© Alevi Ocağı

HZ. MUHAMMED’İN MEKKELİLERDEN GÖRDÜĞÜ ZULÜM

HZ. MUHAMMED’İN MEKKELİLERDEN GÖRDÜĞÜ ZULÜM

ZEYNEL COŞAR yazdı… Peygamber’e en çok saldıran kişiler onun evinin iki tarafında, komşu olanlardı. Bunlardan biri amcası Ebu Leheb ve Ebu Süfyan’ın bacısı olan eşi Cemil’diler. Diğeri de Kureyş’in yedi zındığından biri sayılan Ukbe b.Ebu Muayt’tı. Ebu Leheb, karısı ile el ele vererek, Peygambere karşı ölçüsüzce, ahlaksızca, arsızca saldırılarda bulundular. Her iki hayasız komşu sürekli peygamberin kapısının önüne hayvan ve insan pislikleri atıyorlardı. Ebu Süfyan’ın bacısı Cemil dikenli ağaç dallarını kesip, kesip toplayarak, gece vakti getirip peygamberin evine giden yollara seriyordu. Sabah erkende bir yere giderken veya gece evine gelen Peygamber ve çocukları durumdan habersiz oldukları için bu çalılara basıyor ve ayaklarına sivri dikenler batıyordu. O da yetmedi bitişikteki evlerinden Peygamberin evinin bahçesinde ocakta yemek pişirilirken hayvan pisliklerini duvardan, yemek pişen tencerelerin içine atıp kaçıyorlardı. Her an, her defasında tekrarlanan akıl almaz zalimlikler, başta sevgili kızları ve en küçükleri olan büyük önder ve devrimci şahsiyet Hz.Fatıma olmak üzere tüm Peygamber ailesini üzüyor ve tedirgin ediyordu.“…Bir defasında Ukbe sepetindeki pisliği dökerken Resûl-i Ekrem’in halası Ervâ’nın oğlu Tuleyb b. Umeyr onu görmüş ve sepeti elinden alıp kafasına çarpmıştı…Başka bir gün Ukbe b. Ebû Muayt, Kâbe’nin yanında namaz kılmakta olan Resûl-i Ekrem’in üzerine secdeye gittiği sırada Ebû Cehil’in teşvikiyle yeni doğuran devenin etenesini (döl eşi, meşîme) attı (Buhârî, “Ṣalât”, 21; “Menâḳıbü’l-Enṣâr”, 29). Bir defasında da Abdullah b. Amr b. Âs’ın müşriklerin Hz. Peygamber’e yaptığı en ağır işkence olarak gördüğü saldırıyı gerçekleştirdi. Kâbe’nin yanında namaz kılan Resûlullah’ın yanına gitti ve secdeye vardığı esnada elbisesini boynuna dolayarak onu boğmaya çalıştı. Bunu gören Hz. Ebû Bekir, “Rabbinizden size deliller getiren bir kimseyi ‘Rabbim Allah’tır’ dediği için öldürecek misiniz?” diyerek ona engel oldu (Buhârî, “Feżâʾilü aṣḥâbi’n-nebî”, 5). Resûl-i Ekrem, Ukbe’nin kendisini sürekli tâciz etmesi üzerine önde gelen bazı müşriklerin adını da zikrederek şöyle beddua etmişti: “Allahım! Kureyş’ten olan bu topluluğun yaptıklarını sana arzediyorum. Ebû Cehil b. Hişâm’ı, Utbe b. Rebîa’yı, Şeybe b. Rebîa’yı, Ukbe b. Ebû Muayt’ı, Ümeyye b. Halef’i sana havale ediyorum” (İsmail Yiğit, DİA.42.cilt) Hz. Fatıma artık ergenlik çağında bir kız olduğu için babasını takip ediyor ve onu elinden geldiği kadarıyla korumaya çalışıyordu. Peygamberin boynuna konulan deve işkembesi olayında Peygambere yapılan kötülüklerin en alçakçasına şahit olmuş ve müdahale ederek Kâbe’deki saldırıda babasını kurtarmıştır. Prof. İbrahim Sarıçam ayrıntısıyla şöyle anlatır. “..Ukbe Hz. Peygambere düşmanlıkta Mahzum’dan Ebu Cehil (Amr b.Hişam)le işbirliği yapıyordu. Bir gün Ebu Cehil Kabe’nin yanında el- Hıcr mevkiinde içlerinde Ukbe b.Ebi Muayt’ın da bulunduğu bir gurup Kureyşli ile birlikte oturuyordu. Bu sırada Hz. Muhammed namaz kılıyordu ve secdeyi biraz uzatmıştı. Ebu Cehil etraftaki topluluğa şöyle seslendi,“ Mekke’nin eteğinde filancaoğullarının bugün kestiği devenin işkembesini hanginiz gidip getirir ve Muhammed’in üzerine atar?” Utbe derhal kalkıp gitti. Devenin işkembesini getirerek secdede iken Hz. Peygamberin iki omuzunun arasına koydu. Hz. Peygamberin kızı Fatıma gelerek işkembeyi üzerinden aldı ve orada bulunanlara sitemli sözler söyledi. Fakat onlar cevap vermediler. Hz. Peygamber başını kaldırdı. “ Allahım! Kureyşi, Ukbe b.Ebi Muayt’ı, Ebu Cehili, Utbe, Şeybe ve Ümeyye b.Halefi sana havale ediyorum” dedi.” (Prof.İbrahim Sarıçam. Emevi Haşimi İlişkileri.s.114)  Devam edecek…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER