alevi-Bektaşi Şiirleri, 3/466. Bu yazı aşağıdaki kaynaktan alınmıştır. http://www.emakalat.com/tr/download/article-file/2043197

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER