© Alevi Ocağı

ALİ BULUT: ALEVİLİĞE VURULAN EN BÜYÜK DARBE İÇ ASİMİLASYONDUR!

ALİ BULUT: ALEVİLİĞE VURULAN EN BÜYÜK DARBE İÇ ASİMİLASYONDUR!

BUNDAN SONRA HİÇ BİR KİMSE KUSURA BAKMASIN!
ALEVİLİĞE VURULAN EN BÜYÜK DARBE İÇ ASİMİLASYONDUR!
YOL CÜMLEDEN ULUDUR
(Hz. Ali)
Postnişin-Mürşit; olgunluğun, efendiliğin, alimliğin, yüce ahlakın, dinin, yolun-yolağın bütün simgelerini doruk noktada özünde taşıması gerekir.
Hak kel yakın mertebesinde kabul edilir. Yani Allah’ta yok olarak yok oluş yoluyla inanma, erişme, teslim olmadır.
Mürşit olan kimseler kamil olalar.
Dört kapı, Kırk makam nedir bileler.
Evvel Şeriatı, ikinci Tarikatı, üçüncü Marifeti, dördüncü Hakikati bilmek gerekir ki, bunlar nereden geldi ve neden hasıl oldu ve aslı nedir, tövbesi nedir, farzı nedir, sünneti nedir, nafilesi nedir, işlemesi nedir? Bunları bile.
Mürşit’in geleneksel nitelikleri şöyledir:
1-Bir ocaktan (ocak zade) gelmek, yani evladı resul olmak, hizmet veya keramet yoluyla mürşitlik payesi kazanmış bir erenin soyundan gelen ocakzade bir aileye mensup olmak,
2-Adaletli, ahlaklı ve örnek insani özelliklere sahip, elinden-dilinden-belinden, tüm canlıların emin olduğu ve sevdiği olmak,
3-Bilgili, eğitici ve öğretici (mürebbi) olmak.
Bir Postnişin veya Mürşit birisine el veriyorsa, el verdiği kişi kendi Talibi olması lazım...
El alan DİKME DEDE ancak oturduğu, KÖY, MAHALLE, İLÇE veya ŞEHİRDE Dikme Dede'liğini sürdürebilir...
Dikme Dede; kendi oturduğu semtin dışında başka OCAK'dan Taliplerin olduğu yerde CEM yürütemez...
Dikme Dede'nin el aldığı yerden başka yerde POST'ta oturması DÜŞKÜN'lüktür...
Bu dikme DEDE'ye kendi Talip'lerinin olmadığı yerde CEM-ERKAN YÜRÜTMESİ DÜŞKÜNLÜK olduğu gibi, EL VEREN POSTNİŞİN veya MÜRŞİDİN bu uygulamasıda ALLAH-MUHAMMED-ALİ YOLUNDA DÜŞKÜNLÜKTÜR...
Velayettin Hürrem Ulusoy'un Dertli Divani, Mehmet Turan ve Ali Kaygı gibi DİKMELERE özellikle Avrupa'da, Baba Mansur, Ağuiçen, Hacı Kureyş, Sultan Sinemili, Hubyar Sultan Ocağı, Derviş Cemal, Sarı Saltuk ve bir sürü Alevi Ocak ve süreklerinin yürütüldüğü Seyyid'lerin ve Talip’lerin olduğu Alevi Dernek ve Kuruluşlarına yollanması iç asimilasyonun önününün açılması ve OCAK SİSTEMİNE vurulan en büyük darbe ve ihanettir!
Postnişin-Mürşit siyasetin çirkinliklerine bulaşmamalıdır!
EDEP YA HU...
Bir Ocağın Talib’i veya herhangi bir Alevi kökenli siyasetci, herhangi bir Partiden aday adayı oluyorsa, postnişin veya bir Ocağın Mürşidi o kişi Alevi kökenli de olsa, parti ayırımı yapamaz hiç bir siyasi partiyi ve adayı açıktan el vermesi destek vermesi ALEVİ AHLAK SİSTEMİNE AYKIRI OLDUĞU GİBİ BÖLÜCÜLÜK ve CANLAR ARASINDA SİYASETİN ÇİRKİN FİDNE FESATINA YOL AÇMIŞ OLUR!
BUDA ALEVİ YOL ERKANINA GÖRE DÜŞKÜNLÜKTÜR…
Cami ve Kışlanın siyasete alet edilmesinden rahatsızsak, Alevi kurumlarının da, Cem Evlerinin de, siyasetin kirliliğine alet edilmesine rahatsızlık duymamız lazım...
Hiç bir Alevi kurumunun tüzüğünde ve GENEL KURUL KARARINDA, hiç bir Alevi kökenli için, millet vekilliği veya partiyi destekleme kararı alınmamıştır ve alamazda...
Seçimlerde ALEVİ KURUMLARI açıktan birilerini ve bir partiyi destekleyemez...
Bu bir Demokrasi ve Özgürlük mücedelesidir, kişilerin özgür siyasi iradesi hangi kişi ve partiden yanaysa o partiye oyunu kullanır...
Siyeset, kirlidir, karanlıktır; biz ALEVİ KURUMLARINI ve CANLARI ayrıştırır, zayıflatır, enerjimizi tüketir, birlik ve beraberliğimizin altını, DİNAMİTLER ve YOK EDER…
Pîr Hacı Bektaş Velî’nin (ceddi pâki Hz. Muhammed Mustafâ ve Hz. Aliyy-el-Murtezâ’dan ve İslâm’ın özünden alarak) öğrettiği anlamda gerçek insan (insan-ı kâmil) olabilmesi için, Ulu Hünkâr’ın kurmuş olduğu en disiplinli AHLÂK KURUMU olan yolunun getirdiği ilk kurala noksansız olarak uyması gerekir. O da EDEB sözcüğünün geniş kapsamı içinde görülür. EDEB’den maksat, bir kişinin:
1-ELİNE
2- DİLİNE
3 – BELİNE
Sadık olmasıdır. Toplumu geliştirdiği kadar aynı zamanda yıkacak olan bu insan uzuvlarının gördükleri işler çok büyük bir önem taşımakta ve bu önem de kısaca EDEB kelimesiyle Hacı Bektaş’ın yolunda en sarsılmaz bir kural halini almaktadır.
“Muhammed dinidir bizim dinimiz
Tarîkat altından geçer yolumuz
Cibril-i emindir hem rehberimiz
Biz müminiz mürşidimiz Ali’dir”
(Pir Sultan Abdal)
Görüldüğü gibi Pir Sultan Abdal; “Muhammed dinidir bizim dinimiz” diyor.
Hz. Muhammed’in dininin adı İslâmiyet değil mi?
Hz. Muhammed’in, Hz. Ali’nin başka dini var mı?
Pir Sultan Abdal ne dediğini bilmiyor mu?
Benzer nefesler tüm Alevi-Bektaşi edebiyatında binlerce örneği bulunuyor.
Alevîliği İslâm dışı göstermek isteyenler bilmezler mi ki hiçbir Alevî Cemi, âyetsiz, hâdissiz, duaz imamsız ve Ehl-i Beyt’e salavatsız olmaz.
Bütün ruhların, Elest meydanında, Kâlu Belâ diyerek verdikleri ilk ikrarda, Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed`in peygamberliğine, Hz. Ali`nin veliliğine ve vasiliğine, Tevella ve Teberraya, Ehl-i Beyt ve Kur’ana sahip çıkacaklarına dair ikrar verirler. Musâhiblik kavlinde, nikâh ahdinde, ikrar alır ikrar verirler.
İkrar veren ikrarından dönemez. “Öl ikrar verme, öl ikrarından dönme”, bunun en açık uyarısıdır.
“ELİNE–DİLENE–BELİNE SAHİP OL: EDEB’’
“AŞINA–İŞENE–EŞİNE HAKİM OL’’
“ÖZDE VE SÖZDE BİR, YÜZDE GÜLEÇ OL''
ALLAH-MUHAMMED-ALİ YOLUNA İHANET EDEN HER KİM OLURSA OLSUN BUNDAN SONRA DEŞİFRE EDİLMELİDİR!
HAKK'' MUHAMMED ALİ YOLUNA HİZMET EDEN ''CAN'' lara... Aşk-ı Niyazlarımla
‘‘ CEM ‘‘ de sorgu sualden geçmeyen, fitne-fesatcı, ‘‘HARİCİ‘‘ lere ‘‘RIZALIK‘‘ da yok, bu da böyle biline…
Aşk-ı Niyazlarımla...”
ELİ-OLİ-ALİ BULUT

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER