© Alevi Ocağı

HILFUL FUDUL’UN MÜDAHALE ETTİĞİ BAŞKA OLAYLAR

HILFUL FUDUL’UN MÜDAHALE ETTİĞİ BAŞKA OLAYLAR

ZEYNEL COŞAR yazdı... As b. Vail gibi en güçlü Kureyş ve Mekke kodamanından, bir mazlumun hakkını alan Hılful Fudul bir artık bir umut olmuştur. Haksızlığa uğrayan her mazlum hemen Erdemliler Örgütü’ne koşar. İşte onlardan birkaç örnek: “1- Has’am kabilesine mensup bir adam umre veya hac yapmak için Mekke’ye geldi. Yanında temiz bir kız olan Katûl isminde kızı vardı. Nübeyh b. Haccâc zorla kızı aldı ve kaçırdı. Has’amlı “Bu adama karşı bana yardım edecek kimse yok mu?” deyince kendisi- ne “Hılfu'l-Fudûl sana yeter” denildi. O da Kâbe’nin yanında durdu ve “Ey Hılfu'l-Fudûllular!”diye bağırdı. Hemen onlar kılıçlarını sallayarak etrafında toplandılar ve “Yardım geldi, neyin var?” diye sordular. O, şöyle cevap verdi: “Nübeyh kızım hakkında bana zulmetti ve zorla onu benden aldı.” Bunun üzerine Hılfu'l-Fudûl müttefikleri Nübeyh’in yanına gidip, kapısının önüne dikildiler. Nübeyh yanlarına çıkınca ona “Yazıklar olsun sana! Çocuğu çıkar. Sen bizim kim olduğumuzu ve üzerinde müttefik olduğumuz akdi iyi bilirsin.” dediler. Nübeyh de “Tamam fakat sadece bir gece ondan faydalanayım.” deyince şöyle cevap verdiler: “Vallahi, bir devenin süt sağımı kadar bile olmaz.” Nübeyh kızı onlara şiirler söyleyerek teslim etti.  2-Sümale kabilesinden olan Lümeys b. Sa’d isminde bir tacir, malının bir kısmını Übey b. Halef’e sattı. Übey parayı ödemek yeri- ne ona zulmetti ve ahlaksızca davrandı. Lümeys de Hılfu'l-Fudûl’a gidip durumu anlattı. Onlar şöyle cevap verdiler: “Ona git ve senin bize geldiğini ona haber ver. Sana hakkını verirse ne ala, aksi takdirde bize geri gel.” Bunun üzerine adam Übey’e gitti ve Hılfu’l- Fudûl’a gidişini, onların sözlerini ona anlattı. Übey derhal onun hakkını çıkarıp verdi.  3- Hamidullah, Ebû Cehil ile ona ticari mal satarak parasını alamayan İraş kabilesinden bir tacirin arasında cereyan eden olayı da Hılfu'l-Fudûl’un faaliyeti olarak vermektedir. Bu rivayete göre İraş’lı tacir Hz. Peygamber’e gelmiş durumu anlatmış, Hz. Peygamber de hemen Ebû Cehil’e gidip, borcunu ödemesini istemiştir. Daha sonra Ebû Cehil arkadaşlarına olayı anlatırken “Muhammed’i teskin etmede gecikseydim ağzından köpükler saçan azgın bir deve beni parçalayacaktı.” diyecektir.” (Doç. Dr. Mithat Eser, Hılfu’l Fudul Cemiyeti) Peygamberlik görevi verildikten sonra, Medine’ye göç etmeden Mekke’de kaldığı sürece Hz. Muhammed haksızlık yapanlardan mazlumun hakkını almak için tek başına da olsa Hılful Fudul adına mücadele etmiştir. Dr. Nesim Sönmez, Peygamberin Ebu Cehil’le yaşadığı bir Hılful Fudul olayını anlatır. “…. Bir başka olayda ise, Eraş kabilesine mensup bir adam Mekke’ye gelip Ebû Cehil’e bir miktar mal satar. Fakat Ebû Cehil adamın parasını ödemez. Ebû Cehil’in, Hz. Peygamber’e olan düşmanlığını bilen bir müşrik, alay etmek maksadıyla mağdur olan tüccara o sıra Kâbe’de bulunan Hz. Peygamber’i göstererek ona başvurduğu takdirde kendisine yardım edeceğini söyler. Bunun üzerine adam, Hz. Peygamber’e gidip olayı anlatır ve kendisinden yardım ister. Hz. Peygamber, tüccarla beraber Ebû Cehil’in evine gider ve herhangi bir güçlükle karşılaşmadan parayı alır… Hz. Peygamber ve Ebû Cehil ile ilgili diğer bir olay da şöyle gelişmiştir: Zubeyd kabilesine mensup bir tüccar, malını satmak için Mekke’ye gelir. Ebû Cehil diğer tüccarların ondan alışveriş yapmalarına engel olur ve malına düşük bir fiyat verir. Çaresiz kalan satıcı Hz. Peygamber’e başvurarak kendisine yardım etmesini ister. Hz. Peygamber bu malı, sahibinin istediği fiyattan üç kat daha fazla fiyata satın alır. Daha sonra Ebû Cehil’in yanına gidip ona Hilfu’l-Fudûl’u hatırlatarak aynı şeyi bir daha yapmaması için kendisini uyarır. Ebû Cehil de yapılan bu işe ses çıkarmaz”(Nesim Sönmez, a.g.e. makale) HZ. HÜSEYİN DE MUAVİYE’YE “HILFUL FUDUL’A GİDERİM” DEMİŞTİR Hz. Hüseyin ile Muaviye arasında geçen bir tartışmada da Hılful Fudul gündeme gelmiştir. Yani Hılful Fudul – Erdemliler Sözleşmesi’nin ruhu devam etmiştir. As b.Vail’leri, Ebu Cehilleri korkuttuğu gibi Muaviyeleri, Yezitleri korkutmuştur. İbni Hişam’ın şu yazdıkları Hılful Fudul’ın Peygamber’in öldükten sonra da, onun torunu İmam Hüseyin zamanında da toplum içinde varlığını devam ettiğini ortaya koyuyor. “…İbn-i İshak der ki: el-Hadi oğlu Usame oğlu Abdullah oğlu Yezid el-Leysi, el-Haris oğlu İbrahim oğlu Muhammed et-Teymi’nin kendisine şunları anlattığını bana söyledi: "Ebu Talib oğlu Ali oğlu Hüseyin ile Ebu Sufyan oğlu Utbe oğlu Velid arasında Zu'l-Merve köyünde bulunan bir mal hakkında bir anlaşmamazlık baş göstermiş. Adı geçen Velid o zaman, amcası Ebu Sufyan oğlu Muaviye tarafından Medine’ye vali tayin edilmiş bulunuyordu. Velid elinde bulunan yetkiye dayanarak hakkını elinden almak için Hüseyin'e baskı yapmış. Bunun üzerine Hüseyin kendisine şöyle demiş: "Tanrıya and içerim ki ya hakkımı verirsin, yahut kılıcımı çekip Tanrı elçisinin mescidinde durup el-Fudul andlaşması adına halkı yardıma çağırırım." Demiş.Hüseyin Velid'e bu sözleri söylediği sırada Zubeyr oğlu Abdullah Velid'in yanında duruyormuş. O da şöyle demiş : "Tanrıya and içerim ki Hüseyin, el-Fudul andlaşması adına yardım isterse kılıcımı çekip hakkı geri verilinceye veya beraber ölünceye kadar kendisiyle birlikte çarpışırım." Bu olayı Zühre kolundan Nevfel oğlu Mahreme oğlu Misver bunu işitince o da Abdullah'ın sözlerini tekrar etmiş. Bu haber Teym kolundan Ubeydullah oğlu Osman oğlu Abdurrahman'ın kulağına gelince o da aynı sözleri söylemiş. Utbe oğlu Velid bunları duyunca Hüseyin'e hakkını geri vermiş, Hüseyin'de razı olmuş.”(İbni Hişam, age, .s.83) İşte Hılful Fudul Böyle bir erdemli ve şerefli bir mücadele örgütüymüş. Hılful Fudul konusunda makale yazan birkaç değerli bilim adamlarının hepsi “İslam tarihçileri, Peygamberin de içinde olduğu bu değerli eylem hakkında neden yeterli araştırma ve çalışmalar yapılmıyor?” diye dert yanarlar. Peygamberimizin gençliğinde içinde yer aldığı fakir fukaranın hakkını arayan zalimlere korku salan bu değerli çaba ayrıntılı olarak dile getirilmemesi daha önce söylediğimiz gibi çok anlamlı. Muaviye düzeninden yana olanlar ,egemenlerin zulmüne karşı mücadele etmeyi değil, ona boyun bükmeyi, her türlü haksızlık karşısında egemenlere ses çıkartmamayı öğütlerler. Onun için Hılful Fudul’dan pek bahsetmezler. Çünkü Peygamber kendisini de bizzat katıldığı o örgütlenmeden özlemle ve saygıyla söz eder ve anardı. Mazlumların hakkı için mücadele eden Hz. Muhammed’e ve onun sevgili yoldaşı musahibi Hz. Ali ile kızı Hz. Fatıma’ya, evlatlarına, Ehli Beyti’ne, o Ehl-i Beyt dostlarının hepsine selam olsun.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER