© Alevi Ocağı

OSMANLI ORDUSUNUN ERZİNCAN İSYANI

OSMANLI ORDUSUNUN ERZİNCAN İSYANI

ZEYNEL COŞAR yazdı… Osmanlı ordusu Yavuz’un komutasında Çaldıran’a giderken iki yerde isyan olmuştur. Bunlardan biri Erzincan, diğeri Eleşkirt ovasında yaşanmıştır. Yavuz Sultan Selim, 24 Nisan 1512 yılında Yeniçeri darbesiyle babası II. Bayezid’i devirip padişah oldu. Önce Haziran 1512’de babasını zehirleterek öldürdü. Arkasında abileri ile savaşa tutuştu. Başta Şehzade Korkut’u, arkasından abisi Ahmet’i savaşıp yendi. Bazı kaynaklara göre büyüklü küçüklü 21 yeğenini öldürdü. Baba, kardeş ve yeğen işini bitirdikten sonra 1513 yılı Kasım ayına Edirne’de büyük bir toplantı yaptı. Hiç yok yere Osmanlı Devletini kuran Horasan Erenlerinin, Gaziyani Rum, Abdalan-ı Rum ve Alperenlerin torunları olan Aleviler için, İdris-i Bitlisi ve diğer gerici ulemanın telkinleriyle Alevilere katliam fetvası çıkartarak, Şah İsmail’le savaşa karar verdi. Yavuz, Çaldıran’a gitmek için ordusuyla 20 Nisan1514 günü İstanbul’dan ayrılır. Yavuz’dan önce dedesi Fatih Sultan Mehmet de Şah İsmail’in dedesi Uzun Hasan arasında yaşanan Otlukbeli Savaşını (11 Ağustos 1473) yapmak için Anadolu’yu boydan boya geçmişti. Ama Fatih Sultan Mehmet, Bursa Yenişehir’de Rumeli Ordusu ile birleşerek ilerlemiş ve kuzeye kayarak kestirmeden Amasya, Tokat-Kazova hattından Suşehri üzerinden Erzincan’a gelmişti. Yavuz ise Bursa Yenişehir’de Rumeli Ordusu ile birleştikten sonra güneye kaydı, Eskişehir’den Seyitgazi ilçesine uğradı, oradan daha güneye kayarak Kütahya üzerinden geçip Konya Mevlana Türbesini ziyaret ederek bozkırın en sıcak zamanlarından yolunu daha da çok uzatarak Kayseri üzerinden Sivas merkezine geldi. 140 bin kişilik ordusunun 40 binini Sivas merkezinde bırakarak, Suşehri’nden Osmanlı sınırından çıkıp Safevi topraklarına girdi. O zamanlarda Osmanlı-Safevi sınırı Suşehri ilçesiydi. Koyuluhisar ve Suşehri’nden sonra Bayburt, Erzincan-Kemah, Kemaliye, Arapkir, Elazığ, Bingöl, Diyarbakır ve Mardin Safevi topraklarıydı. Yeşillik, serin ve sulak olan Balkanlarda sefere çıkmaya alışan Osmanlı Ordusu, yaz sıcağında Anadolu bozkırını boydan boya yürüyünce çok zorlanmış ve bıkmış, usanmıştır. Bu nedenle de Çaldıran’a ulaşıncaya Osmanlı ordusunda iki kez isyan çıkmıştır. İlk isyan Erzincan’da, ikincisi Ağrı Eleşkirt Ovasında oldu. ERZİNCAN OVASINDA İLK İSYAN Haydar Çelebi’nin Ruznamesi’nde gün gün yazılan yürüyüşe göre Safevi devlet sınırı olan Suşehri geçilip, 18 Temmuz’da Yassıçemen’e, 19 Temmuz 1514 Salı günü Erzincan yakınındaki Fırat kenarı konağına gelinmesine rağmen Sefevi Ordusundan bir işaret yoktur. Şah İsmail’in ortalıkta gözükmemesi nedeniyle, İstanbul’dan beri devam eden uzun yürüyüş askerin moralini bozmuştur. Sadece sıradan Yeniçeriler değil, ordunun tüm yönetici kadrosu da geri dönülmesinden yanaydı. Ama hiç kimse bunu Yavuz’a söyleme cesaretini gösteremezler. Bula bula Yavuz’u padişah yapan, en zor anlarında onun yanında olan Karaman Beylerbeyi Hemdem Ahmed Paşa’yı bulurlar. Celalizade Mustafa Erzincan’a gelindiğinde ordunun genel durumunu şöyle anlatır “…Acem ülkesinde zahireler az ve kıt, kuru toprağı ot ve bitki yetiştirmekte gücü ve takatı olmadığından askerin hayvanlarının yaşayışları yemsizlikten sıkıntı çekip, yok oldu. Hayvanların ayağında nal ve mıh kalmayıp, o zamanlar hayret verici bir tarih oldu. Özellikle azap askerlerin eli silahlı yiğitleri olan yeniçeri topluluğunun pabuçları dökülüp (eskiyip) ayakları yalın ve çıplak kaldı. Köylüler gibi zaruret haliyle çarıklar döğünüp (yaparak) yürümeye koyulurlardı. Askerin her yönüyle takatları cılız, ileri gitmeye güçleri zayıf oldu. Şüphesiz dilleri uzamaya başlayıp, bu vilayetlerde düşmanın adı sanı yok, varlıkları vehimden(kuruntudan) ibarettir. Bilinmeyen maksat için nereye gideriz diye düşünerek dedikoduya düştüler.” (Celalizade,Selimname,s.374) Yol boyunca çektikleri sıkıntıdan dolayı Yeniçeriler Erzincan otağında fiili isyana kalkışmışlardı. Vezirler ve komutanların tamamı yeniçeriler gibi daha fazla ileri gitmemek gerektiğini düşünüyorlardı. Ama bu durumu anlatmak için kimse cesaret edip Yavuz Selim’e söyleyemedi. Sonunda padişahın çok sevdiği ve Şehzade Ahmed’le yapılan savaşta Yavuz Selim’e en büyük desteği veren, bir çok yerde arkasında duran ve bir anlamda onu Padişah yapan Karaman Beylerbeyi Hemdem Paşa’ya “Paşa bu şikâyetlerimizi ancak sen anlatabilirsin, Yavuz seni kırmaz, sen git gerekeni söyle” diyerek ikna ederler. Hemdem Ahmet Paşa ordudaki şikâyetleri ve geri dönmek isteğini otağına girerek Yavuz Sultan Selim’e bir bir anlatır. Hemdem Paşa’nın anlattıklarını duyan Yavuz, çok kızar ve hemen Hemdem Paşa’nın boynunu oracıkta vurdurarak, kellesini otağının önünde, askerlerin çok rahat göreceği bir yerde bir sırığa takarak teşhir eder. Yavuz’un bu şiddetli cezalandırması derin bir şok ve korku yaratır. Padişahın en yakın arkadaşını öldürmesi, komutanından askerine kadar herkesi korkutup sindirir ve sızlanmayı bir zaman daha bastırmış olur. Osmanlı Ordusu İstanbul’dan Trabzon’a deniz yoluyla gönderilen erzak ve mühimmatlarının Erzincan’a getirilip orduya teslim edileceği için bir haftaya yakın Erzincan ovasında beklemiştir. Ordu daha sonra Erzincan’dan Tercan- Erzurum tarafında yola çıkar. “…19 Temmuz 1514- Erzincan yakınındaki Fırat kenarı konağına gelindi. Kızılbaş kumandanlarından Tercan beyi (Ustacalı) Ahmet Bey esir edilerek (Sarıkaya köyünden) birkaç Kızılbaş eşkıyanın başlarıyla birlikte otağı hümayunun önüne getirilerek Tercan Beyi sorguya çekilip idam edildi… 24 Temmuz 1514-Pazartesi: Karaman Beylerbeyi Hemdem Paşa idam edildi. Yerine ümeradan Zeynel Bey verildi. Bu sebepten bazı ümeranın yerleri değiştirildi. 25 Temmuz’da Fırat kenarında oturak. 26 Temmuz Çarşamba: Fırat kenarından çubuk Boğazı’na. 27 Temmuz 1514- Tercan’a tabi Dadeye (Orta Viran) köprü zorluğundan dolayı o gün Anadolu askeri geçip orduyu hümayun Derbend(dar veya yüksek zorlu dağ geçitleri) önünde bekledi. (Burası büyük ihtimalle bugün bildiğimiz Sansa boğazı olsa gerek) 28 Temmuz 1514 - Hacme gediği -Zon hanı konağına. Burası düşmana yakın bir derbend olduğundan iki Türk bahadır (Öncüler olarak Mihal veya Malkoçoğlu olabilir) iki yüz sipahiye kumandan tayin edilerek casus yakalamak üzere ileri gönderildi… 29 Temmuz 1514 - Tercan’a tabi Kağızman konağına. Bayezid ve İshak beyler ileri gönderilip kendilerine otuzar, adamlarına beş yüzer akçe ihsan edildi. Derbent zor ve tehlikeli bir yer olduğu için ikiye ayrılarak (emniyet için) konaklandı… 30 Temmuz 1514 -Tercan’a tabi Götürü (Tarihi Kötür Köprüsü yanındaki kale) kalesi konağına. 31 Temmuz 1514 - Mamahatun kervansarayından geçilip Eskidere, diğer adı Eşkinci konağına. 3 Ağustos 1514 -. Erzurum’a tabi Çermik (Ilıca) konağına. Karakola giden(öncülük yapan) Bali Voyvodası (Malkoçoğlu-Turali Bey) iki casus ve iki kelle Kızılbaştan haber gönderdi. Casuslar katledildiler. 4 Ağustos,1514 Erzurum yakınında (Çayırgan) konağına… 10 Ağustos 1514-Pasin’e (Pasinler) tabi Söken konağına” (Haydar Çelebi,age.s.69,72) Devam edecek…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER