© Alevi Ocağı

ŞEYH HASAN OCAĞI / AŞİRETİ BİZE NE ANLATIYOR?

ŞEYH HASAN OCAĞI / AŞİRETİ BİZE NE ANLATIYOR?

TÜRK’ÜN OCAĞI SÖNMEZ

Şeyh Hasan Ocağı, Doğu Anadolu’nun birçok ilinde meskûn olan bir Kızılbaş-Alevi dede ocağıdır. Şimdi haklı olarak “Dede ocağı nedir?” diye soracaksınız. Kızılbaş-Aleviliğin toplumsal yapısının temelini teşkil eden dede ocakları, Hz. Muhammed’in soyundan gelen geniş ailelerin merkezde bulunduğu bir sosyal örgütlenme modelidir. Ocak adı verilen bu geniş ailelerin etrafında birçok boy ve aşiret toplanmış, böylece ocak sistemi adı verilen yapı oluşmuştur. Kızılbaş-Aleviliğin geleneksel kabulüne göre, Kızılbaş-Alevi dede ocakları İran’ın Horasan bölgesinde oluşmaya başlamıştır. Türklerle Hz. Muhammed’in soyundan gelen seyit ve seyideler, Horasan bölgesinde evlenmiştir. Bu evliliklerden doğan kişiler belli bir yetkinliğe ulaştıktan sonra boy ve bağlılarıyla Anadolu’ya göç etmiştir. Bu kitleler, Anadolu’da Kızılbaş-Alevi dede ocaklarını oluşturmuş ve zaman içinde yeni ocaklar da teşekkül etmiştir. Kızılbaş-Alevi ocakları, Anadolu ve çevre bölgelerde Türk kültürünün taşıyıcısı olmuş ve Türkçeden zengin bir edebiyat yaratmışlardır. Türk’ün tüten ocağı olmuşlardır.

ŞEYH HASAN OCAĞI VE AŞİRETİ

Şeyh Hasan Ocağı ve aşiretleri de böyle bir örgütlenmeye sahiptir. Merkezde Sultan Onar Ocağı (veya Şeyh Hasan Ocağı) adı verilen seyit aileleri, çevresinde ise Şeyh Hasan Aşireti (veya aşiretleri) değişik boy ve aşiretler yer almaktadır. Şeyh Hasanlı Aşireti; Oğuz töresine uygun olarak önce ikili sonra on ikili bölünme ile yirmi dört oymaktan teşekkül etmiştir.[i] Birincisi on iki oymaklı Şeyh Hasanlı kolu, ikincisi yine on iki oymaklı Seyyidanlı koludur. Şeyh Hasan aşiretleri şunlardır: Abbas Uşakları Bahtiyar Uşakları Beyt Uşakları Butikanlar Ferhat Uşağı Gülabi Uşağı İksorlu (ikisurlu) Uşağı Karabalı Uşağı Kari Kali Uşağı Kormeşliler Lâçin Uşağı Seyyid Kemâl Uşağı Arslan Uşağı Aşuranlı Uşağı Bal Uşağı Birim (Birmanlı) Uşağı Gav Uşağı Keçeli Uşağı Koç Uşağı Maksut Uşağı Refik Uşağı Şam Uşağı Süleyman Uşağı Topuz Uşağı Kimi yerde Kürtçe, kimi yerde Zazaca, kimi yerde Türkçe konuşan Şeyh Hasanlılar, Doğu geleneksel olarak Malatya, Tunceli, Erzincan, Sivas, Gümüşhane, Erzurum, Bingöl ve Muş illerinde yaşarlar. Bir tahmine göre nüfusları 200 bin kadardır.[ii]

SÖZLÜ GELENEK OĞUZ/TÜRKMEN DİYOR

Ocağın mensuplarından İsmail Onarlı, Şeyh Hasan ocağı ve aşireti hakkında çok sayıda çalışma yapmıştır. Onun aşiretin sözlü anlatımlarından derlediğine göre Şeyh Hasan’ın babası Ahmet Virani, Oğuzların Bayat boyundandır. Bayat boyunun On-Er oymağından olan Bahşi Han, oğlu Ahmet’i, Abbasi zulmünden kaçarak Horasan bölgesine yerleşen İmam Musa Kazım’ın neslinden Vedduha [Hatun] ile evlendirmiştir. Şeyh Hasan, kardeşi Ahmet’le birlikte Ahmet Yesevi’nin yanında eğitim almış ve böylece Türk irfanını içselleştirmiştir.[iii] Aşiret ileri gelenlerinin elindeki 21 Recep 582 (1186) tarihli bir “yol izinnamesi”ne göre “On İki İmam’ın şanlı evlatlarından” Şeyh Hasan Baba, kırk kalenderi dervişi ve oymağıyla Anadolu’ya gelmek üzere Türkistan’dan yola çıkmıştır. Şeyh Hasan, maiyetiyle birlikte Malatya’nın daha sonraları Onar adıyla anılacak köyüne yerleşmiştir. Burada faaliyetlerini yürütmüş uzun bir hayat sürdükten sonra vefat etmiştir. Onun adının etrafında teşekkül eden Sultan Onar Ocağı, Şeyh Hasanlı çatısı altında toplanan aşiretlerden büyük bir birlik oluşturmuştur. Şeyh Hasan’a bağlı topluluklar da buradan dört yana dağılmıştır.[iv]

OSMANLI BELGELERİ OĞUZ/TÜRKMEN DİYOR

ve 16. yüzyıla ait kimi Osmanlı belgesinde Şeyh Hasan aşiretinden bahsetmektedir. 1475 yılına ait bir Osmanlı belgesine göre Hamid sancağının Uluborlu kazasında meskûn olan Şeyh Hasan cemaati Kayı boyundandır. [v] 1501 yılından önce yapılan bir tahrire göre, Hamid sancağının Eğirdir kazasında yaşayan Şeyh Hasan cemaati yine Kayı boyundandır.[vi] 1532-33 yılına ait bir başka tahrire göre, Hamid sancağının Eğirdir kazasında yaşayan Şeyh Hasan cemaati yine Kayı boyundandır.[vii] 1540-41 yılına ait tahrirde Diyarbekir (Amid) sancağında bulunan Şeyh Hasan Oymağı ekraddandır yani Kürtlerdendir. Daha geç dönem Osmanlı belgelerinde ise Erzurum, Malatya, Arabgir, Harput, Adana, Tarsus, Sis, İçel, Çemişgezek, Erzincan, Çarsancak, Karesi, Kiğı gibi yerlerde yaşayan Şeyh Hasanlı cemaati, ekrad yörükanı taifesindendir.[viii] Türkmen ekradı (Türkmenlerin Kürtleri), Ekrad yörükanı (Kürtlerin yörükleri) gibi kullanımlar, Osmanlı arşiv belgelerinde perakende hale getirilerek (parçalanarak)  Kürt beylerinin himayesine verilen Türkmen ve Yörük boylarını ifade etmektedir.[ix] Arşiv kayıtlarına zamandizinine uygun şekilde baktığımızda erken dönemde (15.yüzyıl) Türkmen olan Şeyh Hasan veya Şeyh Hasanlu oymağı, daha geç dönemlerde perakende hale getirilerek Kürt beylerinin emrine verilmiş ve bir kısmı Kürtçe öğrenmiştir.

AKRABALIK BAĞLARI VE MEZAR TAŞLARI OĞUZ/TÜRKMEN DİYOR

Şeyh Hasan aşireti / ocağının elinde bulunan bazı tapu kayıtlarına göre aşiretin / ocağın Yabanlu oymağıyla akrabalık ilişkisi vardır.[x] Yabanlu oymağı, Osmanlı tahrir defterlerine göre, Oğuz’un Bayat boyundandır.[xi] Dr. İsmail Kaygusuz, Sultan Onar Ocağına ait mezarlıklarda yaptığı araştırmalarda Bayat boyuna ait tamgalar tespit etmiştir. Özellikle Kaşgarlı Mahmud’un eserindeki Bayat boyu tamgası ile Sultan Onar Ocağına ait mezarlıklarda bulunan tamga şaşırtıcı derecede benzerdir.
Görsel: Şeyh Hasan Aşireti’nin boy damgası[xii] [Şeyh Hasan Ocağı / Aşireti’nin Türkmen olduğuna dair çok sayıda kanıt var. Biz fikir vermesi bakımından sadece bir kısmını buraya aldık.]

ŞEYH HASAN OCAĞI / AŞİRETİ BİZE NE ANLATIYOR?

Tahmini olarak 200 bin kişi nüfusa ulaşan bir aşiret, Türkmen kökenli olmasına rağmen Kürt olarak kabul ediliyor. Sadece bir aşiret de değil, Ortadoğu’nun tamamında yaşayan yaklaşık 200 aşiret böyle. Kürtçe, Zazaca vb konuşan bu aşiretlerin kökeni Osmanlı arşiv belgelerinde Türkmen olarak kaydedilmiş. Aşiretlerin sözlü hafızaları da bu bilgiyi doğruluyor. Şeyh Hasan Ocağı /Aşireti özelinden yola çıkarsak, eldeki kayıtlar ve günümüze ulaşan malzeme bize büyük bir imkân sunuyor. Etnik ayrılıkçı hareketlere karşı güçlü bir panzehir elde etmek için ama daha da önemlisi Türkiye’de Türk kimliğini tahkim etmek için her türlü malzemeye sahibiz. İş, sadece bu malzemenin mahir ellerde işlenmesine ve toplumun yararına kullanılmasına kalıyor. Ali Rıza Özdemir aleviocaği.com SONNOTLAR
[i] İsmail Onarlı, “Şeyh Hasan Ocağı ve Aşireti”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 1999, cilt: VI, sayı: 12, s. 36
[ii] Veli Saltık, “Dede Şeyh Hasanlar ile Aşiret Şeyh Hasanlar”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2013, sayı: 66, s. 279-270
[iii] İsmail Onarlı, “Şeyh Hasan Ocağı ve Aşireti”, s. 26
[iv] İsmail Onarlı, “Şeyh Hasan Ocağı ve Aşireti”, s. 36
[v] Yusuf Halaçoğlu (2009), Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), Ankara: TTK Yayınları, s.  1317.
[vi] Yusuf Halaçoğlu (2009), Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), s.  1314.
[vii] Yusuf Halaçoğlu (2009), Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), s.  1317.
[viii] Cevdet Türkay (2001), Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, İstanbul: İşaret Yayınları, s. 597.
[ix] Detaylı bilgi için bk.: Abdulkadir Gül-Ali Rıza Özdemir (2014), Dersimliler Ermeni mi?, İstanbul: İdil Yayınları, s.31-33.
[x] İsmail Onarlı, “Şeyh Hasanlı Aşiretleri Konfederasyonu Oymak ve Obalarının Yerleşik Yörelerindeki Söylence ve İnanç Motiflerinin Nesnel ve Tarihsel Temelleri”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2000, cilt: VI, sayı: 14, s. 97-98.
[xi] Yusuf Halaçoğlu (2009), Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), s.  2287-2288.
[xii] İsmail Onarlı (2001), Şeyh Hasan Aşireti: Anayurt’tan Anadolu’ya, İstanbul: Aydüşü Yayınları.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER