ZEYNEL COŞAR yazdı...
Cemalettin Çelebi, ünlü halk ozanımız Sıtkı Baba’nın yüzbaşı rütbesiyle katıldığı yaklaşık 7500 kişilik bir askeri kuvvetle Hacıbektaş’tan çıkarak 1915 Aralık ayında Erzincan’a gelir. 3.Ordu’da görev yapan, Koçgiri ve Dersim olaylarının bir numaralı kışkırtıcısı olan Nuri Dersimi, 1915 kışında bir binbaşı olarak 3.Ordu kışlalarında görev yaparken Bektaşi Alayı Erzincan’a geldiğinde, komutanlar onu Alevi olduğu için daha yararlı olur diye Cemalettin Çelebi’nin yanına emir eri olarak vermişler. Ama Alevi geçinen bu adam Nuri Dersimi, yardımcı olacağına tam tersine her türlü kötülüğü yaparak Cemalettin Çelebi Efendi ile Dersim, Koçgiri ve Erzincan’daki dede ve aşiret önderleri arasını bozarak, çeşitli tertipler hazırlayarak bölgedeki Alevilerden asker ve silah desteği almasını engellemeye çalışmıştır. Bölge halkının zalim Rus Çarı Nikola’nın en önemli adamı General Yudeniç denen katilin ordusunun karşısına çıkarak namusunu korumak ve vatan için savaşa katılmak yerine, bu güçleri zayıflatmayı bir görevi sayan Nuri Dersimi bakın neler yazıyor!“… Bu acı durum karşısında Dersim ve civarı, Kürt aşiretleri bu korkunç badireden korunmaları ve savaşa kesinlikle katılmamaları konusunda bütün tedbirlere başvurmayı ve gizli propagandada bulunmayı gerçek bir düstur kabul etmiştim… Dersimliler felaketi tamamen kavramış, savaşa asla katılmama kararı vermişlerdi. Türk Hükümeti de Dersimlileri zorla asker etmeye ve cepheye göndermeye cesaret edemiyordu… Türk Hükümet, ne olursa olsun Dersimlileri Türkiye hesabına savaşa sokma gereğini duymuştu. Doğal olarak durumdan babamı, Seyid Rıza’yı ve diğer aşiret liderlerini haberdar etmekten geri kalmıyordum… Dersimlileri savaşa katmamak için bu girişimlerim doğal olarak bir ihanet değildi.Ordu kumandanı Enver Paşa, Sadrazam ve Talat Paşa tarafından Elaziz’de kendileriyle bir görüşme yapmaları tebliğ ediliyordu. Dersim aşiret liderlerinden hiç birisi bu emre itaat etmiyordu. Elaziz Valisi Sağıroğlu Kemahlı Sabit Bey’in sürekli ısrarı üzerine ancak Batı Dersim aşiretlerinden kurnazlığıyla bilinen Karabal aşireti lideri Kongozade Mehmet ve Abbasan aşireti lideri Miço Ağa’lar Elazizi’e giderek Batı Dersim aşiretleri adına Enver Paşa ile bir görüşme yapmışlardı. Bu görüşmede Dersimlilerin Alevi olmaları nedeniyle Hacıbektaş evlatlarından Çelebi Cemalettin Efendi’nin Dersim’e gelmesiyle bütün Dersimlilerin cihada katılabilecekleri ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek Enver ve Talat Paşaları kandırmışlardı. Enver Paşa’nın verdiği emir üzerine Çelebi Cemalettin Efendi bulunduğu Kırşehir merkezinden hareketle etrafına topladığı kalabalık Alevi müridi, subay ve alay mensuplarıyla birlikte önce Sivas’a gelmişti… Koçgiri bölgesine ulaşarak, Koçgirilileri cihada davet etmişti. O sıralarda Koçgirili Mustafapaşazade torunları Alişan ve Haydar beylerin katibi bulunan Alişer Efendi Rusya’ya sığınarak Kürt bağımsızlık davası uğruna çalışmaktaydı. Koçgiriler ise Çelebi Efendi’den öncelikle Dersim aşiretlerinin savaşa katılmalarının sağlanmasını, kendilerinin daha sonra katılacaklarını vaat etmişlerdi. Çelebi Efendi büyük bir debdebe ve saltanatla 1915 yılı sonlarında Erzincan’a ulaşarak Hükümetin resmi misafiri o olarak ağırlandı. Menzil Müfettişi kurmay kaymakamı Ali Rıza Bey beni ordu emri ile Çelebi Cemaleddin Efendi’ye müşavir tayin etmişti…(Bu arada N.Dersimi, Erzincan’da kendisinin çevirdiği birçok tertip ve komploların yanında talihsiz bir durum da olmuş. Bölgede Cemler sırasında ki ibadetlerde Dede Müsahiplere nasihat verip dua ederken kişilerin sırtlarıan kutsal bir ağaçtan kesilmiş çubulşa vurarak dua okur.Cemalettin çelebi ve onunla birlikte gelen Ağoçan Ocağı dedesi Aziz dede ise bu bir ağaç parçası bunun kutsalı olmaz. Kursal olan insandır. Cenabı Hakkın nuru insanda tecelli etmiştir. Dedeler eli ile icra edin.Buna “El pençei Ali Aba “denir.El beş parmaltır. Ehli Beyti temsil eder. Yani Hz.Muhammed, Ali, Fatma,Hsan ve Hüseyin’i ifade eder” diyerek yöredeki Tarıkla ibadet yapan dedelerile ev doğal olarak halkla karşıkarşıya gelmiş olurlar.. deriz. örneği Kiştim Marı ve tarıkla ilgili tartışmaları saydıktan sonra şöyle der )Çelebi Efendi Dersimlilerin savaşa katılmayacaklarını artık tümden anlamıştı. Zorunlu olarak yalnız yönetimi altındaki bazı alayları ile Erzurum cephesine hareket etti. Ne yazık ki çok geçmeden Erzurum 16 Şubat 1916 ‘da Ruslar tarafından zapt edildiğinden, Çelebi Efendi Erzincan’a çekilmek zorunda kaldı… Sonra Sivas üzerinde Hacıbektaş’ta ki dergahına gitti.” ( M. Nuri Dersimi – HATIRATIM - Doz yayınları Sayfa:71 -76 )Bu arada N.Dersimi’nin, Erzincan’da ve Tunceli bölgesinde sinsice çevirdiği birçok tertip ve komplolardan başka, kirli işlerin içinde olan Ali Şer adında bir kişi de var. Bu adamın Rus Çarı’nın yanına gitmesi ne kadar ilginç değil mi? Düşünebiliyor musunuz! Emperyalist işgalcilerle sarmaş dolaş olan ve ihanet ile yoğrulmuş adam şehirlerimizi, köylerimizi yakıp yıkan işgalci Rus Ordusu komutanlarıyla görüşmeye gidiyor. “Ben Ali Şer olarak size iyi bir piyon olurum” diyor. İşte bu adam önce Koçgiri Olayında daha sonra da Dersim Olayında birinci derecede sorumlu olan bir kışkırtıcıdır.Nuri Dersimi’nin verdiği bilgilere inanacak olursak Cemaleddin Çelebi Erzincan’a talihsiz bir olayla karşılaşmış ve yöre de ki Aleviler ile çelişkilere düşmüştür. Kiştim Marı olarak bilinen bu olay nedeniyle, muhtemelen özellikle Nuri Dersimi ve avaneleri bu çelişkiyi kışkırtarak, sinsice çelişkiyi büyütmüşülerdir. İddialara göre bu talihsiz durum şöyle olmuştur. Bölgede bazı yerlerde Cemler sırasında ki ibadetlerde Dede Müsahiplere nasihat verip dua ederken, yada bir suç işleyen kişilerin sırtlarına ceza anlamında sırtlarına kutsal bir ağaçtan kesilmiş Tarık, Tarik adında bir çubukla vurarak dua okur. Cemalettin Çelebi ile birlikte Erzincan’a gelen Ağuçan Ocağı Piri Aziz Dede ise “Bu bir ağaç parçasıdır, bununla ibadet yapılamaz” diyerek itiraz ederler. Derler ki, “Kutsal olan insandır. Cenabı Hakkın nuru insanda tecelli etmiştir. Dedeler ağaç yerine el-pençe ile icra etsinler. Buna “El pençe-i Ali Aba “denir. El beş parmaktır. Ehli Beyti temsil eder. Yani Hz. Muhammed, Ali, Fatma,Hasan ve Hüseyin’i ifade eder” diyerek yöredeki Tarıkla ibadet yapan dedeler ve doğal olarak halkla karşı karşıya gelmiş olurlar. Cemaleddin Çelebinin bu tutumu nedeniyle Erzincan ve Dersim bölgesinde tartışma büyür. Nuri Dersimi bununla ilgili yaşananları tüm ayrıntısıyla yazar. Bu yüzden yaşanan gerginlikten sonra, bölgede Alevi- Bektaşi Alayı’na katılım azalmıştır. Cemalettin Çelebi 1916 yılı Şubat sonu veya Ocak başında Erzincan’dan ayrılarak Erzurum’a gitmiştir.Vatan Özgül ve Prof. Rıza Yıldırım Dersimi’nin verdiği bilgilere dayanarak bu olay hakkında birer makale yazmıştır. Dersimi’nin güvenilmezliği nedeniyle verdiği bu bilgileri dönemin diğer şahitlerinin hatıratlarıyla karşılaştırmak gerekir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.