EDİP HARABİ’NİN VAHDETNAMESİNİN AÇIKLAMASI-1
OCAKLAR
EDİP HARABİ’NİN VAHDETNAMESİNİN AÇIKLAMASI-1
HAKKI SAYGI yazdı…
1853-1917 yılları arasında yaşamış olan Edip Harabi Baba’nın 30 (otuz) dörtlükten oluşan “Vahdetname” adlı manzum eserini şerhini yani açılımını aynen veriyorum.
***
Daha Allah ile cihan yok iken
Biz anı var edüb i’lân eyledik
Hak’k’a lâik hiçbir mekân yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik.
Bu dörtlüğün açılımı şudur: Kuran ayetinde: “O, Evvel’dir ve Ahir’dir” (1) deniyor. Bir kutsi hadiste ise Allah, “Küntü kenzen mahfiyyen” diyor. Yani: “Ben gizil bir hazine idim, bilinmek istedim de bilinmem için tüm yaratılmışlarla birleşerek, zuhura geldim” diyor.
Kuran ayetine göre, başlangıcı ve sonu bilinmeyen “ezeli olarak var olan Allah’ın Zat’ının, zikredilen Kuran ve kutsi hadise göre, ne ismi vardı ne cismi vardı. Latif, şeffaf ve kudret kandilinde balkıyan bir nurdan ibaret idi. Henüz bir ismi olmadığı için kendisini “Ben” diye ifade ediyor. Ayrıca O’nun varlığından haberdar olan herhangi bir başka varlık yoktu. Öyle ise O’nun Zat’ından haberdar olacak bir başka varlıklar da olmalıydı.
Herhangi bir varlığın; “Zat’ı, sıfatı ve fiilleri” olmalıdır ki onun varlığından söz edilebilsin. İşte bundan dolayıdır ki, “şeffaf, latif ve nur”dan ibaret olan Âlemlerin Rabbi Zat; Kuran’daki “OL” der hemen oluverir” ayeti (2) gereğinde, kendi zatını bölünebilecek en küçük zerrelere, yani kuantlara bölerek, zerre zerre sonsuzluğa yayıldı. Böylece kalp gibi çarpan, ışıl ışıl parlayan evren meydana geldi. Bilim adamları buna “büyük patlama (big bang) diyorlar.
Kâinatı kaplayan bu nur zerreleri için Kuran’da “Allah, göklerin ve yerlerin nurudur” (3) ifadeleri yer alıyor. Böylece âlemlerin Rabbi Zat veya “Büyük Ruh”, tüm âlem ruhuna dönüşüyor.
Âlemlerin Rabbi Zat’ın “kün” emri ile bir anda kâinatı çepeçevre kuşatan bu nur zerrelerinden; galaksiler, gezegenler, güneş, ay, yıldızlar ve moleküler yapı meydana geldi. Moleküler yapı, yani “hava, su, ateş ve topraktır ki, gıda olabilecek her şey topraktan meydana gelir. (1. Evre)
Görünür görünmez tüm canlılar, topraktan asıl olan gıdalarla beslenirler. Bu besin gıdaları canlılarda “erkek ve dişi üreme hücrelerine” dönüşür. (2. Evre)
Kuran’da: “Andolsun ki insanı moleküler yapıdan, yani topraktan (balçıktan, su+mineral terkibinden) meydana gelen özden (sperm gibi genetik yapıdan) halk ettik” (4) buyuruyor.
Kuran ayetinden anlaşılacağı gibi, Âlemleri Rabbi Zat’ın “ilim, irade, kudret, yaratma ve bunlara benzer tüm genetik özelliklerini bünyesinde toplayan Tüm Âlem Ruh, erkek üreme hücresine dönüşüyor. (3. Evre)
Erkek üreme hücresine dönüşen tüm âlem Ruhu, “İnsana ruhumdan üfledim “ (5) ayeti gereğince, “rahme” üflendi. (4. Evre)
Rahme üflenen erkek üreme hücresi, dişi üreme hücreyle, yani yumurta ile birleşerek, “zigot” haline geldi. Yumurta ve sperm hücrelerinin birleşmesiyle oluşan zigot, çift sarmanlı DNA moleküllerini içerir. (5. Evre)
Erkek ve dişi üreme hücrelerinin birleşmesiyle oluşan zigot; 2, 4, 8, 16 gibi arka arkaya mitoz bölünme geçirip, hücre sayısının artmasıyla , “embriyo” haline geldi. Yani canlı varlık “ete kemiğe büründü” canlı varlık oldu. (6. Evre)
Kuran’da; “Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (evrede) yarattı” (6) deniyor. Buraya kadar anlattığım var oluş, tüm canlı varlıklar için geçerlidir. Görüldüğü gibi, Âlemlerin Rabbi olan Zat, yani Tüm Âlem Ruhu, kendi Zat’ını halden hale geçirerek, tüm canlı varlıklarda zuhura geldi.
Daha sonra Zat, yani HU, halk ettiği bu canlı varlıklardan iki sıfat seçti ve kendisine ait; “ilim, irade, kudret, yaratma, hayat, işitme, duyma, görme, kelam, meydana getirme ve bunlara benzer pek çok Esmalarını ve tüm genetik özelliklerini onlara vererek, “Âdem ile Havva’yı” kendi suretinde halk etti
Tüm bunlar “Elest-ü Bezmi ve Kaalü Beli” denen zamanda meydana gelmişti. Bu defa Âlemlerin Rabbi olan Zat (HU); halk ettiği insanoğullarına; “elestü bi-Rabbiküm” (7) diye hitap etti, yani “ben sizin Rabbiniz değil miyim” dedi. O vakit farka gelen ve şuur bilincine ulaşan İnsanoğlu, “beli” dedi. Yani evet sen bizim “Rabbimizsin”, bizi kendi varından var eden sensin” dediler.
Görüldüğü gibi, ilk Âdem olarak farka geldik, dolayısıyla Allah’ı bildik ve adına da “Allah” dedik ki, esasta Zat biz idik ve farka gelen de biz olduk. Haneden maksat ise insan ve insanın gönül evidir.
Devam edecek…