© Alevi Ocağı

HÜZÜNLÜ BİR AN... VE TÜM ACISIYLA ZAMAN!

HÜZÜNLÜ BİR AN... VE TÜM ACISIYLA ZAMAN!

Muaviye, Kasrü’l Beyza’nın* pencerelerinden Şehrin sokaklarına bakıyordu; Şam şehrinde güneş, Hiç doğmamış gibi batıyordu. Üstündeki parlak Ve gösterişli bir libastı; Altın renkli, Varaklı, İpekten bir kaftandı. Hilafet yüzüğünü O, Tombul parmaklarında Kibirle taşıyan bir adamdı. Eğlenceyi pek seven, Asla doymak bilmeyen Keyfine düşkün bir insandı. İhanet gözlerinde birleşti Ve hile derinleşti... Öldürtecekti Ali’yi! O hain elleri ile Şerefli bir insanın kanına Şerefsizce girecekti. * Şam şehri, “Dolan” şehri! Gez dolaş; Gör “talan” şehri! Paran kadar iman, Gerisi “yalan” şehri! Ak Saray, Kentin orta yerinde duruyordu; Etrafı dolu asker Kapıyı kolluyordu. Sarayın kör ışıkları Gönüllerin nefsini kaldırdı; Fitneyi uyandırdı! Ebu Zer, Bir gün Çıka geldi Kralın kaçak, Şatafatlı yapılarına; Dayandı durdu kalenin Gösterişli, Haram kapılarına. Karşısındaydı artık O süslü tahtın, Üstündeki Yalancı padişahın. Ey Muaviye! “Bu saray senin mi?” dedi. Nedir bunca varlığın sebebi? Eğer, Yetim hakkı yedinse; Emin ol haramdasın... Yok, kendi malın ise; Dini yalan saymış, İsrafa saplanmışsın! Sarayda bekçilerin var, Korkuyor musun? Duvarları yüksek… Kimden saklanıyorsun? Bitmedi, Senin Türlü türlü hilelerin, Sonu gelmedi Şu pis, Karanlık düzenin!.. Halkı Koyuna, Kuzuya çevirmişsin, Kesip lime lime etlerinden Gece gündüz yemişsin. Ey halife kılıklı… Beytülmalden çalmak Müslümana helâl mı? Hatırlatırım sana! Asmıştın mızraklara O yüce sayfaları!.. Aldatmıştın Ali’nin “Harici” * Cahil taraftarlarını. Uyarıyorum seni! Bunca yoksul varken Ve Aç karınla gezerken; Yetim hakkından yemek Ve Günü zevk ile devirmek... Cümlesi günah bunların, Katında o çok yüce Rabb’ın. Hem Yazmaz mıydı böyle? Hadi söyle! O temiz, Tertemiz sayfaların üstünde… * Kûfe ’nin sokakları; Cesurdur Ve Korkaktır insanları. Evvela Ali’ye bel verdiler, Sonra gerisin geri dönerek, Zalimin önünde boyun bükerek Hasan’a sırtlarını döndüler! Kûfe’nin Tozlu, Çamurlu yolları; Hem mert Hem namerttir insanları! Önce Ali ile savaşa gittiler Sonra gerisin geri dönerek, Zalimin kanlı ellerinden öperek Hüseyin’e ihanet ettiler. Kûfe; Taşlı, Yuvarlak kum tepesi, Dolu dolu insan müsveddesi! Ehlibeyti çok üzdüler, Süfyan’a düşkündüler, İlle de Muaviye’yi sevdiler. Kûfe’de dikili dört ağaç; Gölgesinde dört insan... Verirsen birine selam, Güvenme üçüne el aman! Fırat’ın serin Kanlı suları... Dostlar, Hiç tekin değil buraları! * Ali’nin mütevazi, Topraktı evi… Uyanmıştı yine Bir şafak vakti. Güneş, Bugün son kez doğacak Ve son kez batacaktı; Aydınlıklar gibi Tüm renkler de artık, Karanlıklarda uyanacaktı! Evinin içindeydi güneş, Sözünün özündeydi güneş, Ne doğar ne de batar; Hep ebedi bir aydınlık, Ali’nin yüzündeydi güneş... Bahçesinin toprağında, Ağacının yaprağında, Ne yanar ne de söner; Sürekli ve sonsuz bir ışık, Gözlerinin ferindeydi güneş... Durma, Haydi doğ bir daha, Kıyamet vakti son defa!.. Hanesi kerpiçten duvar Üstünde asılı duruyordu Zülfikar! İki uçlu, Ağzı çatal... Kınında bekliyordu, Yoksulların ekmeğini Ali, Elleriyle yoğuruyordu. Yüzünde hüzün, Gözlerinde efkâr... Bir ah çekse dayanmaz Yıkılırdı dağlar! Gülemiyordu… Sızlıyordu başında, Hendek’ten kalma yarası... Hatırla da utan, A yüzlerin karası! Evet, Kılıç yarası sızladı!.. Ali, Elindeki kumaşı Sağdan sola doladı. Başını, Kanıyormuşçasına yarasını Yavaş yavaş, Sessiz, Sakin, Ağır Ve tüm şiddetiyle kahır, Kılıç yarasından da ağır! Sıkı sıkıya sardı, Tuttu ucunu bağladı. * Sarayın kör ışıkları Akılların hilesini kaldırdı; Fitneyi uyandırdı! İbni Mülcem! O çirkin ayaklarınla sen, Sarayın koridorlarını Adım Adım Adımladın... Ateşin alevleri yakın! Hâviye* narlarında, Acılı çığlıklarınla, Önünde sen, Berinde kahpe sultanın... Cehennem duraklarında, İblis naralarıyla, Sürtecekler o alnını Mahşer meydanlarında! * Bir yol, İki ucunda şehir: Beyaz ve aydınlık! Siyah ve karanlık! İki kenti bağlıyor... Yol üstünde uzun Ve ince, Sinsi bir gölge uzanıyor. Şam diyarından, Kûfe meydanlarına Uğursuz bir melun yaklaşıyor! Mescidin yollarında Şimdi iki kişi yan yana, Artık karşı karşıya! Biri “Ak” Öteki “Kara...” “Biri’nin” Ve tüm heybetiyle bedeninin Yoktu yerde silueti; Bir ışıktır yine Başka bir ışığın gölgesi... Güneş arkasındaydı “Öteki’nin;” Ama değildi önünde, Gerisindeydi gölge gövdenin. “Biri’nin” bağrında Arslanlar gibi Korkusuz bir yürek!.. Ve karşısında O zehirli yılanı görene dek, Sırtında Dünyanın en ağır yüklerini taşıyordu. Uzun bedeninin içinde “Öteki,” (O sinsi sürüngen!) Zehirli kılıcını saklıyordu. Ve topladı bedeninin Olanca tüm gücünü... Çekti çıkardı kınından En namert öfkesini, Savurdu, Vurdu Ali’ye Küfrün bu en alçak, Bu en namussuz İkinci darbesini! Kesmişti İmam’ın Aynı yerden serini Amr’ın* kılıç çalıp yardığı Derin yara yerini. Alnındaki kan Sakallarına akmıştı, Nur yüzlü Alim, Al kana boyanmıştı. * Zulmün başı, Zalim Süfyan’dı; Mazlumların şahı, Hz. Mustafa’ya düşmandı. Oğlu kâfir Muaviye, Kötülüğün başıydı; Müminlerin emiri, Ali'ydi savaştığı. Muaviye’nin de oğlu, Şerrin başı Ve insanların leşi Lanetli biri, Seni Yezit seni! Fatıma evladını, Şehitlerin şahını… Aldı, Hüseyin’in başını. Akıttı, Zeynep'in göz yaşını. Kahrolası Süfyan soyu! Ali'nin hakkını yediler. Ehlibeyte zulmedip İslam’ı yok ettiler; Din gömleğini tersleyip Müslümana giydirdiler. Çok zaman Küfrün bu alçak milleti, Ezdiler Ümmeti Muhammed’i. Onlar Dini tarumar etti Ve halâ ediyor! Her şeye rağmen yaşatmayı Şu Hakiki İslam’ı, Muradı Hâk Teala’yı, Evladı Fatımat’ü Zehra'yı Yine sana düşüyor! Ey nesli peygamber! Yine sana düşecek... Ali ile batan güneş, Gör! Yeniden yükselecek!
          Ali KAÇAR / BİYOGRAFİ 1981 yılında İstanbul’da doğdu. Kütüğü Sivas ili Kangal ilçesine kayıtlıdır. İlköğrenimini, İstanbul/Sultangazi ilçesinde yer alan Atatürk Çiftliği İlköğretim Okulu’nda; Ortaokulunu ise Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu’nda okudu. Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 2004-2005 yılları arasında askerlik görevini yaptı. Kendisine ait SMMM Bürosunda Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. “KORKMA! & Doğudan Şimdi Doğacak Olan Güneşe Bakınız” adlı ilk şiir kitabı Kasım 2018’de, “ADALET! EŞİTLİK! ÖZGÜRLÜK!” isimli ikinci şiir kitabı ise Haziran 2020’de yayımlanmıştır. “İLK NESİRLER YENİ ŞİİRLER” isimli kitap çalışması devam etmektedir. AÇIKLAMALAR: * Kasrü’l Beyza : Beyaz Saray * Beytülmal : Devlet hazinesi * Hâviye : Cehennemin en alt katı. * Kuran’ı Natık : (Konuşan Kuran) Hz.Ali * Hariciler : İslam’daki hakem olayından sonra hem Hz. Ali’nin hem de Muaviye’nin hilafetini tanımayarak her ikisinden de ayrı kalan dini grup. * Hiç tekin değil buraları : Bu ve benzeri ifadeler ile dönemim Kûfe ve Şam halkı kastedilmektedir. * Amr : Arap diyarının en güçlü, müşrik savaşçısı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER