ALEVİLER VE TARİH BİLİNCİ
OCAKLAR
ALEVİLER VE TARİH BİLİNCİ
ZEYNEL COŞAR yazdı...
Biz Aleviler insanlık tarihini, hele hele İslam ve Türk tarihini en iyi bilen insanlar olmalıyız. Sizlere desem ki dünyanın en öldürücü ve tahrip edici silahı hangisidir? Hepiniz tereddütsüz “atom bombası” dersiniz. Ben de “hayır” diyorum, “Atom bombası değil, tarih bombasıdır”.
Biraz sabredin, kısaca anlatayım.
İnsanoğlu üretim güçlerinin gelişmesiyle sınıflara bölündü. Bu elbette ki son derece doğal ve kaçınılmaz bir şeydi. Sınıflı toplumlar ortaya çıktıktan sonra, insanların emek vererek, ter dökerek ürettiklerine dar bir kesim yani hâkim sınıf el koymaya başladı. İşte o günden bu yana egemen güçlerle, ezilen güçlerin mücadelesi hiç eksilmeden, zayıflamadan değişik renklerle ve sıfatlara bürünerek devam edip geldi. Siyaset sosyolojisi buna “ sınıf mücadeleleri” der.
Egemen sömürücü sınıflar, egemenliklerini hep zorla yani, kılıçla bombayla sürdüremezler. Daha ucuz ve riski az olan bir şey buldular. O silah genel olarak aldatma, kandırma ve uyutma silahıydı. İşte bu aldatma, uyutma denen genel silahın içinde bir de özel silahlar vardır. O da çarpıtılmış Tarih Bilincidir. Sosyolojinin kapsamındaki bu özel silah, silahların en etkilisi ve öldürücüsüdür. Tarih silahı atom bombasından daha yakıcıdır. Adamı öldürmez. Patlamaz, yıkmaz, nükleer serpinti yapmaz. O öyle bir silahtır ki insan beynini bir güzel bombardıman etti mi, artık o insan ve toplumlar kolay kolay iflah olamaz. İstediğin gibi yönetebilirsin, kandırıp, aldatırsın, keyifle yönetebilirsin. Koca koca yığınları savaşlara sürer, birbirlerini kırdırıp, onların kanı üzerinden de bir güzel yağmalar yaparsın. Önünde hiçbir engelin yoktur. Yönet, yönetebildiğin kadar.
Tarih bilinci olmayan toplumlar erimeye, ufalanmaya ve yok olmaya mahkûmdurlar. Biz Alevilerin en acil ihtiyacı, sistemleşmiş ve gerçekler temelinde inşa edilmiş doğru bir tarih bilgisiyle donatılmamızdır. Geleneksel inanç kodlarımızı, doğru öğrenip onları geliştirmeliyiz. Hem tarih hem de sağlıklı bir teolojik (dinsel-inançsal) bilgilerle donanmalıyız. Bizim inanç önderlerimiz ve atalarımız insanlık tarihinin, siyasi, ahlak ve vicdani en büyük atılımlarını yaptılar. En zor dönemlerde, zulmün ayyuka çıktığı devirlerde eğilip bükülmeden ayakta kalıp, bizlere temel bilgileri, insanlık tarihinin en temiz en doğru ve en insani felsefelerini ulaştırdılar.
Bana göre dünya tarihinin en acımasız baskı ve katliamlarına rağmen ayakta kaldılar.
Bu insanları ayakta tutan, eriyip yok olmalarını engelleyen neydi?
Hangi güç, hangi kudret onları ayakta tuttu?
Bence doğru bir tarih bilinci ve inanç bilinci.
Bir Hoca Ahmet Yesevi, bir Hacı Bektaş Veli, bir Yunus Emre, bir Taptuk Emre, bir Ahi Evran, bir Baba İlyas, bir Pir Edebali, bir Geyikli Baba, bir Abdal Musa, bir Kaygusuz Abdal ve daha daha nice nice önderimiz ilim irfan sahibi oldukları için tarihe yön verdiler. Onun için Aleviler inanç bakımından olsun, tarih bilgisi bakımından olsun en çok okuyan, en çok araştırmalar yapan insanlar olmalıdırlar. İlimle irfanla donatılmalıyız. Biz gerçekleri bilerek çarpıtan ilahiyatçılardan, Alevileri katledenleri alkışlayan profesörlerin ürettiği tarih tezlerinden, Aleviliği nasıl öğrenebiliriz? Bizler sağlam ve doğru bilgileri nasıl elde edeceğiz? Bu büyük bir sorundur. Bu iş sabırlı bir akademik çalışma, bilimsel çalışma ister. Emek, para, sabır ve ısrar ister.
Sonuç olarak diyorum ki Aleviler insanlık tarihini hele hele İslam ve Türk Tarihini en iyi bilen, bu konuda en çok çaba sarf eden insanlar olmalıdırlar. Ona buna kızarak elimize bir şey geçmez. Önce kendimize kızacağız. Fikirsel emek harcamasını, bilgiye ulaşmasını öğrenmeliyiz. Yaratılmış eserleri en çok okuyan ve anlayan, tartışan, doğruyla yanlışı ayırmasını bilen insanlar olmalıyız. Öyle kolaydan fikir sahibi olunmaz. Rahmetli Uğur Mumcu’muzun dediği gibi, “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz” ilkesine sıkı sıkıya sarılıp mücadele etmeliyiz.