TÜRKİYE’NİN KARAKUTUSU: HACI BEKTAŞ VELİ
OCAKLAR
TÜRKİYE’NİN KARAKUTUSU: HACI BEKTAŞ VELİ
ALİ RIZA ÖZDEMİR yazdı...
Hacı Bektaş Veli, Anadolu’yu Türkiye yapan önemli kişilerden biridir. Anadolu’nun fatihi 1071 yılında Malazgirt Zaferi’ni kazanan Sultan Alparslan olarak tanıtılsa da gerçek fatihler Türkmen gücünü Anadolu’da organize eden, bu güce şekil veren baba, dede, ata, ede, hacı, şeyh gibi unvanlarla anılan Türkmen liderleridir. Cengiz Han istilası sonrasında Anadolu’ya ve çevresindeki bölgelere akın akın göç eden bu Türkmen liderlerine en önemli desteği sağlayan siyasi kişilik ise hiç kuşkusuz Anadolu Selçuklu Devleti’nin büyük hükümdarı Alaeddin Keykubat’tır.[i] Velâyetnâme’de Hacı Bektaş Veli dışında Türkmen boylarına yurt veren bir başka kişilik Alaeddin Keykubat olarak karşımıza çıkmaktadır. Birincisi Anadolu’yu Türkiye yapan manevi otorite, ikincisi ise maddi otoritedir. Hacı Bektaş Veli’yi diğer erenlerden ayıran ve ön plana çıkmasını sağlayan en önemli özelliği, onun Türkmen kitlelerine yurt vermesi yani onları örgütlemesiydi. Bu güce, kudrete sahip olmasıydı. Türkmen liderleri, Hacı Bektaş Veli’nin şahsında Türkiye’nin karakutusudur.
Dinî karizmaları da bulunan Türkmen liderler, işlerini aşk ve sevgi temelinde yürütmeyi esas aldılar. Kendi toplumları içinde merhametli, düşmanlarına karşı sert oldular. İslam’ın kutlu peygamberi Hz. Muhammed’in insanlığa açıkladığı dini, kendi kültürleri içinde algılayıp uyguladılar. Esasen onlar soylarının bir taraftan Hazreti Ali’ye (as) diğer taraftan Türklüğe dayandığını iddia ediyorlardı ama kendileri Türk kültürü ile teçhiz oldukları gibi liderlik yaptıkları toplum da tamamen Türklerden meydana geliyordu. Bu kitleler, kabri Horasan’da bulunan On İki İmam’ın (as) sekizincisi İmam Ali Rıza’nın (as) manevi gölgesinden feyz almış, içkin bir Ehlibeyt sevgisi ile donanmış, şekle değil öze ve anlama odaklanan bir din algısı ile kendilerine özgü bir kimlik üretmişlerdi.
Bugün Alevîlik ve Bektaşîlik olarak adlandırılan bu kimliğin inşasında büyük rol oynayan kişilerden biri, Hazreti Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli olmuştur. Onun iki büyük başarısı vardır. Birincisi; başarısız bir isyanın ve yıkıcı bir Moğol istilasının ardından Türkmen gücünü koruması, örgütlemesi sonraki aşamada ileri hamleler yapacak güce kavuşturmasıdır. Bu merkezî konum onun vefatından sonra da devam etmiş, başı sıkışan her zümre Bektaşîlik limanına demir atmıştır.
Hacı Bektaş Veli’nin bilinen halifelerinin yerleştiği ve tekke kurduğu yerler, kaynaklarda şöyledir:
Ahi Evren: Kırşehir.
Akça Koca: Develi (Kayseri).
Aslan Nûş Sultan: Kafkas illeri.
Bahaeddin Bostancı:
Emir Cem Sultan: Karahöyük (Hacıbektaş/Nevşehir).
Fatıma Bacı: Sivrihisar (Eskişehir).
Garib Musa Horasanî:
Güvenç Abdal: Karahöyük (Hacıbektaş/Nevşehir).
Huy Ata: Moğollar arasındaki ikinci halifesi.
İbrahim Hacı: Üçok (Anadolu’nun güney uçlarına) ve Bozok (Kastamonu ve Eskişehir havalisi).[1] Daha sonra Sivas.
İdris Koca: Karahöyük (Hacıbektaş/Nevşehir).
İshak Barak Baba: Bigadiç (Balıkesir).
Kadıncık Ana: Karahöyük (Hacıbektaş/Nevşehir).
Kara Abdal: Karahöyük (Hacıbektaş/Nevşehir).
Karaca Ahmed Sultan: Sivrihisar (Eskişehir).
Karadonlu Can Baba: Moğollar arasındaki ilk halifesi.
Kolu Açık Hacım Sultan: Susuz (Uşak).
Molla Sadeddin (Said Emre):
Pir Ebi Sultan:
Resul Baba Sultan: Beşkarış/Altıntaş/Kütahya.
Sarı İsmail: Tavaz (Tavas/Denizli).
Saru: Karahöyük (Hacıbektaş/Nevşehir).
Seyyid Cemal: Tökelcik/Altıntaş/Kütahya.
Seyyid Mahmud Hayrani: Akşehir (Konya).
Tapduk Emre: Emresultan köyü (Ankara/Nallıhan)
Hacı Bektaş Veli’nin ikinci nesil halifeleri arasında ön plana çıkan isimler ile tekkelerinin/kabirlerinin bulunduğu yerler şöyledir:
Abdal Musa Sultan: Tekke köyü (Elmalı / Antalya).
Kaygusuz Abdal: Kahire (Mısır).
Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli Sultan): Dimetoka (Yunanistan).
Saru Saltuk Sultan: Kaligra Hisarı (Rumeli).
Yunus Emre: Sivrihisar (Eskişehir).
Velâyetnâme’de bildirildiğine göre Hünkâr’ın vefatından sonra yurt verdiği 360 halifesi yurtlarına yerleşmiştir.
O hazretin ikincisi büyük başarısı ise eğitim ve irşat yoluyla yarattığı büyük kültürel devrimdir. Onun ve öğrencilerinin Anadolu’da yarattığı aydınlanma devrimi ancak Atatürk’ün yarattığı aydınlanma devrimi ile kıyas edilebilir. Onlar bu aydınlanma devrimi ile Anadolu’yu Türkiye yaptılar, Atatürk ise elden çıkmak üzere olan bir yurda yeniden hayat vererek onu Türklüğün ellerine bıraktı.
Hacı Bektaş Veli’yi Babaî Ayaklanmasına katılmadığı için suçlayanlar, gerçekte neredeyse yoktan var ettiği kültürel devrimi göremeyenlerdir. Bugün birçok halka nasip olmayan bir edebiyat türü varsa bunun mimarı tartışmasız şekilde Hacı Bektaş Veli’dir. Binden fazla şairin on binlerce şiirle yarattığı Alevî-Bektaşî edebiyatı, onun tohumlarını attığı toprakta boy vermiş, on milyonlarca insanın ruhuna gıda olmuştur. O, içkin bir Ehlibeyt sevgisini merkeze alan Türkçe bir duyuşu, Türkçe bir düşünüşü, Türkçe bir sevişi, Türkçe bir yaşayışı yaratan geleneğin inşasında önemli rollerden birini oynamıştır. Balkanlardan Kafkaslara kadar uzanan büyük bölge, Hacı Bektaş Veli’nin öncülüğünde Türk kültürü ile âdeta teçhiz edilmiştir. Yeniden yaratılmıştır.
Özetle, onun yaptığı işler kısa dönemli değildir, gelecek yüzyılları etkileyen hatta şekillendiren bir güce ve sürekliliğe sahiptir. Bu miras, bugün de ayaktadır ve kutlu bir geleceği inşa etmek için bizden ilgi beklemektedir.
Dipçe: Bu yazı, Hünkâr: Hacı Bektaş Veli adlı çalışmamızdan üretilmiştir.
[1] Üçok ve Bozok için bkz.: Yavuz Selim Burgu, Alâeddin Keykubat ve Zamanı, s.229.
[i] Anadolu’yu bir Türk yurdu yapan hükümdar, gerçekte Alaeddin Keykubat’tır. Türkmen göçlerini Anadolu’ya teşvik eden, Türkmen boylarına ayrıcalıklı konum sağlayan, onları razı olacakları şekilde iskân eden hükümdar da odur. Sultan Alparslan’ın önemini inkâr etmemekle birlikte, onun yaptığı işlerin kısa vadeli hedefler içerdiğini ifade etmek durumundayız.