HABEŞİSTAN’A GÖÇ
OCAKLAR
ZEYNEL COŞAR yazdı…
Mekke’de yüz elli kişiyi bulan Müslüman gurubun durumu alabildiğine zorlaşmıştı. Mekke’de saldırıların dozu arttıkça, artmıştı. Çaresiz kalan Müslümanlar bir çıkış yolu aramaya başladılar. Habeşistan Kralı ve halkının büyük bir kısmı Hıristiyanlığı benimsemişlerdi. Bu nedenle Arapların puta tapanlarına kızıyorlardı. Müslümanlara ise sempati ile bakıyorlardı. Ticaret nedeniyle gidip gelenler çok olduğu için Mekke’de ki olup bitenleri az çok biliyorlardı. Bu durumu değerlendiren Hz. Muhammed ve arkadaşları Kureyşlilerin işkencelerden kurtarmak için daha çok savunmasız ve saldırıya hedef olan arkadaşlarını Habeşistan’a göndermeye karar verdiler. İlk kafile 615 yılında gitti. Peygamberin amcasının oğlu ve Hz. Ali’nin abisi bilge kişi olan Hz. Cafer’in önderliğinde ve Cafer’in hanımı Esma, aralarında Peygamberin kızı Rukiye ile evli Halife Osman ve daha sonra İslam tarihinde önemli şahsiyetlerinden olacak Abdullah b. Mesud, Zübeyr b. Aavvam, Ubeyd b. Cerrah, Abdurrahman b. Avf gibi kişilerin olduğu on bir erkek, dört kadından oluşan kafile 615 yılında Habeş Kralının ülkesine ulaştılar. Muhacirler burada iyi karşılandılar. Habeş Kralı Necaşi onlara çok iyi davrandı. Barınak ve yiyecek içecekleri devlet tarafından verildi. Orada güvenli bir ortamda yaşamaya başladılar. İlk muhacirlerin iyi karşılanması ve güven içinde oluşları Mekke’de işkenceler ev hakaretlerle günleri geçen diğer Müslümanlar için cazibe merkezi oldu. Bir yıl sonra ikinci göç oldu. Bu kafile ise kadınlı erkekli yetmişten fazla kişiydiler. Arada gidenlerle Habeşistan’a gidenlerin sayısı yaklaşık 108 kişiye ulaşmıştır. Mekke’de önemli sayıda Müslümanın Habeşistan gibi bir devletin güvencesine kavuşmaları ve Hz. Muhammed, Ali, Ebu Bekir gibi Haşimilerin koruması altında olan şahıslar dışında Ömer ve Hamza gibi güçlü kişiler de Müslüman olunca Kureyş zorbaları işi iyice azıttılar
Kendini çok beğenen zengin tüccarlardan oluşan Kureyş liderleri, Hz. Muhammed’in tüm baskılara rağmen güçlenmesine çok kızıyorlardı. Zenginliklerine güvenerek “ Bizim gibi zengin, aşiret resileri ve akıllı adamlar dururken, Allah nasıl olurda Muhammed’e peygamberlik görevi veriyor?” gibi akla mantığa sığmayan sözleri söylüyorlardı. “…Mugire oğlu Velid de Tanrı elçisine eziyet edenlerdendi; Velid şöyle dermiş : "Nasıl olur? ben Kureyş kabilesinin büyüğü ve başkanı olayım da bir kenara bırakılayım Muhammed'e de vahiy gelsin? Nasıl olur Sakif kabilesinden Umeyr oğlu Amr oğlu Ebu Mesud, Sakif kabilesinin başkanı olsun da o da bir kenara bırakılsın? Biz ikimiz bu iki şehrin (Mekke ile Taif) başkanlarıyız.”(İbni Hişam, Hz. Muhammed’in Hayatı-1, s.236)
Devam edecek…
TÜM HABERLER