BEKTAŞİLER AYETLERİ YARIM MI OKUR?
OCAKLAR
BEKTAŞİLER AYETLERİ YARIM MI OKUR?
ALİ RIZA ÖZDEMİR yazdı...
BEKTAŞİLİK hakkında ileri-geri konuşmak, hele ki alay eder bir üslupla Bektaşiliği dile dolamak Osmanlı çağında her babayiğidin harcı değildi. Daha kuruluş devrinden itibaren, yerinde belirtildiği üzere, Osmanlı ordusunun kalbi olan ve bir savaş makinesi gibi devleti başarıdan başarıya taşıyan Yeniçeri Ocağı, Bektaşi tarikatının da piri olan Hacı Bektaş Veli’yi pir kabul etmişti. Yeniçeri Ocağı’nın ve doğal olarak Bektaşiliğin hakkında ileri-geri konuşmak bu nedenle ocağın kapatılıp tarikatın yasaklandığı 1826 yılına kadar zor, hatta çok zor işti. Ne zamanki sene 1826 oldu ve Yeniçeri Ocağı kapatıldı, işte o zaman Bektaşilik günah keçisi ilan edildi. Hatta asırlardır gücünün yarattığı etkiyi kırmak için Bektaşi fıkraları üretildi ve Bektaşi dervişleri, olmadıkları bir kimlikle anılmaya başlandı. Artık Bektaşi dervişleri alay edilen, gayriciddi bir profille anılır oldu. Bektaşi fıkraları üzerinden yaratılan tahribatı onarmak için bazı çalışmalar yapıldıysa da,[i] iki yüz yılın yarattığı tahribatı onarmanın kolay olmayacağı açıktır.
“Bektaşi fıkrası” adı altında üretilen fıkraların büyük kısmı kelimenin tam anlamıyla rezil fıkralardır. Rezil ve kokuşmuş bir ruh dünyasının dışavurumudur. Bu fıkralarla Bektaşilere büyük iftiralar atılmış, hatta onların Kur’an ayetlerine karşı lakayt olduklarına kadar birçok karalama yapılmıştır. Elbette bu türden kara propagandalara karşı Bektaşiler boş durmamış ve bazı cevaplar vermişlerdir. Bunlardan biri olan Edib Harabi Baba, “Ey vaizi riyakâr Kur’an’ı bilmiyorsun / Gel bizden anla zira Kur’an kelamımızdır” diyerek Bektaşilerin Kur’an-ı Kerim’in hem zahirini hem de batıni anlamlarını içselleştirdiklerini söylemiştir. Esasen Bektaşilik hakkında elimizde bulunan bütün veriler, Bektaşiliğin Kur’an-ı Kerim’e sonsuz bir hürmet gösterdiklerini ispatlamaktadır. Kur’an-ı Kerim aleyhinde tek bir satır olmadığı gibi, Bektaşilikte ayetleri hafife alan bir ifadeye de yer verilmemiştir.
Konuyla ilgili bir kitap yazılır ama biz bir örnekle meseleyi açıklamaya çalışalım.
Bektaşiliğe giriş, bir ikrar erkânıyla gerçekleşir. Yani bir kişi Bektaşi olmak isterse öncelikle kuralları belli bir törenle ikrar yani söz verir ve ancak bundan sonra tarikata kabul edilir. İkrar erkânını anlatan onlarca el yazması eser (erkânnâme) günümüze kadar ulaşmıştır ve bilim insanları bunların neşrini yapmaktadırlar. Bu yayınlardan en sonuncusu Balıkesir Üniversitesinden Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’a ait.
Prof. Taş, Bektaşiliğe Ait Bir İkrar Erkannâmesi: “Erkân-ı Sultân Abdal Mûsâ” başlıklı makalesinde Abdal Musa Sultan Dergâhında icra edilen bir ikrar erkânının içeriğini deşifre etti. Buna göre zaten kısa olan (4 sayfa) erkânnâmede Fatiha suresine bir kere, İhlas suresine üç kere yer verilmiştir. Ayrıca 6 (altı) ayet de ikrar erkânında yapılan ritüellerle uygunluk içinde yer almıştır. Bu ayetler Prof. Taş’ın tespitlerine göre şöyledir:
“Allah’ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır” dediler.” Bakara/285
“Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.” Fetih/10
“De ki: ‘Hamd, çocuk edinmemiş olan, hükümranlığında ortağı bulunmayan, düşkün olmayıp yardımcıya da ihtiyaç göstermeyen Allah'a mahsustur.’ O'nu gereği gibi büyükle.” İsra/111
“Bütün dinlerin üzerindeki yerini alsın diye resulünü doğru yol rehberi ve hak din ile gönderen O’dur. Buna tanık olarak da Allah yeter.” Fetih/28
“Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.” Fetih/18.
“Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.” İnsan/21.[ii]
Aynı erkânnâmede ikrar veren kişinin aşağıdaki metni üç defa okuması gerektiği söylenmiştir: “Estağfurullah cemi’-i günahlarıma geldim. Hak içün geldim hak içün. Hak didinüzü hak bilüb bâtıl didinüzü bâtıl bilüb bağlanam. Töhmet itmeyem ve yalan söylemeyem ve haram lokma yemeyem ve haram içmeyeyim ve zina ve livâta itmeyeyim. Elimle komadığım yerden bir kimsenin bir şeyin almayam. Tebtu tevbeten nasuhen (tûbu ilallahi tevbeten nasuhen) küllü amene billahi ve melâ’iketihi ve kütübihi ve resulihi lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih ve kâlu semicna ve atacna gufraneke Rabbena ve ileykel masir”.[iii] İkrar veren kişi daha sonra bir Besmele, bir Fâtiha-i Şerife, üç İhlâs-ı Şerîf ve en sonunda yine bir Besmele-i Şerîfe okumalıdır.[iv]
Görüldüğü üzere erkânda ayetlere yer verildiği gibi, Kur’an-ı Kerim’de vazedilen ahlaki ilkeler de ikrar veren kişinin yerine getirmesi gereken davranış biçimleri olarak ön plana çıkarılmıştır. Böylece ayetlerin sadece lafta kalmayıp uygulanması gerektiğine de dikkat çekilmiştir.
Günümüzde de Bektaşiler, ikrar erkânlarında onlarca ayeti okumakta, ibadetleriyle de Kur’an ayetlerini içselleştirmektedirler. Yakın dönemde kaybettiğimiz Bektaşi Dedebabası Bedri Noyan, günümüz Bektaşilerinin uyguladığı erkânı anlatan dört başı mamur bir ikrar erkânnâmesi yayımlamış ve bu erkânda okunan onlarca ayeti tek tek belirtmiştir.[v]
Özetle Türk toplumu artık Bektaşiliğin bütün kayıtlarında ve günümüz uygulamalarında Kur’an-ı Kerim’e ve ayetlere sonsuz bir saygı ve hürmet olduğunu ve Bektaşi erkânının bütünüyle Kur’an ayetlerinin üzerine inşa edildiğini bilmelidir. Yine toplum olarak bilmemiz gerekir ki, milli birliğin yolu Türk milletini oluşturan dini ve kültürel unsurların birbirini doğru tanımasına ve birbirine saygı duymasına bağlıdır.
Sonnotlar
[i] H. Dursun Gümüşoğlu-Hüseyin Cılga (2019), Yayınlanmamış Bektaşi Fıkraları ve Bektaşi Fıkralarında İrfan, İstanbul: Post Yayınevi
[ii] Detaylar için bkz.: Kenan Ziya Taş. “Bektaşiliğe Ait Bir İkrar Erkânnâmesi: “Erkân-ı Sultân Abdal Mûsâ”". Oğuz-Türkmen Araştırmaları Dergisi 5 / 2, (Aralık 2021): 77-89
[iii] “Allah’ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır” dediler.” Bakara/285
[iv] Detaylar için bkz.: Kenan Ziya Taş. “Bektaşiliğe Ait Bir İkrar Erkânnâmesi: “Erkân-ı Sultân Abdal Mûsâ”". Oğuz-Türkmen Araştırmaları Dergisi 5 / 2, (Aralık 2021): 77-89
[v] Detaylar için bkz.: Bedri Noyan, “Balım Sultan Erkânnamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: İkrar”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2006, sayı: 40, s. 53-104