İHSAN ÜNLÜ: BUGÜN GÜNLERDEN ÂŞÛRA..
OCAKLAR
İHSAN ÜNLÜ: BUGÜN GÜNLERDEN ÂŞÛRA..
İHSAN ÜNLÜ yazdı…
Hz. Peygamberin “Şehrullah” yani “Allah’ın ayı” olarak nitelendirdiği mübarek Muharrem ayını idrak ediyoruz.
Bu ayda oruçlar tutuldu, yas-ı matemler çekildi. Şimdi sıra kurban kesmeye ve aşureleri pişirip dağıtmaya geldi.
Bu günlerde özellikle Alevi vatandaşlarımızdan hali vakti yerinde olanlar kurban kesmeye özen gösteriyor.
Yine Alevi inanışa göre, 12 yıl boyunca üst üste orucu tam tutanlar (12 imamlar) şükran nişanesi olarak kurban kesiyorlar.
Bu günlerde kurban kesmenin bir hikmetinin de Kerbela mezaliminde Ehl-i Beyt neslinden sağ olarak kurtulan İmam Zeynelabidin’in durumuna şükür nişanesi olduğu kabul edilir.
Bir taraftan Hz. Nuh’un bir hatırası olarak aşure pişirilirken, öbür taraftan bir şükran vesilesi olarak pişiriliyor; konuk-komşuya dağıtılıyor.
Hangi niyetle olursa olsun, temelinde paylaşma ve dayanışmayı esas alan bu âdetin Anadolu insanına has önemli bir gelenek olduğunu görüyoruz.
‘Veren elin alan elden üstün’ olduğundan hareketle her daim vermeyi şiar edinmiş insanımızın bu âlicenaplığı artık bir gelenek haline gelmiştir.
Varlık-yokluk aramadan elindekini komşusuyla paylaşmasını bilen bu insanları yüzyıllardır ayakta tutan da bu örnek davranış olsa gerektir.
Farklı kültür ve inanışlara sahip olan kadim Anadolu insanın, aşuredeki gibi bir zenginlik olmasının sırrı da burada yatmaktadır.
Bu coğrafyada vermek her zaman evladır; vermeyene verilir; gelmeyene gidilir; sofra herkese açık tutulur.
Cenab-ı Hakk’ın âlemşümul rahmetinden mülhem, 72 millete aynı gözle bakılır; paylaşım yapılırken ayrım gözetilmez.
Dışarıdan gelen Tanrı misafiridir; ona emanet gözüyle bakılır, her ihtiyacı karşılanır.
Yüzyıllardır bizi ayakta tutan tam da aşurenin ruhuna uygun “biz” bilincidir ki burada artık “sen”, “ben”, “o” mefhumları aradan kalkar.
Her birimiz Allah’ın bahşettiği harika varlıklar olarak o büyük aile harmonisine katılır ve o muazzam koronun birer neferi oluruz.
Nazım Hikmet’in dediği gibi, bir ağaç gibi tek ve hür iken, bir orman gibi kardeşçesine yaşamasını biliriz.
Yalnız aşure ile âşûrayı birbirine karıştırmamak gerekir.
Âşûra, Arapçada ‘aşer’ kökünden olup ‘onuncu’ anlamına gelir ki Muharremin 10’u kastedilir.
Aşure ise muharrem ayında kaynatılan lokmanın adıdır.
İslam öncesinden itibaren oruç ve kutlamalarla geçirilen bu gün, Kerbela vak’asından sonra matem havasına bürünmüştür.
O gün bugün, özellikle İslam coğrafyasında “her gün âşûra, her yer Kerbela” dedirtecek cinsten hadiseler yaşanmış ve yaşanmaktadır.
Zillet içinde yaşamaktansa izzetli bir ölümü tercih eden Hz. Hüseyin’den bize kalan, her ne sebeple olursa olsun haksızlık karşısında eğilip bükülmeden hakka teslim olmaktır.
Yazımızı şair Cemal Safi’nin mısralarıyla bitirelim:
“Bin kere lanet olsun Yezit denen deliye/ Muhabbetle bağlıyız Muhammed’e Ali’ye.”
Geçin o sınıfları, geçin kardeşim geçin/ Barışta buluşalım mutlu Türkiye için.
Düşman sevindirmenin ne âlemi var şimdi/ Milletçe kenetlenip sarılmamız kâr şimdi.
11.08.2022
İHSAN ÜNLÜ
TÜM HABERLER