© Alevi Ocağı

HZ. MUHAMMED’İ KORUYAN HAŞİMİLERE AMBARGO

HZ. MUHAMMED’İ KORUYAN HAŞİMİLERE AMBARGO

ZEYNEL COŞAR yazdı...     ACIMASIZ KUREYŞ ZORBALIĞI Kureyş zorbaları yani Ümeyye ve Mahzûm aşireti liderleri başta olmak üzere, diğer Mekke kodamanları 616 yılında Hz. Muhammed’i ele geçirip öldürmek istediler. Mekke’de Kureyş zorbalarına kahramanca direnen Haşimoğulları lideri Ebu Talib ve kardeşleri Mutalipoğulları olmasaydı, Hz. Muhammed çoktan katledilmiş olacaktı. O zaman Müslümanlık olur muydu? Çok zor olurdu. Ebu Süfyan, Ebu Cehil, As b.Vail, Ukbe b. Ebi b.Muayt,Ebu Leheb ve Utbe b.Rebia gibi büyük tüccarlar Hz. Muhammed’e korkunç düşmanlık yapıyorlardı. Çünkü Hz.Muhammed, Mekke’de ki büyük tüccar sınıfının acımasız sömürü ve zulüm düzenine karşı bayrak açmıştı. Hz. Muhammed’in çağrısı, Kureyş zorbalarının yaptığı zulümden bıkan yoksul halk ve değişiklik isteyen orta sınıf genç tüccarları çok etkilemişti. Özellikle yoksul ve ağır sömürü altında kalmış kimseler, Peygamberlik görevi verildiği 610 yılından 616 yılına gelinceye kadar Hz. Muhammed’in söylediklerine kulak kabartmaya ve onun çağrısına “evet “demeye başlamışlardı. Bu durum adını saydığımız büyük tüccar sınıfını çok korkutuyordu. Baskı zorbalık, işkence bir yere kadardı. Bir noktadan sonra zalimlere karşı mazlumların direnişini kırmak mümkün olmuyordu. Mekke Zorbaları Ebu Talib’e gelerek “Artık şu yeğenin Muhammed çok ileri gidiyor. Bak ne güzel bir düzenimiz var, bu adam düzenimizi yıkacak, onu korumaktan vazgeç” diyorlardı. Hatta bir zaman sonra dediler ki “Muhammed’i bize teslim et onu öldüreceğiz.” Ebu Talib tüm tehditlere ve şantajlara kahramanca direndi. Hz. Muhammed’i daha çok savundu ve korumaya başladı. Ebu Talib’in direncini kıramayan Mekke zorbaları, bu sefer tüm Haşimi sülalesini, yani çoluk çocuk yedisinden yetmişine cezalandırmaya karar verdiler. Onları kuşatıp toptan yok edecek bir formül buldular. “Haşimilere AMBARGO/BOYKOT uygulayacağız” dediler. Çok ağır koşullar içeren bu Ambargo 616-619 yılları arsında üç yıl sürmüştür. Ambargo nedeniyle Haşimilerin ve zengin bir tüccar olan Hz. Hatice’nin tüm mal varlıklarını erimiş ve tükenme noktasına gelmiştir. Her nedense bizim İslam tarihçilerimiz bu ambargo konusuna gereken önemi vermezler. Çok az sayıda akademisyen bu meseleye eğilmiştir. Buda ilginç bir durumdur. Bu koca koca proflar bir kelime veya bir cümle için ciltler dolusu kitaplar yazarlar, ama İslam tarihi bakımından çok önemli bir kesit olan Ambargoyu nedense es geçerler!!!! HAŞİMİLERE AMBARGO /BOYKOT ZULMÜ: Haşimilerden ve amcaoğulları Mutaliboğulları toptan Hz. Muhammed’in arkasında duruyorlardı. Sadece bir kişi, Abdulmutalib oğlu ve Peygamberin amcası Ebu Cehil ona düşmanlık yapıyordu. Ebu Leheb’in hanımı ve Ebu Süfyan’ın bacısı Cemil ve kocasının birlikte yeğenlerine yaptıkları diğer zorbalardan aşağı değildi. Ebu Talib çok sağlam tavır alıyordu. Onun önderliği çok önemliydi. Ne kadar baskı yapsalar da O, Hz. Muhammed’i savunma konusunda Kureyş zorbalarına taviz vermedi. “Yeğenim Muhammed’e dokunamazsınız, kılıçlarımızla hepinizi teker teker yok ederim. Ancak bizim hepimizi yok ederseniz, ona ulaşabilirsiniz” diye meydan okumuştur. “… Mekke döneminde bir gün Ebu Talib, Hz. Peygamber’in kaybolduğu haberini alır. Mekkelilerin ona bir zarar vermesinden endişelenerek onu arattırır. Hz. Peygamber’in bulunmasından sonra elinden tutarak ve bütün Haşim ve Mutaliboğullarını silahlandırarak Kâbe’ye gelir ve orada oturan Mekke liderlerine hitaben kılıçları göstererek der ki: “Vallahi ona bir şey olursa sizden hiç kimse sağ kalmayacaktır. Bizim hepimizi teker teker yok etmedikçe de ona ulaşamayacaksınız ”dedi. ( (Prof. Mehmet Azimli, Hz. Ömer s.24- gösterdiği kaynak: İbn Sad I.203, Taberi, I.545 ) Yapılan zulüm karşısında Hz. Hamza’nın da yeğenini savunarak Müslüman olması ve Kâbe’ye giderek zorbalara “ Yeğenim Muhammed’e bir şey olursa hepinizi öldürürüm” diye meydan okuması onları çok korkutur. Kureyş Kodamanları şiddetle bir yere varamayacaklarına kanaat getirince, aşiret liderlerini Kâbe’de bir araya gelerek konuyu tartışırlar. Sonunda Haşimileri kuşatıp boykotla tecrit altında tutarak, ekonomik yönden çökertme kararı alırlar. Aldıkları boykot kararını yazılı hale getirerek tüm aşiret liderlerine imzalatarak Kabe duvarına asıp, her yere de haber salarlar.“….Kararlaştırıp üzerinde antlaştıkları bu maddeleri bir sahifeye yazıp, sözlerinde durmalarını sağlamak için de onu Kâbe’ye astılar. Kararlar şunlardır: Hâşimoğulları ile Muttaliboğullarına karşı: 1. Resulullah kendilerine teslim edilinceye kadar, onlardan gelecek hiçbir barış dileği asla kabul edilmeyecek. 2. Onlara hiçbir şey satılmayacak, onlardan hiçbir şey satın alınmayacak. 3. Kendilerine acınmayacak, onlarla oturulmayacak, görüşülmeyecek ve konuşulmayacak. 4. Onların evlerine girilmeyecek. 5. Onlara kız verilmeyecek, onlardan kız alınmayacak” ( Prof.Dr. Hanifi Palabıyık. Mekke’de Hz.Peygamber ve Akrabalarına Uygulanan Boykot- Siyer Dersleri, Mekke Dönemi Bildirileri- Malatya Büyükşehir Belediyesi-Ocak 2018) Ebu Talib’in direnişini ve üç yıl süren kuşatma ve Ambargo hikâyesini bir de ilk İslam kaynağı olan İbni Hişam’dan okuyalım. “…(Kureyşlilerin Anlaşma) Kâğıdının Hikâyesi: İbn-i İshak der ki; Kureyşliler Tanrı elçisinin arkadaşlarının başka bir memlekete göç ettiklerini, orada esenlik bulup karar kıldıklarını, Necaşi'nin, onlardan kendisine sığınanları himaye ettiğini, Ömer'in Müslüman oluşunu, Ömer'le Abdülmuttalib oğlu Hamza'nın, Tanrı elçisi ve onun arkadaşları ile birlik olduklarını, Müslümanlığın kabileler arasında yayılmaya başladığını görünce bir araya toplandılar. Haşim boyu ile Muttalib oğullarına karşı anlaşıp, onlara kız vermemeyi ve onlardan kız almamayı, onlara bir şey satmamayı ve onlardan bir şey satın almamayı ve bu şartları yazılı olarak (pekiştirmeyi) kararlaştırdılar. Kureyşliler toplandıklarında bu şartları bir kağıda yazdılar; sonra da karşılıklı olarak and içerek bu konuda birbirlerine söz verdiler; bundan sonra da sözlerinde durmak için anlaşma kağıdını Kâbe’nin içine astılar. Bu anlaşma kağıdını yazan kimse Kusay oğlu Abdüddar oğlu Abdümenaf oğlu Haşim oğlu Amir oğlu İkrime oğlu Mansur idi…Kureyşliler böyle yapınca Haşim boyu ile Muttalib oğulları, Abdülmuttalib oğlu Ebu Talib'in mahallesine taşınıp orada toplandılar. Haşim boyundan yalnız Abdülmuttalib oğlu Abdüluzza Ebu Leheb, Kureyşliler tarafına geçti ve onlarla birlik oldu….İbn-i Hişam diyor ki:" İbn-i İshak der ki: Kureyşliler (hep birlikte) bu konuda karar verip anlaşma şartlarını yerine getirdikleri zaman Ebu Talib bu olaya işaretle şu beyitleri söylemiş: "… Sizin (Kâbe duvarına) astığınız yazı, Salih Peygamberin devesi gibi size uğursuzluk getirecektir. Uyanın, mezarlarınız kazılmadan ve suçsuz kimse suçlu olan kimsenin durumuna düşmeden uyanın. Fesatçılara uymayın. Sevgi ve yakınlıktan sonra aramızdaki bağları koparıp atmayın. Gelin şu çetin savaşa girmeyelim; zira savaşın sonucu ona girişenler için acı olabilir. Kâbenin Tanrısına and olsun ki zamanın felaketlerine ve her türlü sıkıntıya rağmen dar bir alanda beyaz Kusasiye kılıçlarıyla bizden ve sizden boyunlar, kollar kesilip uçurulmadan Muhammed'i size vermeyiz. Bu alanda kırılmış mızrak parçaları, kara başlı kartallar içki sofrası etrafına üşüşmüş kimseler gibi görünür. Bu alan içinde atların koşuşu ile kahramanların naraları tam bir savaş meydanını andırır. Ona arka verin ve oğullarına mızrak ve kılıçla savaşmayı vasiyet eden babamız Haşim değil mi? Savaş bizden bıkmadan biz savaştan yılmayız. Başımıza gelecek güçlüklerden korkup dert yanmayız. Silahlı savaşçıların yürekleri korkudan titreyecek olursa biz namus ve şuurumuzu kaybetmeyiz." (İbni Hişam. Hz. Muhammed’in Hayatı, say 229-230) Başlarında Ebu Talib olan Haşimiler, Ebu Leheb ve aile mensupları hariç Müslüman olsun olmasın, tümü ve çoluk çocukları, yaşlısı genci ile had hudut tanımaz Kureyş zorbalığına karşı, direnişte kararlı davranıp taviz vermediler. Tüm aşiret üyelerini, Hz.Muhammed’i ve eşi Hz.Hatice’yi çocuklarını da yanlarına alarak, her türlü mal, koyun, deve, hububat vb gibi varlıklarıyla silahlarını da yükleyip, Mekke dışında bulunan atalarında kalma ama son zamanlarda ise terk ettikleri “Şi’bu Ebu Talib” adıyla anılan aşiret mahallesine çekildiler. Burada çok ilginç bir nokta vardır. Mekke zorbaları tüm zulümlerini ve işkencelerini Haşimiler ile herhangi bir aşirete mensup olmayan Ammar Yasir’in babası Yasir’e, annesi Sümeyye’ye ve Bilal Habeşi gibi yoksul, köle Müslümanlara yaptılar. Müslüman olmasına rağmen bir aşiret mensubu olan diğer Müslüman kişiler bu kadar ağır ve öldürücü baskıya maruz kalmadılar. Prof. Mehmed Azimli de bu konuya dikkat çeker. “…Burada dikkat çekici önemli bir husus da Hz. Peygamber’i teslim alabilmek ve öldürebilmek için uygulanan boykotun, Mekke’de bulunan Müslümanlardan çok Haşimilere uygulanmasıdır. Yani boykot Hz.Peygamber’i koruyan Müslüman olmayan Haşimileri de kapsıyordu. Diğer Müslümanlar ise kendi kabilelerinin işkence, tariz ve eziyetlerine maruz kalıyorlardı. Hz. Peygamber,Hz.Hatice ve Ebu Talib’in bütün malları bu dönemde açlık çeken bu insanlara harcandı. Haşimiler, o kadar sıkıntılara uğradı ki açlıktan dolayı ağlayan çocukların çığlıkları, (açlıktan ölen çocuklar) mahallenin arka taraflarında duyuluyor, hatta açlıktan ölen insanlar oluyordu.”(Mehmet Azimli, Siyer’i Farklı Okumak, s.165-167) Hz. Ali’de Sıffin Savaşı öncesi, Şam’da ki Muaviye’ye yazdığı mektuplardan birisinde Ambargo konusuna ve Haşimilere yapılan zulme değinir. “Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla, Allah’ın kulu ve Müminlerin Emiri Ali’den Muaviye b.Ebi Süfyan’a…,Onlar ki ona saldırdılar, ona buğuz ettiler, onu açıkça yalanladılar, husumetlerini, ilan ettiler. Onu ve ashabını(ve akrabalarını) yurtlarından sürmeye müzahir(yardımcı)oldular. Arapları ona karşı kışkırttılar. Onunla savaşmak için onlarla ittifak kurdular. Ona karşı türlü türlü oyunlar oynadılar. Nihayetinde onlar istemese de Allah’ın emri galip geldi. Ona karşı tahrik ve kışkırtmaları en fazla olanlar-Allah’ın koruduğu kişiler hariç-yakınları, soyca ona yakın olanlardı. Ey Hind oğlu! Zaman bize senin tuhaf hallerini gösterdi. Geldin ama çirkin halini gösterdin. Allah’ın Muhammed(sav) ve bize olan nimet ve imtahanı haber vermeye başladın. Bununla tıpkı hurmayı hurma diyarı Hacer’de satan gibisin. Ya da öğreticisine ok atmayı öğretmeye kalkışan gibisin…... Ey Hind oğlu! Kavmimiz(Kureyşliler) bize karşı savaş ateşini yaktılar. Kendi aralarında bir ahitname yazarak bizimle yememek, içmemek, evlenmemek ve alışveriş yapmamak üzere anlaştılar( Haşimilere karşı üç yıl süren Ambargo).Buna göre Peygamberi(sav) öldürmek ve ona müsle(organlarını parça parça kesmek) yapmak için kendilerine teslim etmediğimiz sürece onların içinde güvende olamayacaktık. Onların içinde ancak mevsimden mevsime eman içinde olabiliyorduk. Allah bize onu korumayı, haremini savunmayı ve hürmeti uğruna mücadele etmeyi irade buyurdu. Gece gündüz korku anlarında kılıçlarımızla onun için siper olduk. Müminimiz bunun karşılığında Allah’tan sevap beklemekte, inanmıyanımız da soyunu korumayı amaçlamaktadır.(Yani Müslüman olmayan diğer Haşimiler) Daha sonra Kureyş’ten Müslüman olanlar bizim içinde bulunduğumuz durumdan uzaktı. Kimisinin güçlü müttefiki, kimisinin de kendisini koruyan bir aşireti vardı. Bu sebeple de kavmimizin bize reva gördüğü zulüm ve helakten azadeydi.(Ebu Bekir, Osman ve Ömer gibi Kureyşli olup müslüman olan arkadaşlarını kast ediyor)Onlar ölüm tehlikesinden azade bulunuyorlardı. Bu süreç Allah’ın dilediği kadar devam etti.Ardından Resulü’ne hicret etmesini emretti “Minkari,Vak’atu Sıffin(Sıffin Savaşı, s.85) (Devam edecek)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER