© Alevi Ocağı

BURHAN KOCADAĞ: LOLAN OYMAĞININ GENEL TARİHÇESİ

BURHAN KOCADAĞ: LOLAN OYMAĞININ GENEL TARİHÇESİ

BURHAN KOCADAĞ yazdı… Lolan kelimesinin anlamı, ne kitaplarda vardır ve ne de yaşamış büyükler arasında bilinmektedir. Ancak, Lolan dendi mi, bir büyük tarihî oymağın ve boyun adı olarak bilinmektedir. Bu isim, Orta Asya’da bir zamanlar büyük bir imparatorluk kurmuş olan Hun İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. “an” eki Türkçe gramerde yer almakla beraber, genelde Farsça’dan geçen işlek bir ektir. “Lol” kökü ise, “lal-lâl-lul-lol” değişimi ile Lol olduğunu göstermekte ise de, kanımızca bu kök, oturulan bölgenin yer isminden kaynaklanan “Lul” dan bozma olsa gerek. Orta Asya’da ve şimdiki Çin toprakları içinde olan Doğu Türkeli’deki Altın Dağ’ın kuzeyinde bulunan LOP GÖLÜ yakınlarındaki (LUL-AN) kazılarında “LOU-LAN” kasabasının ortaya çıkışı; Lolanlıların tarihçesindeki başlangıç noktasına dikkati çekmektedir. Anadolu’daki yerli hâlk, Lolan oymağının hâlkına “LOL” ve bu hâlktan olan kişilere veya bireylere “LOLIC” demektedir. Çin kaynakları, dillerinin özelliği bakımından tek heceli dil grubuna girdiğinden, Lolanlıların “LOU-LAN” göstermektedir. 1985 yılında TRT televizyon kanallarında yayınlanan “İPEK YOLU” dizisinde de Lolanlılar, aynı şekilde “LOU-LAN” olarak yayınlandı. Yöre hâlkı, Lolanlılarla meskûn olan bölgeye de “LOLA” demektedir. Günümüzde Varto’da, Pülümür’de Bingöl’de, Erzincan’da, Aşkale’de, Kars’ın Selim ilçesi köylerinde yer alan Lolanlıların kabile ve soy adlarında görüldüğü gibi, Doğu Türkeli’nde “LOU-LAN”, Doğu Avrupa’nın Valday sırtlarında “NEU DANZİG”, Polonya’nın kıyı şeridinde kurulmuş olan Danzig kenti ile Pülümür-Bingöl ve Varto’daki Danzig köy isimlerinin bulunuşu, Lolan oymağının Hun göçleriyle birlikte bu yerlere kendi adlarını verdiklerini göstermektedir. Bu gün belki bu yerlerde Lolanlılar bilinmese bile ilk dönenlerinde bulundukları, Anadolu’dakilerin kendi kimliklerini yitirmedikleri anlaşılmaktadır. Gaziantep’in Araban ilçesinde birbirine yakın iki köyü de “yukarı Lolan ve Aşağı Lolan” olarak belirlenmiştir. Bunların, Varto-Tunceli ve Erzincan’daki Lolanlılar ile akraba olup olmadıkları bilinmemektedir. Ancak, aynı soydan ve aynı kökenden geldikleri ve önceleri Alevi inançlı iken, çevrelerinin baskıları sonucu Sünnileştikleri bilinmektedir. Bu konuda Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Seydi Özyiğit, hazırlamış olduğu lisans tezi araştırmasında şu bilgiyi vermektedir: “Anadolu’daki Lolan aşiretinin küçük bir kısmı da Gazi Antep ilinin Araban ilçesine bağlı “Lolan” ismiyle bilinen iki küçük köyde yaşamaktadırlar. Her iki köyde tamamen Lolanlılar oturmakta olup, bunların birbirine çok yakın akrabadırlar. Araban ilçesinin birçok kilometre doğusunda bulunan verimli ovada yer alan Lolanlılar, çiftçilik yapmakta olup, az da olsa büyük ve küçükbaş hayvan beslemektedirler. Türkçe konuşan bu Lolanlı köyler, Sünni Hanefî mezhebindedirler. Fakat Aşağı Lolan köyü eski muhtarı olan Mustafa Demir ve Yukarı Lolanlı Mehmet Özyiğit’in verdiği bilgilere göre, çok eskiden Alevi olduklarını, bunu dedelerinden duyduklarını tespit ettim. Biz de buna dayanarak bu iki Lolan köyünün ilk sakinleri olan Lolanlılar’ın Alevi olan Erzincan ve Varto Lolanlıları ile ilgilerinin olabileceğini tahmin etmekteyiz. Araban’daki Lolanlılar’ın eskiden Alevi olmaları ve Türkçe konuşmaları da gösteriyor ki, bu Lolanlılar, çok büyük bir ihtimalle Yavuz Selim zamanından önce ayrılmış ve buralara gelmiş olmaları muhtemel.”(1) Varto’daki Lolan kabilesinin bütün büyükleri, Erzincan ve şimdiki Tunceli ilinin Pülümür ilçesinin Danzig bölgesinden geldiklerini ve oradaki Çirik ve civar köylerinde oturdukları, bunu da babalarından ve dedelerinden duyduklarını söylemektedirler. Danzig bölgesine ise, İran’ın Horasan bölgesinden göç ettiklerini, bu göçün, Selçuklu akınları ile birlikte veya sonra olduğu belirtilmektedir. Hâlen Pülümür’ün Danzig bucağı ile Bingöl, Göle, Selim ve Varto’daki Lolanlılar, birbirlerine gidip gelmekte ve birbirlerini yakından tanımaktadırlar. Kaynaklar, Lolan oymağının Miladi 4. yüzyılda anayurtları olan Türkistan’daki “Lu-lan” Lolan kentinden batıya göç etmiş olduğunu belirtmektedir. Lolan şehrinin harabeleri, hâlen Lop Gölü yakınlarındaki kazılardan anlaşılmaktadır. Hicri 10. yüzyılda Varto’ya gelen ve ilçenin yerli hâlkından sayılan bu oymak hâlkı, Dersim ve Erzincan bölgelerinden Varto’ya geldiklerine ve Akkoyunlular zamanında burada yerleşik bir kabile olarak Karaballı oymağına mensup oldukları bilinmektedir. Köylerindeki mezar taşlarında koç ve koyun başları resimlerinin bulunuşu, bunu belgelemektedir. Bu kabile hâlkı, Varto’da Kalıbal-Kasım-Kacer ve Hıdan boylarına ayrılmış olup, eski gelenek ve göreneklerini, inanç ve yaşam özelliklerini korumaktadırlar.(2) Aynı şekilde araştırmacı/yazar rahmetli Salih San da, Hun güçleriyle birlikte Orta Asya’dan Batı Türkistan’a ve Horasan bölgesine, orandan da Selçuklu akınlarıyla birlikte Anadolu’ya Erzincan bölgesine geçtiklerini bildirmektedir.(3) bu üç ayrı açıklama, birbirinden alıntılı olsa bile, gerek Prof. Dr. Osman Turan’ın Selçuklular Tarihi ve gerekse T. Yılmaz Özturan’ın Türkiye Tarihi ile Hunlar’ın parçalanmasından sonra Kuzey Hunlar’ın Ön Asya’ya ve Doğu Avrupa’ya göçleri ile göç yolları birbirini tamamlayan tarihi olgudur. Hunlar zamannındaki “Lolan şehir devletlerinin yeri üzerinde yabancı araştırmacılar tarafından çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu araştırmacılardan Albert Herman, Condray, Sven Hedin ve Aurel Stein araştırmalarıyla bu konuya değinmişlerdir. Lolan şehri Hunlar zamanında Lobnor-tuslu bataklıklarının (şimdiki Lop Gölü çevresi) kuzeyinde olup aynı gölün güneyinde de “Şanşan” adında bir şehrin olduğu belirlenmiştir. Hâlen Lop Gölü civarında bulunan Lolan Harabeleri meşhur olup bir çok Doğulu ve Batılı şarkiyatçının ilgisini çekmiş, üzerinde çeşitli yayınlarla birlikte defalarca kazılar yapılmıştır. Doğu Türkistan’ın doğu kapısı olan Lolan’dan ticaret kervanları, Çin’den Türkistan’a, Batıdan İran, Anadolu vs. den Çin’e geçmek zorunda kalmışlardır. Lobnor bataklıklarının kuzeyinde, çöllerin ortasındaki Lolan şehri, çöllerden geçen kervanların bir sığınağı ve aynı zamanda ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri tek durak durumunda idi. Bu nedenle Orta Asya’da kendi hakimiyetlerini sağlamlaştırmak ve Türkistan ticaretine sahne olmak isteyen bütün Asya büyük devletleri ve zaman zaman güçlenen Yarkent-Turfan gibi şehir krallıkları da Lolan’a sahip olmak istemişlerdir. Bu nedenledir ki Büyük Hun İmparatorluğu ile Çinliler arasında Lolan için uzun yıllar savaşlar eksik olmamış, bazen Hunlar ve bazen de Çinliler buraya olmuşlardır. Mete Han’ın M.Ö.176 da Çin İmparatoruna gönderdiği meşhur mektupta Lolan’ı aldığını belirtmesi, Lolan’ın ne denli önemli olduğu ve Lolan’a verdikleri değeri göstermiştir. Hunların Milâttan önceki yıllarda Lolan’a bir asır dolayında hakim olmaları ve Lolanlıların da Çin kervanlarına Hunların emriyle saldırmaları ve bunun sonunda Çin kervanlarının acı feryadı Çin’in batıya yani Türkistan’a yönelmesine neden olmuştur. Çinlilerin yapılan mücadelede yenik düşerek geri çekilmeleri sonucunda Hunlar, Lolan’a ve diğer Türkistan şehirlerine inmişlerdir. Çin kaynaklarında Lolan şehri sık sık Hunlar ile casusluk yapıyor denilmesinin büyük bir önemi vardır. Gerçekten Lolanlılar, Hunlar ile birlikte çalışıp, Hunlar’a bir nevi gözcülük yaptıkları gibi Hunların istemi doğrultusunda zaman zaman Çin kervanlarının önünü kesmişlerdir. Böylesi durumlarda Çinliler de boş durmamış, kimi zaman Lolanlıların üstüne ordular göndererek Lolanlıları cezalandırmış ve kimi zaman da buralarda ticaret kolonilerini kurmuşlardır. Ancak, kimi zaman Çin’in kuvvetten düşünerek zayıfladığı ve buralardan çekildiği görülmüştür. Milattan önceki yıllarda iki büyük devlet arasında sıkışıp kalan Lolan Krallığı çoğu zaman bir şehzadesini Çin sarayına rehin bırakırken, diğer bir şehzadesini de Hunlara rehin olarak göndermek zorunda kalmıştır. Çinlilerin bazen Lolan prenslerini geri göndermemesi ve onları öldürmeleri sonucunda hâlk, Hunların tarafını tutmuştur. M.S. 3. yüzyılda Turfan ile Hami şehirleri yakınında bir başka Lolan şehrinin kurulduğunu görmekteyiz. Ancak, bu yüz yıllarda ne yeni kurulan Lolan’dan ve ne de Lobnor Gölünün kuzeyindeki Lolan’dan söz edilemez. Lobnor’daki Lolan’ın eski stratejik önemini niçin kaybettiğini biliyoruz. Tarihler bu konuda pek açık bilgi vermemektedir. Buna karşın Lobnorun güneyindeki Şanşan şehrinin önem kazandığını görmekteyiz. Acaba Lolan, gerçekten önemini yitirdi mi? Yoksa, Şanşan adıyla mı anılmaya başlandı? Bu konuda kanılar, her iki şehir hâlkını ve krallığını birbirine karıştırmaktadır. Kesin olmamakla beraber, bir süre sonra bir doğal afetin, Lolanın önemini kaybettirdiği olası. Bunun sonucunda Kuzey Hunlar ile birlikte büyük bir göçün yapıldığı sanılmaktadır. Bu göç iledir ki, Lolanlılar, büyük bir olasılıkla Horasan ve Harzem üzerinden Anadolu’ya gelip yeni vatanlarına yerleşmişlerdir(4). Yılmaz Öztuna, Hun Türklerinin Mete Han’dan sonraki durumlarını anlatıp 10. hükümdarı Ho-lo-ku (Hulogu)-(Hulagu) M.Ö. 96-85’te geldiğini şu bilgiyle bildirmektedir. “hulagu Yabgu’nun üç erkek ve iki kız kardeşini daha biliyoruz. Bunlardan biri “Doğu Çjuki” ülkesinin prensi olup M.Ö. 96 da İmparatorluk naibi olmuştur. Serehenşan adında bir de oğlu vardı. Diğer kardeşi M. Ö. 85 de öldürüldü. Üçüncü erkek kardeşi de Batı Loli (Kali) denen ülkenin prensi idi.”(5) demektedir. Ve yine yapıtının bir başka yerinde “Batı Loli-Kali” denen ülkenin prensi olduğu malumdur. (6) Demekle, Türkistan’da “Lu-lan” şehrinden başka Doğu Loli, Batı Loli bölgelerinin olduğunu, burada Lulanlıların yaşadığını kanıtlamakla birlikte, daha önce açıkladığımız gibi Hun İmparatorluğu içinde bir prenslik olan “Lu-lan”lıların Batı hunları ile birlikte Ön Asya ve Doğu Avrupa’ya göç ettikleri, Ön Asya’ya gelenlerin Balhan ve İran Horasan’ı bölgelerine yerleştikleri, buralarda hayvancılık yaptıkları ortaya çıkmaktadır. Varto’da, günümüzde de yerli hâlk, Lolan oymağı ile meskun olan bölgelere (Doğu Loli-Batı Loli)veya Lolan demektedir. Yine Kali ismi de Lolanlılarda bir erkek adı olarak kullanılmaktadır. İlk dedelerinin adı da Kali’dir. Soy şeceresinde 3. ila 6. dedelerinin adlarının (KALİ) olması, bunu pekiştirmektedir. Erzincan’da olan Yabgulardan Baranlı oymağının günümüzde de Lolan-Bal-Baranlı ve Alanlar’la yan yana olmaları, aynı gelenek ve töreyi sürdürmeleri, bütün bu aşiret ve oymakların aynı kökenden geldiklerini ve köklerinin Hun imparatorluğu içinde yer alan 32 kavimden veya ulustan birine dayandığını göstermektedir. Yılmaz Öztuna, yapıtının bir başka yerinde, Hunlar’dan Göktürler’e kadar Türk hanedanlarının yönetiminde 32 prenslik ve hanedanlıktan oluşan bir konfederasyonun kurulduğunu, Asya’daki büyük imparatorluğun, bu konfederasyondan oluştuğunu belirttikten sonra, bu prenslikler arasında “LOLAN-LU-LAN veya Çinliler’in tabiriyle (LOU-LAN) prensliğinin bulunduğunu yazmaktadır. Bu durum bir rastlantı değildir. Batıya yapılan göçün Hun İmparatorluğunun parçalanmasından sonra Hazar kıyılarına, Horasan’a ve oradan da Urmiye gölünün güney batısındaki Yukarı Mezopotamya’nın dağlık sahâları ile Doğu Anadolu’ya bir başka koldan da Hazar Denizinin kuzeyinden, Karadeniz ve Azak Denizinin üst taraflarından, Valday platolarından Orta Avrupa içlerine ve Baltık kıyılarına kadar yapılması, Doğu Avrupa’da Azak Denizinin tam kuzey istikameti Valday içlerinde (NEU DANZİG) (Yeni Danzig) Polanya’da Baltık Denizi kıyısında DANZİG limanının temellerinin atılması, Kuzey Irak’ta LOLAN bölgesinin oluşturulması, Türkistan’da yapılan kazılarda (LU-LAN) kasabasının ortaya çıkarılması, aynı yörede DOĞU LOLİ-BATI LOLİ bölgelerinin olması ve bu isimlerin tarih sayfalarında yer alması, yine aynı şekilde bu bölgelerde LU-LAN veya LOU-LAN prensliğinin kurulması, birbirini zincirleme izleyen tarihi gerçekler olup Lolanlıların Hunlar ile ortak devlet kurup 32 prenslik içinde 25. preslik olarak yerlerini almaları, tarihi gerçekleri ortaya çıkarmaktadır. Lolan prensliğinin içinde bulunduğu ve Hun İmparatorluğuna bağlı bulunan bu prenslikler şöyle sıralanmaktadır. Tölüs Krallığı Tunghu (Dunghu) Krallığı Timlin (Dimlin)-Dimlic Krallığı. Bu karallığın mensupları, günümüzde Varto-Bingöl-Tunceli-Erzincan bölgelerinde konuşulan Zazaca ve yine bu Zazalar’ın DİMİLİCE dedikleri Palo-Maden-Lice-Hani-Ergani-Siverek dolaylarında konuşulan aynı dilin bir başka şivesi veya ağzı olarak Dimiliki-Eski Daylemiler dilini konuşurlardı. Kırgız Krallığı Usun Krallığı HU-TE Krallığı Kanklı Krallığı Fergana Krallığı Alan Krallığı (Tunceli yöresindeki Alan Oymağı ile bir garabeti düşünülebilir.) Tü-on-çin Krallığı Kaşgar Krallığı Yarkent Krallığı Hoten (Hotan) Prensliği Hotan adında Varto’da bir köy ve bölge bulunmaktadır. Yu-mi (Kiü-mi) Prensliği Tsim-Tsiue Prensliği Aksu Prensliği Kü-me(Kie-me)(Po-lo-kia) Prensliği Çinlilerin tek heceli dil grubu özelliğinden ötürü böyle heceli isim taşıyan bir prenslik olmuştur. Wenso-Ven-so Prensliği Karaşar Prensliği (Bu isim altında Varto Lolanları arasında Batı Lolan köylerinde bir köy bulunmaktadır. KARACER ismi, belki de Karaşar’ın değişmiş bir biçimi olabilir. Şan-kue Prensliği Goey-li Prensliği Goey-siü Prensliği Kiü-li Prensliği Tsie-mo Prensliği LU-LAN (LOU-LAN) Prensliği. Bu prenslik, Lop Gölü yakınlarında ki Lobi bölgesinde olup, başkenti, yine Lop gölü yakınlarındaki (Kan-ni-çing) idi. M.Ö. 177 de Kunlar (Hunlar) tarafından büyük Türk Hakanlığına katılmış M.S. 14. yüzyılda bir grubun Hazar kıyılarına ve Balhan bölgesine göç ettiği anlaşılmaktadır. Kamul Prensliği Kio Prensliği Pi-lu Prensliği Yu-li-Ya-su Prensliği Tsie-mi Prensliği Tan-pe Prensliği U-tan-Tsiü-li Prensliği Lolanlılar, Hunlar ile birlikte kurulmuş olan konfederasyon içinde 25. prenslik olduktan sonra gerek İpek Yolunun ellerinde bulunuşu ve gerekse Çin ile Hun İmparatorluğu arasında olmaları nedeniyle önemleri bir kez daha artmıştır. Lolan-Şanşan şehirleri bu önemli bölgenin merkezini oluşturuyorlardı. Bu konuda Seydi Özyiğit yaptığı araştırma sonucunda kimi kaynaklara dayanarak şu bilgiyi vermektedir. “Lolan, Doğu Türkistan’ın da doğusunda çöllerin ve tuzlu bataklıkların ortasında kalmış bir yerdedir. Çin’den batıya giden İpek yolu ile diğer ticaret yolları Lolan’ın içinden geçmek zorunda idi(7). Kervanlar buradan çıktıktan sonra büyük çöllerin içinden geçeceklerinden su ve yiyeceklerini bu Lolan kentlerinden almak zorunda idiler. Orta Asya kültürünün en parlak çağlarını temsil eden bu iki kültür merkezinin yerleri henüz kesin olarak tespit edilememiştir. Çölden geçip Lobnor Gölüne dökülen ırmakların zamanla yatak değiştirmesiyle şüphesiz bu iki şehir de yer değiştirmek zorunda kalmış, eski yerler önemini yitirmiştir. Buna rağmen, bu konuda pek çok yayın yapılmış ve konu geniş olarak incelenmiştir. Lolan ve Şanşan bölgesini Sven Hedin ve Aurel gibi iki büyük araştırmacı araştırmış ve yayınladıkları eserlerinde bu iki kültür merkezinin yerlerini bulmak için büyük gayretler sarf etmişlerdir. Eski çin kaynaklarında Lolan-Lobnor ve Şanşan olarak bilinen bu bölge 14. yüzyılda Lop-teke, Sarı Uygur adlarıyla tanınmıştır(8). Mete Han çağındaki Lolan, Lobnor Gölü veya tuzlu bataklık kıyılarında bulunuyordu. Fakat M. S. 3. yüzyılda iki Lolan doğmuştu. Birincisi güney yolunda Lobnor’da olan Lolan idi. İkincisi ise Hami kentinin 120 mil güney batısında kurulandır ki, şehir Şanşan’dan kaçan kişiler tarafından kurulmuştur. Eski Lolan ve Şanşan, Çin tarafına geçtiği için Hunlar ve diğer yabancılar kurulan bu şehre kendi dillerince Na-chi adını takmışlardır.” (9). Lolan’dan geçen İpek oluna gelince: “Çin LOU-LAN-KUÇA yolu” 1956 yılından sonraki araştırmacı Matsuda ile önem kazanmaya başlamıştır. Bu yolun uğradığı başlıca kentler şunlardır: Tunhuan-Lolan-Kuça ve Pamir yol (10). Bu bahsettiğimiz yol, sadece Lolan’ı ilgilendiren yoldur. Batı dünyasındaki ipek yolu güzergahı, Roma Suriye’si başkenti Antakya’dan başlar, Fırat nehrini aşar, İran’daki Part imparatorluğu hanedanını ve Merv’e uğruyordu. Belh şehrinden Pamir’e geçen bu İpek yolu, Kaşgara vardıktan sonra ikiye ayrılır. (11) Kuzeye giden yol, Albert Herman’a göre Kuça’dan, Kaşkar’dan ve Lulan’dan geçiyor. Güney yolu ise, Kaşkar’dan, Yarkent’e, Hotan’a, Niya ve Miran’a uğruyordu. (Bu yol son şehir Lobnor’daki Lolan Krallığı içinde bulunuyordu.) Her iki yol da buradan geçip, en son durağı olan Lo-yang’a varıyordu.”(12). Kaynaklar Seydi Özyiğit-Fırat Üniversitesi Fen/edebiyat Fakültesi/ Tarih Bölümü Lisans Tezi, s.48-49 Kadri Kemal Kop, Doğu Anadolu’da Araştırmalarım Mehmet Şerif Fırat,Varto Tarihi (ilgili sayfalar) Mehmet Salih San, Doğu Anadolu ve Muş’un Kronolojik Tarihi, s. 205 Seydi Özyiğit, Fırat Üniversitesi Lisans Tezi s. 8-11 Yılmaz Öztuna, Türkiye Terihi, C.1, s.130 Bahattin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu C.1 s.450 M. Emin Buğra, Doğu Türkistan’a Dair/Türk Kültürü, S. 21, 1964 Ankara- s.1 Bahattin Ögel, age C.1 s.435 Bahattin Ögel, age C.2 s.434 Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Çev. Reşat Uzmen, İst. 1980 s.58 V. V. Barhold, Ortaya Türk Tarihi hakkında Dersler, Ank. 1975,s. 120 ve R. Grousset,age s. 59

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER