© Alevi Ocağı

ZAHİR-BATIN NEFESİ VE ŞERHİ

ZAHİR-BATIN NEFESİ VE ŞERHİ

HAKKI SAYGI yazdı..  Zahirde de batında da sen varsın Halk aynasından sıfatın görünür Hakk’ın yüzü âleme ayna olmuş Hakk aynasından tüm âlem görünür Kuran’da Âlemlerin Rabbi olan Zat, kendisini şöyle ifade ediyor: “O, Eevvel’dir, Ahir’dir, Zahir’dir ve Batın’dır.” (1) Bu ayete göre: O, Zat’ın başlangıcı ve sonu yoktur; yani O, “Ezel-i ve Ebed-i” hep vardır. Örneğin bir ”çember düşünün, bu çemberin başladığı ve bittiği yer yoktur, yani O, hep vardır. Biz bu zamana, “Elest-ü Bezmi” veya “Kâl-ü Beli” diyoruz. Bir başka örnek ise şudur: Güneş, her zaman vardır, ama biz onu sadece gündüz görüyoruz ve bize göre zahirdir. Akşam olup Güneş bizde kaybolduğu zaman, batındır. Ama Yunanistan’da hala zahirdir, yani görünüyor. Bizde Güneş doğduğu zaman, Yunanistan’da hala batındır. İşte bizim “Allah” dediğimiz mana, ne doğar ne de batar, aynı Güneş gibi O; hep vardır. Ayetteki ifadeye göre Âlemlerin Zat’ı olan mananın birinci vasfı; “mutlak” tır ki, hiçbir zaman görülmez. O, bize şah damarımızdan daha yakın olan özümüzdür (2) ve kendisini insanda gizleyerek, batın olmuştur. Âlemlerin Zat’ı olan mananın diğer vasfı ise, “mukayyet”tir ki, her varlıkta başka başka sıfatlarda tecelli eder ve zahir olur. Bu sıfatların tümüne birden “Allah” denir. Bu âlemde görünen tüm varlıklar, Allah’ın Zat’ının sıfatlarıdır. Bu duruma göre Allah, aynadır ve bizim gördüklerimiz, Hakk aynasından yansıyan görüntülerdir. “Siz nereye dönerseniz, bakarsanız, O’nun yüzünü görürsünüz” ayeti (Bakara, 115) buna örnektir. . *** İnsan bu sırrın fehmine varırsa Men araf ilminin sırrına erer Âlem aynasından Hakk’ı görürse Hakk aynasından tüm âlem görünür. Belli bir şuur boyutuna erişerek Allah’ı tam olarak idrak etmektir ve hakikatten haberdar olmaktır. Vehbi bir ilim olan “Ledün ilmi”, Kuran’daki ayetten adını almış (Keyf Suresi) ve Hızır’a ait olan özel bir gayb ve sır bilgisidir. Tasavvufi gelenekte ise bu ilim “kişi ile Allah” arasında olan gizli bir bilgidir. Bu sır, Hz. Peygamber’in, “Men arefe nefehu fekad arefe rabbehu”, yani “Nefsini bilen rabbini bilir, rabbini bilen nefsini bilir” dediği makamdır. Kısacası, bu ilim, belli bir şuur boyutuna erişmiş olan insanın Allah’ın Zat’ını, tam olarak idrak etmiş olmasıdır. Bu ilim, satırlarda yoktur, sadece insanın özününden gelen, yani sadırdan gelen bir bilgidir ki, bunu yazabilecek bir kalem yoktur. *** Hakk aynasından halkı gördün ise Hakk sende olduğunu bildin ise Tüm âlem Hakk’ın sıfatından ise  Hakk aynasından tüm âlem görünür. İnsanın belli bir şuur boyutuna erişerek, Allah’ın Kuran’da; “Biz ona (insana) şah damarınızdan daha yıkınız ” (3) Yine; “Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” (4) dediği Allah’ın Zat’ının, bizim özümüz olduğunu ve bizim devamlı olarak “ben-ben” dediğimizin ise bizim özümüzdeki gizli hazine olduğunu idrak etmektir. . Daha önce de söylediğim gibi, bu âlemde görünür görünmez tüm varlıklar, Allah’ın Zat’ının sıfatlarıdır veya unsurlarıdır. Örneğin; bir ağacın, kökü, gövdesi, dalları, yaprakları, çiçeği ve meyvesi vardır. Biz, bunları ayrı ayrı söylemek yerine, “bu bir ağaç” diyoruz. Böylece ağacın tüm unsurlarını söylemiş oluyoruz. Aynı bunun gibi, “Allah” dediğimiz zaman da Allah’ın tüm unsurlarını, yani sıfatlarını söylemiş oluyoruz. Kısacası, bu âlemde görünen ve görünmeyen tüm varlıklar, Allah’ın Zat’ının sıfatlarıdır ki, biz bu unsurları veya tecellileri gördüğümüz zaman, Allah’ı görmüş oluyoruz. Bunun için, “tüm yaratılanı yaratandan ötürü” severiz. *** HAKKI BABA sırra oldunsa vakıf Ebsem ol kısa kes bu kadar yeter Aslı Ahadiyetül makamıdır   Hakk aynasından tüm âlem görünür. Sırra vakıf olmak; belli bir şuur boyutuna erişerek, Allah’ın Zat’ı hakkında yeterli bilgiye ulaşmış olmaktır. Diğer bir deyişle O’nun tüm vasıfları hakkında geçek bilgi sahibi olmaktır. “ebsem ol” ifadesi de, fazla uzatıp, sırrı açığa çıkarma anlamındadır. Ahadiyetü’l Cem makamı: Tüm makamların toplandığı makamdır. Şöyle ki; zahir âlemi, efal (fiil), sıfat ve zat mertebelerinde toplayıp Hakk’a havale eden ve her şeyi Hakk gören makamdır. Bu makam, Muhammed makamıdır, “Ev Edna” makamıdır. Kısacası Cem, Hazretü’l Cem ve Cemü’l Cem makamındaki hakikat yolcusunun hali ile tüm âlemi kendi manası ile kendisinde toplayan makamdır. Bir başka deyişle Ahadiyetü’l Cem, Bekabillah mertebesinin sonuncusudur. Bu makam aynı zamanda Makam-ı Muhammed’tir. Çokluk olan varlıktan kaydın kaldırıldığı makamdır, yani teklik ve birlik makamdır ve en yüce mertebedir. Bu mertebe; tasavvufta çok önemli bir yeri bulunan “mutu kalbe ente mutu” (ölmeden önce ölme) mertebesidir. Buna yukarıda söylediğim gibi “Ev Edna Makamı” denir. ___________________________ Hadid suresi, 3 Kaf suresi, 16 Kaf suresi, 16 Sad suresi, 72

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER