© Alevi Ocağı

HÜNKAR VAKFI'NIN SAHTE ERKANLARI TARTIŞILIYOR

HÜNKAR VAKFI'NIN SAHTE ERKANLARI TARTIŞILIYOR

EHL-İ HAK CEMHANE sosyal medya sayfalarında yapılan canlı yayında yazarlar İbrahim Bahadır ile Hasan Harmancı, Aleviliğin İslam içinde ve dışında olup olmadığını tartıştı. Yöneticiliğini Murat Kalender’in yaptığı programda yazar Hasan Harmancı, Veliyettin H. Ulusoy başkanlığındaki Hünkâr Vakfı’nın hazırladığı uydurma erkânnâmeleri savunarak Alevilikte “Hakk’a yürüme erkânı” olduğunu söyledi. İBRAHİM BAHADIR: BU UYGULAMALAR ALEVİLİKTE YOK Hasan Harmancı ile canlı yayına katılan yazar İbrahim Bahadır, erkan iddialarının gelenekle bağının olmadığını, 2004 yılında Gani Pekşen tarafından icat edildiğini, daha sonra 2008 yılında semahın eklendiğini söyledi. 2010 yılında ise bu erkanların Hünkar Vakfı tarafından "Dergahta birlik" tartışmalarında kabul edildiğini, bunda Dertli Divani'nin öncü rolü olduğunu, 2018 yılında ise Edremit toplantısında kararlar alındığı ve bugüne gelindiğini sözlerine ekledi. Bahadır, sözlerini "Bu uygulama Alevilerde yoktur" diyerek tamamladı. ALİ RIZA ÖZDEMİR: "ALEVİLİKTE "HAKK'A YÜRÜME" DİYE BİR ERKAN YOKTUR" Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz yazar Ali Rıza Özdemir, Hasan Harmancı’yı yalanlayarak Alevilikte ne geçmişte ne de şimdi “Hakk’a Yürüme” diye bir erkânın olmadığını ifade etti. Bu erkannamenin son birkaç yıldır başkanlığını Veliyettin H. Ulusoy’un yaptığı Hünkâr Vakfı tarafından uydurulduğunu söyledi. Özdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Daha önce bir yazımda söz konusu etmiştim. Alevilikte cenaze işlemleri iki aşamalıdır. Birincisi şeriat kapısına göre, ikincisi ise tarikat kapısına göre yapılır. Birincide cenaze namazı kılınır, ikincisinde dardan indirme erkânı uygulanır. Ne tarihte ne de başka yer yerde “Hakk’a Yürüme” diye bir erkanname olmamıştır. Ancak şu kadarını söyleyeyim, bu tür hamleler Aleviliğe içten yapılan saldırılardır. Bunlar Alevileri böler, parçalar, çökertir. Olmayan erkânlar uydurmak hem topluma ve hem de inanca düşmanlıktır. Erkanlarda ana yapıya bağlı kalınarak bazı küçük güncellemeler yapılabilir. Yerel bazı farklılıklar olabilir. Ama bu yapılan başka bir şeydir. Bu baştan sona bir yozlaşmadır, çürümedir. Bir an önce Veliyettin Hürrem Ulusoy ve bu sahte erkannameleri yürürlüğe sokmaya çalışanlar, tövbe edip dara kalkmalıdır. Ocakları bu kişileri dara kaldırmalı, bu yanlış işlerin hesabını sormalıdır.” Saz eşliğinde kaldırılan cenaze törenleri Alevi toplumundan büyük tepki görmüş, cenazelerin başlarında saz çalan türkücüler Erdal Erzincan, Tolga Sağ ve Metin Karakaş yoğun eleştirilere maruz kalmıştı. aleviocagi.com Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=zFtHOt8Mpao&feature=share&fbclid=IwAR2GrkKd84_sfAfxHHza88oNsxfFgD9UGDI-LtEU4pW9tfUvxPb2raHuZVw
Yazar Ali Rıza Özdemir’in konuyla ilgili yayımlanmış yazısını olduğu gibi alıyoruz:

ALEVİLER CENAZELERDE SAZ ÇALAR MIYDI?

Ali Rıza Özdemir yazdı… Son dönemde “Alevilik” adına alışık olmadığımız cenaze merasimleri yapılıyor. Bu yeni uygulamada; musalla taşına konulan cenazenin başında sazlar çalınıp deyişler okunuyor, hatta cenazenin etrafında semahlar dönülüyor. Hatta işi daha da ucube hale getirmeye çalışanlar, Fatiha suresini kaldırmaya çalışıyor. Esasen Alevi terminolojisinde ölen kişinin “Hakk’a yürüdüğü” veya “Hakk’a kavuştuğu” birer terim olarak yerleşmiştir. Ancak cenaze merasimleri için kullanılan Hakka yürüme erkânı yeni bir kavramdır. Aleviliğin yazılı ve sözlü kaynaklarında bu isimde bir erkân yoktur. Bu bağlamda günümüzde hazırlanan Hakka Yürüme Erkannameleri de yeni girişimlerdir. *** Alevilikteki cenaze hizmetlerini anlamak için Alevilikteki 4 Kapı 40 Makam sistemini (Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat kapıları) bilmek gerekir. Çünkü Alevilikteki her şey bu sistem içinde adeta bir manzume gibi kusursuz şekilde yapılandırılmıştır. Alevilikte cenaze hizmetleri temelde iki aşamalıdır. Bunlardan birincisi Şeriat kapısında, ikincisi ise Tarikat kapısında uygulanmaya başlanır. Teknik konulara boğulmadan sırasıyla özetleyelim. Birinci aşamadaki uygulamalar Hem Şeriat kapısında hem de diğer kapılarda Şeriat kapısında yapılan uygulamalar yapılır. Hakk’a yürüyen kişinin bedeni yıkanır, abdest verilir, kefenlenir. Ardından musalla taşına götürülür; bütün bu aşamalarda Türkçe dua, gülbank ve deyişler okunur. (Bunların örnekleri pek çoktur ve yöresel farklılıklar gösterir. Standart metinlerde söz etmek güçtür ancak ana tema aynıdır.) Dört veya beş tekbirli cenaze namazı kılınır. Mevta toprağa verilmeden önce yine dualar, gülbankler, deyişler okunur. Mevta defnedildikten sonra lokmalar (kansız kurbanlar) dağıtılır. İkinci aşamada yapılanlar İkinci aşama Tarikat kapısında uygulanmaya başlanır. Marifet ve Hakikat kapısındaki kişiler için de uygulanır. Bu merasim genel olarak Dardan indirme erkânı adlandırılır. Musahipli, ikrârlı, görgülü, sorgulu kişiler için yapılan bu erkân, tercihen definden 7 veya 40 gün sonra yapılır. (Dardan indirme erkânı, bazı yörelerde cenaze defnedilmeden önceki gece yapılır.) İşte saz çalıp deyiş okumak, sadece bu erkânda uygulanır. Bu erkânda semah hariç, cem erkânında yapılan on iki hizmetin tamamı yerine getirilir. Dar duası okunur. (Dar duası, emsalsiz derinlikte güzel bir duadır.) Hakk’a yürüyen kişinin toplumdan helalliği, rızalığı alınır. Ulu Divan’a (maddi ve manevi) borçsuz uğurlanır. *** Son dönemlerde icat edilen uygulamalar, özellikle mevta musalla taşındayken saz çalınıp deyiş okunması, etrafında semah dönülmesi Alevi toplumunun geçmiş uygulamalarında olmayan şeylerdir. Proje olarak hazırlanmış yeni icatlardır ve temel hedefi, Alevi toplumunu İslam imanından uzaklaştırmaktır. Alevi belleği; yani Aleviliğin sözlü ve yazılı kaynakları hem cenaze namazını ve hem de dardan indirme erkânını günümüze kadar sağlıklı şekilde taşımıştır. Halen Alevi toplumunun genelinde bu uygulamalar devam etmekte, sözlü kültürle sonraki nesillere aktarılmakta ve yazılı kaynaklarda yeterli düzeyde işlenmektedir. Hiç şüphesiz konuyla ilgili sayısız örnek verilebilir, hatta bu malzemeden orta boy bir kitap bile yazılabilir. Ancak biz burada birkaç örnekle yetinelim. Birincisi; Hacı Bektaş Velayetnamesinde Hacı Bektaş Veli’nin yaşadığı sosyal ortamda ölenler için cenaze namazı kılındığı defalarca ifade edilmiştir. (Bunun gibi yazılı kaynaklarda sayısız aktarım vardır.) İkincisi; Devlet tarafından yasaklandığı halde Hacı Bektaş Veli Dergâhı postnişini Hamdullah Çelebi’nin (1767-1836) talipleri onun cenaze namazını kılmışlardır. Hem dardan indirme erkânına ve hem de cenaze namazına atıfta bulunan Pir Sultan Abdal’ın aşağıya aldığımız dörtlüğü konumuzu gayet açık şekilde özetlemektedir: “Pir Sultan Abdal’ım özümüz darda Seni sakınırım ağyar nazarda Çıkmadık can kazılmadık mezarda Cenaze namazın kılsın da gelsin” Aşk ile…” Kaynak: https://odatv4.com/aleviler-cenazelerde-saz-calar-miydi-28101859.html

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER