BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA KAFKAS CEPHESİ’NE KOŞAN ALEVİLER
OCAKLARBİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA KAFKAS CEPHESİ’NE KOŞAN ALEVİLER
ZEYNEL COŞAR yazdı...
Çarlık Rusya orduları, 1916 yılında Erzurum, Trabzon, Van, Muş, Bitlis, Tercan, Bayburt ve Erzincan’da işgal ettiler. Birinci Dünya Savaşı’nda, Doğu’da yani Kafkas Cephesi denilen bölgede yaşanan savaşımız 1 Kasım 1914’te Rusların saldırısıyla Erzurum-Köprüköy’de başladı. Kasım ayı sonuna kadar Köprüköy –Azap savaşları yapıldı. Daha sonra 22 Aralık 1914-6 Ocak 1915 Sarıkamış Savaşı yaşandı. Köprüköy-Azap ve ardından yaşana Sarıkamış Savaşlarıyla her iki ordu büyük kayıplar vermişti. Onun için her iki taraf bir yıl içinde güç toplamaya ve eksiklerini gidermeyle uğraştılar. Sarıkamış’tan sonra 1916 yılı Ocak ayına kadar Doğu’da bir sükûnet yaşadı. Ruslar Sarıkamış Savaşı’nda çok büyük bir darbe aldılar.9 Bini donarak, geri kalanı kahraman askerlerimizin Sarma Harekâtı’ndaki savaşta 32 bin kayıp verdiler. Bizde büyük kayıplar verdik. Ama öyle söylendiği gibi “90 bin askerimiz bir mermi atmadan şehit oldu” yalanı gibi olmadı.76 Bin kişiyle sefere çıkan bir ordu nasıl oluyor da 90 bin şehit veriyor? Sarıkamış’ta büyük bir kahramanlı savaşı yapıldı. Bu savaşı “Gerçeklerin Işığında SARIKAMIŞ HAREKATI” kitabımda ayrıntısıyla anlattım. Her neyse, Ruslar nüfus bakımından bize göre çok daha büyüktü. Onun için Kafkas Cephesinde hep bizim iki katımız kadar askerle savaştılar. Sanayisinin daha ileri, başta demiryolu ulaşım hatlarının bize göre çok üstün, ayrıca ilk defa savaşa sürülen Obüs Topları olmak üzere daha etkili silahlarının varlığı nedeniyle çok daha güçlü ve modern bir orduya sahiptiler. Önemli bir askeri kişi olan General Yudeniç, Sarıkamış darbesinden sonra hazırlıklarını tamamlayarak bir yıl sonra komutasındaki Ocak 1916’da Erzurum hatlarımıza saldırıya başladı.16 Şubat 1916 'da cephemiz yarıldı ve Erzurum işgali edildi. Geriye çekilen Türk Ordusu Aşkale- Kop Dağı ve Tercan ekseninde savunma hattı kurdu. Ruslar yeniden büyük bir saldırı başlatarak 16 Temmuz Tercan, 26 Temmuz 1916 günü Erzincan’ı işgali ederek Kemah Boğazı’na dayandılar. 1917 Ekim Devrimi ile zalim Çar Düzeni yıkıldı. Rus ordusu geri çekildi. Sonuçta büyük acılara ve kayıplara sebep olan Rusların işgali 1918 yılı Ocak ayına kadar sürdü. Kafkas cephesinin öncüsü olan Erzurum’du. Erzincan ve Bayburt ve Tercan illerimizin gençleri asker olarak siperlere koşmuşlardır. Geri kalan halk da askerlerimize kışlık elbise, çorap kazak örerek göndermiş, ekmek yiyecek ve mühimmat ulaştırmak için can feda çalışmışlardır. İstanbul’dan Erzurum’a kesintisiz devam eden ne bir karayolu nede demiryolu vardı. Her şey İstanbul’da gidiyordu. Erzurum’a deniz yoluyla gemilerle giden mühimmat Trabzon limanından indirildikten sonra bin bir zahmetle Erzurum’a çekilirdi. Diğer bir yol ise Haydarpaşa’da trenle yüklenen mühimmatlar Bağdat Demiryolu ile Ankara üzerinden Ulukışla’ya kadar geldikten sonra, Bağdat tarafına giden trenden indirerek Erzurum’a kadar uzana 700 kilometre bozuk ve ulaşıma uygun olmayan karayolu ile deve, katır, kağnılarla hatta insan sırtıyla taşınarak Erzurum cephelerine ulaştırılıyordu. Askerimizi birçok yolla destek veren yöre halkımız, ayrıca Balabanı Gül Ağa ve Şavalanlı Meme İlyas gibi kahramanla milis birlikleri oluşturarak 3.Ordu ile omuz omuza düşmana karşı savaştılar. Tunceli’de Diyap Ağa gibi seçkin bir önder ve diğer birçok aşiret de Doğu Dersim ve Batı Dersim Gönüllü Alayları kurdular. Varto Bingöl Hattında, Alevi aşiretleri silahlanarak 2.Ordu bölgesinde bizzat Mustafa Kemal Paşa ve İsmet İnönü komutanlığında nasıl savaştıklarını Mehmet Şerif Fırat tüm ayrıntılarıyla yazar. Mücahidin Alevi- Bektaşi Alayları: Bu dönemde en önemli girişim Mücahidin Bektaşi Alayları olmuştur. Hacıbektaş Dergahı Piri Cemalettin Çelebi Efendi, İçişleri Bakanı Talat Paşa ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın talebi üzerine 7500 kişilik Bektaşi Alaylarını kurarak 1916 yılı Ocak-Şubat ayında Erzurum cephesine koşmuştur. Erzurum’u ele geçirmek için saldıran Rus güçlerine karşı direnen ordumuzun yanında Palandöken, Kargapazarı dağlarında savaşan fedailer olarak tarihe geçmişlerdir. Kafkas Cephesi hakkında tarih yazanlar ne yazık ki Meme İlyasları, Balabanlı Gül Ağaları, Dersim Gönüllü Alaylarını ve Cemalettin Çelebi önderliğinde Erzurum Cephelerine koşup tamamına yakını karlı dağlarda kolorduların yanında kahramanca savaşarak şehit düşen Mücahidin Bektaşi Alaylarını doğru düzgün anlatmazlar. Gericiler Alevi Bektaşi Alaylarını yok sayarken, diğer bir gerici olan bölücüler, Atatürk düşmanı İkinci Cumhuriyetçiler bu değerli vatansever tavrı kötüler ev küçümserler.“ Hiçbir şey yapamadan geri döndüler” diye kara çalarlar. Hâlbuki Genelkurmay Belgelerinde yazdığı gibi Erzurum savunması sırasında 200 bin kişilik büyük bir kuvvetle saldıran Rus Ordusunun karşısında, 100 bin askeri olan Türk Ordusu’nun tamamen imha olmamak için geri çekilmek zorunda kaldığı anlarda, askeri birliklerin güvenlik içinde Erzurum’u terk etmesi, silah ve mühimmatlarını alıp çıkmasına zaman kazandırmak ve düşmanı oyalamak için Bektaşi Alayı mensubu kahramanlarımız, Erzurum Kargapazarı dağında kahramanlık destanları yazdılar. Büyük bir kısmı Erzurum için,3.Ordumuz için, düşmanın yarma harekâtı yaparak Erzurum’a giriş hattı olan Kargapazarı dağında, o kış kıyamette kahramanca ölümüne direnerek düşmanı oyalamışlar ve diğer düzenli askerlerle beraber şehit oldular.İlginizi Çekebilir