© Alevi Ocağı

ALEVİLER VE EMPERYALİZM

ALEVİLER VE EMPERYALİZM

Emperyalizm demek dünyanın her yerinde yağma, talan, yalan, kan ve gözyaşı akıtmak demektir. Zayıf ülkelerin madenlerini, tüm zenginliklerini, servetlerini, emeklerini, alınterlerini şiddet ve zorbalıkla sömürmek demektir. Emperyalizm demek savaşlar, etnik boğazlaşmalar demektir. Emperyalizm demek gericilik, yobazlık, bağnazlık, Maraş’ta kesmek, Sivas’ta yakmak demektir. Emperyalizm demek Laikliğe, Lozan’a, Atatürk’e, Alevilere düşmanlık, ulusal devletleri parçalamak ve yıkmak demektir. Emperyalizm demek Yeşil Kuşak Projesi, BOP Projesi, Filistin’e kan kusturan, Suriye’yi parçalamak ve yakıp yıkan Büyük İsrail Projesi demektir. Emperyalizm demek El Kaide, Taliban, IŞİD, Boko Haram, El Nusra, ÖSO, PKK demektir. Emperyalizm demek dünyanın her yerinde bölücülük, gericilik kan ve gözyaşı demektir. Günümüzde Lozan’a karşı sahneye sürülen Büyük Kürdistan adı altında Türkiye, İran, Irak, Suriye’nin parçalatılması demektir. Yine bir emperyalist proje olan ve bugünlerde sahneye sürülen bir emperyalist- İsrail ortak imalatı olan Büyük Azerbaycan (Bütöv Azerbaycan) safsatası altında İran ve Irak, Ermenistan, Türkmenistan’ın hatta Türkiye’nin parçalatılması demektir. Büyük Azerbaycan Projesi ile Büyük Kürdistan Projesi aynı merkezin imalatıdır. Bölgemizi ateşe verme projesidir. Bütün bu sinsi ve karanlık projelerle bölgemizde doğudan batıya, güneyden kuzeye iç savaşlar çıkartarak, kışkırtma ve bu savaşlarda kullanılacak bombaları ve o fabrikalarında ürettikleri silahlarını satıp kasalarını doldurmak istiyorlar. Biz Aleviler tipik bir ABD-İsrail imaları olan böylesi tertiplere karşı uyanık olmalıyız. Bölgemizi ateşe atacak olan emperyalist tertiplere karşı durarak, bölge ülkeleriyle barış, dostluk ve dayanışma içinde sorunlarımızın, sıkıntılarımızın çözümüne çalışmalıyız. Yine “Aleviyim” deyip “Ali’siz Aleviliği” savunan kişiler de Batı Emperyalizminin kucağında beslenmiş, öğütlenmiş ve örgütlenmiş kesimlerdir. Batı Emperyalistleri vatanseverlikte ve Atatürk’ten taviz vermeyen ilerici ve aydınlanmacı Laiklik savunucusu Alevileri sevmezler. Onlar Türkiye’yi karanlıklara sürerek bağnaz gericiliğin çukurundan debelensin isterler. Mezhep ayrımı yapmayan, şu Sünni şu Alevi demeden, ele ele omuz omuza vererek Atatürk’ün aydınlanma meşalesini daha yükseklere kaldıran, Sünni ve Alevi kardeşliği ile birbirine sarılmış halkımızın yaratacağı sinerji üçlü bir Türkiye demektir. İşte başta ABD ve Batı Emperyalizmi böyle bir Türkiye istemez. Onlar Suriye ve Irak gibi mezhepçilik ve gericilik hendeğine düşürülen bir Türkiye isterler. Onun için “Ali’siz Alevilikle” Alevileri bölmeye kalkıştılar. Peki, bütün bu saydığımız zalimliklere, her biri tipik birer Muaviye ve Bizans oyunları olan bu düzene biz Aleviler taraf olabilir miyiz? Evet diyebilir miyiz? Başta Hz. Muhammed olmak üzere Hz.Ali’miz, Hz. Fadime’miz, Hasan’ımız Hüseyin’imiz yani zalimlere karşı mücadelelerde can veren tüm Ehli Beyt Evlatlarımız bugün kalkıp gelse yukarıda saydığımız emperyalist haydutluklara, oyunlara ve projelerine ortak olur muydu? Elbette ki hayır. Onlar zalimlere ortak olsalardı zaten Hz. Muhammed, Ali, Fatma, Hüseyin olmazlardı. Ya da Eba Müslüm, Babek, Baba İlyas, Hacı Bektaş Veli, Ahi Evran, Abdal Musa, Şah İsmail, Pir Sultan ve daha nice büyük Alevi halk önderlerimiz, Evliyalarımız enbiyalarımız böylesi bir zulme evet derler miydi, ortak olurlar mıydı? Asla olmazlardı. Çünkü o büyük önderlerimiz yaşadıkları çağda önce Ebu Süfyanların ve Ebu Cehillerin zalim düzenlerine, sonra Muaviyelere, Yezitlere, arkasında Abbasi zorbalarına, Horasanda gerici Gazneli Mahmut’a, Nizamümülk denen yobaza karşı durdular. O kahraman Alevi Oğuz Türkmenleri Anadolu’ya gelince de, Bizans ve Vatikan Yobazlarının kışkırtmasıyla başlatılan ve yüz süren Haçlı Haydutlarının saldırılarına ve sonra da o zalim Moğol İşgalcilerine karşı kahramanca vatanlarını yani Anadolu’yu savundular, Alevilerdir bu toprakları bizlere vatan yapan. Bu tarihi gerçek ne yazık ki hep gizlenmektedir. Aleviler ne yazık ki uğruna can verip, kan döküp kurucusu oldukları devletin başına Yavuz gelince gittikçe zalimleşen ve gericileşen Osmanlı Zulmüne ve sömürüsüne, gericiliğin babası Ebussuudlara çok büyük kayıplar vererek, “Hayır” dediler ve itiraz ettiler. Tarih boyunca Alevilik ve Alevi duruşu demek eşitlik, adalet, aydınlanma, Laiklik, birlik beraberlik içinde, barış ve kardeşlikle yaşamak demektir. Ulusal birliğimiz, dirlik ve düzenimiz için, büyük önderimiz Pirimiz Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi “72 milleti bir nazarda görmek” demektir. Ve yine Hacı Bektaş Veli’mizin “Eline, beline, diline sahip ol” çağrısıyla her türlü sömürgeciliğe karşı çıkıp, kötülüklerden uzak durmak, zalimlerle karşı durmak demektir. 1096 yılında Vatikan yobazı Papası Urbanus tarafında başlatılan işgalci Haçlı haydutlarına karşı mücadelemiz, yani anayurdumuz Anadolu’yu savunma savaşımız, 1176 yılında yapılan Miryokefelon savaşı ile son buldu. Ama bin yıl sonra o Haçlı gericiliğine evlatları olan emperyalist haydutlar ve piyonu Yunan, yirminci yüzyılda Anadolu’muzu işgal etmeye kalkıştılar. Bu işgale karşı Aleviler kadınları, kızları ve oğullarıyla en önde cephelere koşmuştur. Bolşeviklerin gönderdiği silahları İnegöl’den Afyon‘a doğru kağnılarla, omuzlarıyla çeken kadınlar, o Haçlı haydutlarına karşı savaşta yerini alanlar, Alevi Oğuz Türkmen anaların kızlarıydılar. Yani Anadolu’da bin yıl öncesinde de Haçlı Katillerine karşı savaşan Alevi Oğuz Türkmen geleneğinin evlatlarıdır. Bunun dünyada bunun örneği ve benzeri yoktur. Yine 1921’de İnönülerde başlayıp Batı Anadolu yaylalarında tekrar eden ve insanlık tarihin en temiz en görkemli kahramanlık destanlarından biri olan Kuvayi Milliyemiz, Kurtuluş Savaşımız sırasında da Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısı üzerine Hacıbektaş Piri Cemalettin Çelebi ile Ankara Müftüsü Börekçi Rıfat Efendi ile el ele vererek Mustafa Kemal Paşa önderliğinde ki vatan savaşına koşmaları bizlere, yani Alevilere örnek olmalıdır. Alevilik demek mezhepçilik değil, barış, laiklik ve vatan için Alevi, Sünni birliği ve kardeşliği demektir. Alevilik demek Cumhuriyeti ve Laikliği yaşatmak için mezhepçilik yapmayarak, Alevi, Sünni ve diğer bütün yurttaşlarla el ele omuz omuza Atatürk yolunda bir ve bütün olup huzur, barış içinde yaşamak demektir. Alevilik demek kararlı bir vatanseverlik demektir. İlim demek, irfan demektir. Tarih boyunca tüm önderleri, ozanları ile çağın en ilerisi, en bilgesi olan ilim ve irfan bakımında en önde gidenlerin yolunda aydınlanmacı, bilgi ve ilme en çok değer veren, çaba harcayan insanlar demektir. Kısacası bugün Alevilik demek başta emperyalistlerin dayatması olan her türlü sömürüye, işgale, sinsi projelere, iç çatışmalara, etnik bölücülüğe, her türlü gericiliğe ve yobazlığa, adaletsizliğe ve sömürüye karşı Atatürk yolunda yürüyen yılmaz vatansever, cumhuriyetçiler demektir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER