© Alevi Ocağı

ASLINDA ÇÖZÜM ÇOK KOLAY! CEM EVLERİNE DAİR

ASLINDA ÇÖZÜM ÇOK KOLAY! CEM EVLERİNE DAİR

ALİ RIZA ÖZDEMİR yazdı… Yine cem evleri gündemde… Bu defa elektrik faturalarıyla… İş yeriydi, ibadethaneydi derken arada bir sürü laf edildi ama sorunun kalıcı şekilde çözümü yine gündeme gelmedi. Defalarca ifade ettiğimiz üzere meselenin çözümü oldukça basit... İrade gösterilirse sorun toplumsal hasar oluşturulmadan kolayca çözülür. Üstelik bir tek çözüm yolu da yok; çok sayıda çözüm sıralamak mümkün. Aleviler, cem evlerini ibadethane olarak görüyor ve bu statüde olmasını istiyor.  Çünkü cem evlerinde ibadet ediyorlar ve bu mekânları ibadethane olarak görüyorlar. Sünni toplumunun, en azından kayda değer bir kesiminde, caminin karşısına alternatif bir ibadethane koyulduğu şeklinde bir algı var. Çünkü onlara göre de İslam’ın temel ibadeti namaz ve ibadethanesi de cami. İşin tarihsel ve aslında teorik kısmına bakarsak her kesimi memnun edecek bir çözüm mevcut. Ancak bunun için herkesin eteğindeki taşları dökmesi, doğruyu teslim etmesi ve dürüst davranması gerekiyor. *** Önce temel problemle başlayalım. Son elli yıldır Türk milletine söylenen en büyük yalanlardan biri Alevilikte (Kızılbaşlıkta ve Bektaşilikte) namaz olmadığıdır. Bu büyük bir yalandır; çünkü Aleviliğin yazılı kaynaklarında namazla ilgili sayısız kayıt vardır. Ahmed Yesevi’den, Babailere, Hacı Bektaş Veli’den Yunus Emre’ye, Şah İsmail’den Pir Sultan Abdal’a kadar sayısız Alevi ereni, namazdan bahsetmiş ve namaz kılmanın gerekliliği üzerine nasihatlerde bulunmuşlardır. Bunların çıplak haliyle yorumsuz şekilde derlenmesi bile orta boy bir kitap eder. Konuyu anlamak için Alevilikteki dört kapı müfredatını bilmek gerekir. Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat adlarını alan bu kapılar (aslında ünite de denilebilir) onar tane makamdan (konu başlığı demek mümkün) oluşur. Şeriat kapısındaki bu makamlardan birini, namaz kılmayı da içine alan şeriat ibadetleri teşkil eder. Tarikat kapısındaki ibadet ise cem erkânıdır. [Konuyu etraflıca inceleyen bir çalışmayı aşağıdaki bağlantıda okuyabilirsiniz. http://isamveri.org/pdfdrg/G00004/2020_2/2020_2_OZDEMIRAR.pdf ] Babagan Bektaşiliğinin kolektif belleği erkânnâmeler ile Kızılbaşlığın kolektif belleği buyruklarda namazla ilgili sayısız kayda yer verilmiştir. Hatta bazı erkânnâmelerde abdest-namaz konusu Caferi fıkhına uygun olarak kısa ilmihalleri aratmayacak şekilde anlatılmaktadır. [Onlarcası günümüze ulaşan bu erkânnâmelerden birini aşağıdaki bağlantıda okuyabilirsiniz. http://isamveri.org/pdfdrg/D01093/2005_33/2005_33_YALCINA_YILMAZH.pdf] *** Alevilikte (Kızılbaşlıkta ve Bektaşilikte) namaz olduğu, sadece yazılı kaynaklara yansımış değildir. Bundan çok daha fazlası vardır. Alevilerin sahip çıktığı türbe, tekke ve zaviyeler eskiden beri birçok bölümden oluşurdu. Bu yapılarda şeriat kapısının ibadetlerinin yapıldığı mescit, tarikat cemlerinin yapıldığı meydan bölümlerinin yanında aşevi, misafirhane gibi bölümler de bulunurdu. Osmanlı dönemindeki vakıf belgelerinde başta Hacı Bektaş Veli Dergâhı olmak üzere, Abdal Musa Dergâhı, Keçeci Baba Tekkesi, Seyyid Battal Külliyesi (Zaviyesi), Şücaeddin Velî Dergâhı/Zaviyesi gibi mekânlarda mescit olduğu kaydedilmiştir. Bu tekke ve zaviyelerdeki mescit bölümleri yıkılmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Son dönemde mescitleri iptal edilen tekke ve zaviyelerde bile mihrap bölümü açıkça görünmektedir. [Konuyla ilgili ufuk açıcı bir çalışmayı aşağıdaki bağlantıda okuyabilirsiniz. http://isamveri.org/pdfdrg/G00004/2018_2/2018_2_UCERC.pdf ] *** Bununla birlikte kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla Alevilikte, namaz dindarlığın temel ölçüsü olarak görülmemiş, cemaatle namaz riyakârlığa araç edildiği için itibar görmemiş ve bu ibadet daha çok bireylerin kişisel iradesine bırakılmıştır. Ancak namaz kılmanın şart olduğu şiddetle ifade edilmiş, şeriat kapısını tamam etmeyenlerin doğal olarak namaz kılmayanların tarikata alınmayacağına dair güçlü uyarılar yapılmıştır. *** Tekke ve dergâhların kapanmasıyla Aleviler, kendileri için cem evi denilen yeni mekânlar ihdas ettiler. Bunlar şekil olarak tekke ve dergâhlardan farklı yapılar değildir. Başta meydan olmak üzere aşevi ve bazılarında misafirhane, cem evlerinin bünyesinde bulunmaktadır. Özetle geçmişte tekke ve dergâhlarda olup, günümüzdeki cem evlerinde olmayan tek şey mescitlerdir. Cem evlerinde en azından küçük bir bölümün mescit olarak ihdas edilmesi, Aleviliğin kuramsal yapısına ve son elli senedir kesintiye uğramasına rağmen geleneğine uygundur. Ahmet Yesevi’den, Babailerden ve Hacı Bektaş Veli’den itibaren Alevi ariflerinin mirası da bunu gerektirmektedir. Öte yandan bu uygulama Sünni toplumdaki bazı kesimlerin endişelerini de giderecektir. Böylece toplumsal bir gerginliğe neden olmadan cem evleri sorunu da çözülmüş olacaktır. Yalnız devlet yetkilileri cem evlerini Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dışında tutmalıdır. Bunun için de Alevi-İslam din işleri için bağımsız bir başkanlık kurmalıdır. Cem evlerinde ihdas edilen mescitlere imam atamamalı, ezan okutmamalı ve herhangi bir müdahalede bulunmamalıdır. Buralar tamamıyla Alevi din görevlilerinin doğal olarak Alevi toplumunun kontrolünde olmalıdır. *** Cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, tek başına bütün sorunları çözmeyecektir. Alevi din işleri için kurulacak başkanlığın yasal dayanakları, mevzuatı, Alevi din görevlilerin eğitilmesi, cem evlerinin mülkiyet durumu gibi boşlukta kalan birçok husus vardır ki, bunları yoluna koymak da son derece kolaydır. Yeter ki, taraflar sorunu çözmek ve işleri yoluna koymak için hukukun, tarihin ve gerçeklerin kılavuzluğundan ayrılmasın. Gerçek bir irade ortaya koysun. Gerisi çok, hem de çok kolay…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER