HOŞGÖRÜSÜZLÜK
OCAKLAR
TUNCAY ALTUN yazdı...
Biraz da Yunus’un dilinden konuşalım.
Belki bir duyan olur, okuyup bir deneyelim diyen olur.
İnsanımız örfünden ve inancından gelen özelliklerini kaybetti.
Geri dönülebilir bir noktada mıyız bilemem ama bildiğim tek bir şey var o da kokuşmaya başladığımızdır.
Bu kokuşma bir çürüme, bir yozlaşmanın sonucu olsa gerek.
Karşımızdaki insana bakarken her nedense hoş görü gözlüğünü çıkartarak bakıyoruz artık. Kendimize tanıdığımız hata yapma şansını karşımızdakine tanımıyoruz.
Empati yapmıyoruz.
Karşımızdakiler için mükemmeliyet sınırı koyuyoruz.
O kişinin Cenab-ı Hakk’ın bir eseri olduğunu unutup cefa etmek için kollarımızı hemen sıvıyoruz.
Yunus insanlardaki ilahi imzayı görmüş ve şu dörtlükte bunu ne de güzel ifade etmiştir.
“Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü,
Yaratılanı hoş gör,
Yaratandan ötürü.”
Evet, Yunus yaratılanı Yüce Yaratan’dan dolayı sevmenin sırrına ermiştir.
Bizlerde aynı noktaya gelebilir miyiz acaba?
Hoşgörüsüzlüğün getirdiği bir hastalıkta kindir.
Karşımızdaki insanlara hata yaptıkları zaman kin tutmamalıyız.
Kin insanı eriten bir hastalıktır.
Toplumda düşmanlık tohumlarının atılmasına ve gelişmesine sebep olur.
“Adımız miskindir bizim,
Düşmanımız kindir bizim,
Biz kimseye kin tutmayız,
Kamu âlem birdir bize.”
Yunus Emre bu dörtlükte de birliğin olabilmesi için kin hastalığından kurtulmak gerektiğini belirtmiştir.
Toplum olarak bizlerin değer yargıları değişti.
İnsana değer vermemeye başladık.
Garip bir gaddarlık, acımasızlık içindeyiz.
Yeter ki karşıdaki bir hata yapsın, bir eksikliği olsun, hemen etiketi yapıştırıyoruz. Dinlemiyoruz, araştırmıyoruz.
Hoşgörüsünü yitiren toplumlarda barışta yara anlamaktır, toplumsal dayanışma yok olmaktadır.
Bu hastalıklı ortamda kin oluşmakta ve bireyler birbirlerine düşman olmaktadır.
Namaz kılan kılmayana, oruç tutan tutmayana, kurban kesen kesmeyene, hacca giden gitmeyene yargılayıcı gözle bakıyor.
Neden diyor?
Kin duyuyor.
Kendi Allah için yapıyor ama Allah’ın yargılaması gereken işe kendi giriyor, kendini bu konuda vazifeli görüyor.
İşte toplum bu halde maalesef.
Herkes eline bir kalem bir defter almış bir başkasının muhasebesini tutuyor, hatalarını yazıyor.
Kendi defterinde ise bir çizgi dahi yok.
Bilmem anlatabildim mi?
Selam ve dua ile.
TÜM HABERLER