© Alevi Ocağı

İHSAN ÜNLÜ: İMAM HÜSEYİN YENİLDİ Mİ?

İHSAN ÜNLÜ: İMAM HÜSEYİN YENİLDİ Mİ?

İHSAN ÜNLÜ yazdı... Bu sorunun cevabı nereden baktığınıza bağlı.. Zahiren bakarsanız; evet, yaklaşık 5 bin kişilik düzenli bir ordu karşısında hiçbir savaş düzeni olmayan 72 kişilik bir topluluğun yenilgisi diyebilirsiniz?! Ancak işin adil olmayan orantısız güç boyutunun yanında batıni/deruni boyutuna bakarsanız işin rengi değişir. Allah Resulüne atfedilen bir hadiste; “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.” (Tirmizi, Zühd 43) buyrulur. Kerbela, tam da bu rivayete uygun olarak kendi süfli emelleri için dinini ve o dinin sadık yolcularını satacak kadar alçalmışların adresidir. Düşünebiliyor musunuz; namaz vakti geldiğinde İmam'ın arkasında saf bağlıyorlar, namazdan sonra tekrar karşı tarafa geçip ok atıyorlar! Demek ki kalbe inmeyen şuursuzca kılınan namazın kalpleri perdelemekten öte bir faydası yok. Yine sevgili peygamberimizin ifadesiyle; “Nice oruç tutanlar var ki aç kalmaktan başka bir kazançları yoktur. Ve yine nice namaz kılanlar var ki yorgunluktan başka namazından elde ettiği bir şey yoktur.” (İbn Mace, Siyam/21) Kur’anın ifadesiyle; “Nice (samimi) az topluluklar vardır ki Allah’ın izniyle nice çok topluluklara (kuru kalabalıklara) galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara/249) Bu noktadan bakıldığında gerçek galip kim? Gerçekten mağlup olan kim? Sorularının cevabı işin püf noktasıdır diye düşünüyorum. Hani şairin; “Galip sayılır bu yolda mağlup” dediği nice nitelikli az topluluğun görünüşte mağlup olmasına karşın gerçek galip olduğuyla ilgili sayısız örnekler vardır. İlginç örneklerden biridir; sahabeden birisi müşrik birini İslam’a davet ederken ondan gelen mızrak darbesine maruz kalır. Mızrağın ucu sırtından girip göğsünden çıkan bu sahabinin şehadetinden önce, “Kabe’nin Rabbine and olsun ki kazandım” dediği duyulur. Bunu duyan müşrik, kendince çelişkili olan bu durumu araştırıp hakikati öğrendiğinde İslam’a girmesi gecikmez. Benzer bir durumun, Hz. Ali Efendimizin hain Mülcem tarafından şehadetinden önce zuhur ettiğini kaynaklardan görebiliyoruz. Yine tarihi kayıtlara baktığımızda; Hudeybiye anlaşmasında Müslümanlar aleyhine görülen ağır maddelere itirazların yükseldiği esnada Hz. Peygamberin metanetli duruşu, Kur’anın ifadesiyle feth-i mübini yani apaçık bir fetih kapısını aralamıştır. Şehitler Serdarı İmam Hüseyin’in ağzından böyle bir cümle kavlen dökülmediyse bile, zulüm karşındaki dik duruşu ve asaletiyle zaten bu düşünceyi apaçık ibraz ettirmektedir. Kerbela’daki azgın güruh, hakim gücün ve otoritenin rüzgarıyla peygamberin torununun kanına girmekten çekinmediler. Onların hesabına göre devir hep böyle gidecek devran kendi lehlerine dönecekti ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardı. “ Onlar tuzak kuruyorlar, Allah da (tuzaklarını boşa çıkaracak ve onlara zarar verecek şekilde karşı) tuzak kuruyordu...” (Enfal/30) Nitekim bu olayın üzerinden çok değil 3-5 sene sonra Muhtar es-Sekafi eliyle bu elim olaya karışanların hepsinin intikamı en ağır bir şekilde alınıyordu. Ehl-i Beyt’in neslini kurutmaya çalışanlar lanetle anılıp bugün esameleri okunmuyor iken; O pak nesil rahmet ve minnetle anılıyor; muhabbetlerin en güzellerine konu ediliyor; üzerlerine salavatlar okunuyor... Şimdi bu durumda başa dönersek, İmam Hüseyin yenilmiş olabilir mi? Ne dersiniz... 16.08.2022 İHSAN ÜNLÜ

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER