EHLİBEYT’E GÜNÜMÜZDE ZULMEDİLMİYOR MU?
EHLİBEYT’E GÜNÜMÜZDE ZULMEDİLMİYOR MU?
ALİ RIZA ÖZDEMİR “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.” Ahzap/33***Tarih boyunca kendi peygamberinin ailesine böyle büyük zulüm yapan başka bir ümmet var mıdır bilmem!Üstelik peygamberin defalarca uyarmasına ve ikaz etmesine rağmen…Üstelik Hz. Muhammed, “Benden sonra size iki ağır emanet bırakıyorum. Biri Kur’an, diğeri Ehlibeyt’im. Bu ikisi asla birbirinden ayrılmazlar” buyurmasına rağmen…Peygamber’e rağmen, Peygamber adına, Peygamber’in ailesine zulmetmek; hatta katliam yapmak.Emanete ihanet etmek!Aziz İslam peygamberi Hz. Muhammed’e iman ettiğini iddia et ama diğer taraftan onun mirasını yerle yeksan et. Onun soyunu kurutmaya yelten… Onları kötüleyen hadisler uydur. Doğru hadisleri aktarmayı yasakla.Allah’tan korkmadan kuldan utanmadan İslam’ın içini hurafeyle doldur.Onu tanınmaz hale getir.İşte Emevi döneminde Ehlibeyt hakkında ümmete kalan miras: gerçeği saklama, iftira, uydurma, suikast, katliam…Muaviye ve Yezit, Ehlibeyt düşmanı fiillerin başındaydı; her türlü kötülüğün kaynağı bu ikisiydi.***Emevilerin merkezi Şam, Ehlibeyt hakkındaki tüm şerir icraatların da merkeziydi.Kerbela katliamından sonra esir alınan Ehlibeyt kadınları ve çocukları, Şam’a gönderilmişti. Kafile Şam kapısına ulaşınca ihtiyar bir adam, kafileye hitap ederek, “Allah’a hamdolsun ki sizi öldürdü. Helak etti. Şehirler erlerinden kurtuldu. Müminlerin emiri [Yezit’i kastediyor] de şerrinizden kurtuldu” dedi.İmam Zeynel Abidin, bu sözleri duyunca, “Ey ihtiyar, Kur’an okudun mu?” diye sordu.Şamlı ihtiyar “Evet” dedi.“De ki, peygamberliğime karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum, ancak yakınlarıma sevgi istiyorum, (Şura/23) ayetini okudun mu?”“Evet, okudum.”“Yakınlar biziz ey ihtiyar. Peki, “Yakınlara haklarını ver” (İsra/26; Rum/38) ayetini okudun mu?”“Evet, okudum.”“Yakınlar biziz. “Bilin ki ganimet olarak elde ettiğiniz şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, peygambere ve yakınlara aittir” (Enfal/182) ayetini okudun mu?”“Evet, okudum.”“Yakınlar biziz ey ihtiyar. “Allah ancak ey Ehlibeyt sizden pisliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister” (Ahzap/33) ayetini okudun mu?”“Evet, okudum.”“Allah’ın taharet ayetiyle özellik verdiği biziz.”Şamlı ihtiyar bir süre sustu. Sonra pişman olarak, “Allah için olsun, gerçekten siz misiniz bunlar?”İmam Zeynel Abidin, “Vallahi elbette biziz. Hiç şüphesiz ve ceddimiz Resulullah hakkı için elbette biziz”.Şamlı ihtiyar ağladı. Başından imamesini attı ve başını göğe kaldırdı. “Allah’ım! Ben cin olsun insan olsun Muhammed soyunun düşmanlarından beriyim” dedi.Sonra İmam’a döndü. “Tövbem kabul olur mu?” diye sordu.İmam Zeynel Abidin, “Evet, tövbe edersen Allah kabul eder ve sen bizimle haşrolursun.”Şamlı İhtiyar, “Tövbekârım” dedi.Konu Yezit’e ulaştırıldı ve Şamlı İhtiyar, Yezit’in emriyle şehit edildi.***Tarih boyunca Ehlibeyt’in hakkına kastedenler oldu. Peki ya bugün?Bugün Ehlibeyt’e zulmedilmiyor mu? Haklarına göz dikilmiyor mu? Allah’ın onlara verdiği üstünlüklerin üstü örtülmeye çalışılmıyor mu?Hepsi yapılıyor.Güncel bir gelişmeyle, nasıl Ehlibeyt’in hakkına göz dikiliyor, anlamaya çalışalım.***Prof. Dr. Mehmet Okuyan adında bir ilahiyatçı var. Oldukça popülerdir. Kanal kanal gezer, toplantıdan toplantıya koşar.Okuyan, bir Kur’an-ı Kerim meali hazırlamış. Yani Arapça olan Kur’an ayetlerini Türkçeye çevirmiş.Yukarıda İmam Zeynel Abidin’in gündeme getirdiği Ahzap suresinin 33.ayetini Türkçeye şöyle aktarmış Okuyan:“33. Evlerinizde oturun; eski Cahiliye (âdetinde olduğu) gibi açılıp saçılmayın!1 Namazı kılın, zekâtı verin; Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin!2 Ey (Peygamber’in) evinin halkı!3 Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.4”Sünni veya Şii fark etmez, Klasik İslam kaynaklarının çok büyük bir kısmında (tefsir, hadis ve tarih eserlerinde) ayeti iki bölüme ayrılır.Ayetin birinci bölümü, yani “Evlerinizde oturun; eski Cahiliye (âdetinde olduğu) gibi açılıp saçılmayın! Namazı kılın, zekâtı verin; Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin!” kısmı Hz. Muhammed’in eşlerine hitap eder.Ayetin ikinci bölümü ise, yani “Ey (Peygamber’in) evinin halkı [Ehlibeyt]! Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” Kısmı ise Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hüseyin’den oluşan Ehlibeyt’e hitap eder.Ayetin ikinci bölümünün yani “Ey (Peygamber’in) evinin halkı! Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” ifadesinin Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için nazil olduğunu sayısız kere tekrarlanmıştır. Yani ayetin nazil olma nedeni “Al-i Aba” olarak da bilinen kişilerdir.Hal böyleyken Okuyan, ayete yeni bir yorum getiriyor. İlgili bölüme iki dipnot ekleyip kimi açıklamalar yapıyor. “Ey (Peygamber’in) evinin halkı!” yani “Ey Ehlibeyt!” hitabının, “Ehl-i beyt tamlaması Hûd 11:73’te de Hz. İbrahim’in ailesi için geçmekte ve “ev halkı” anlamına gelmektedir. Tarihi süreç içerisinde daraltılarak Hz. Fatıma ve onun iki oğluna hasredilen Ehl-i Beyt kavramı “ev halkı” anlamında Hz. Peygamber’in tüm eş, çocuk ve torunlarını yani bütün ailesini kapsamaktadır” diyor.Okuyan böylece Klasik İslam kaynaklarının ve sayısız hadisin hilafına yorum getirerek Ehlibeyt’i Hz. Muhammed’in tüm eş, çocuk ve torunlarına hasrediyor. Üstelik Aişe ve Ümmü Seleme’nin aleyhteki tanıklığına rağmen. [İkisi de Ehlibeyt’in Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve İmam Hüseyin’den oluştuğunu, kendilerinin bu terimin dışında kaldığını teyit etmişlerdir. Konu hadis ve tefsir kitaplarında izah edilmiştir.]Tarihi süreç içerisinde daraltılmış güya.Kim daraltmış, neden daraltmış, ne zaman daraltmış?Boş laf, hikâye!***Okuyan, bu gülünç izahtan sonra başka bir gülünçlüğe daha imza atıyor.Ayetin,“Ey (Peygamber’in) evinin halkı!” bölümünden sonraki “Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” bölümün Hz. Muhammed’in eşleri için nazil olduğunu söylüyor: “Bu ayetlerde hitap, Hz. Muhammed’in hanımlarına yöneliktir.”Yani şöyle örnekleyelim.“Ey tefsir âlimleri” deyip genel bir hitaptan sonra tüm tefsir âlimlerine hitap edilmesi gerekirken mesela müfessir Mehmet Okuyan’a özel bir hitapta bulunmaya benziyor. Oysa “Ey Ehlibeyt’” hitabından sonraki cümlenin de Ehlibeyt kapsamında bulunan topluluğa hitap etmesi gerekir.Okuyan’ın gülünç yorumundaki bir başka sakatlık ise Allah’ın dilediğinin muhakkak yerine gelmesi gerçeğiyle bu yorumun çelişmesidir. Allah’ın dilediği şey olmaz mı? Elbette olur. Peki, Hz. Muhammed’in tüm eş, çocuk ve torunları ayette belirtildiği gibi günahtan giderilmiş ve tertemiz midir?Cevabını İslam tarihi bize veriyor: Değildir!Arınmış, korunmuş, tertemiz kılınmış “Ehlibeyt” kimdir o halde?***“Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” bölümüne Okuyan’ın düşmüş olduğu dipnot ise tümüyle fecaattir. Ehlibeyt’in yani Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve İmam Hüseyin’in hakkına göz dikmiş, onlara zulmetmeye azmetmiş bir basiret bağlanmasının zirve halidir.Okuyan, “Bu ayetlerde hitap, Hz. Muhammed’in hanımlarına yöneliktir. Ayette ihtiyaç kadar konuşmak veya dışarı çıkmak yasaklanmamaktadır. Buradan hareketle kadınların sosyal hayattan dışlanması şeklinde herhangi bir sonuç çıkartılmamalıdır” diyor.Peki, Okuyan Arapçada eril ve dişil zamirlerinin olduğunu bilmiyor mu? Elbette biliyor.Peki, Okuyan ayetin ilk bölümünün yani “Evlerinizde oturun; eski Cahiliye (âdetinde olduğu) gibi açılıp saçılmayın! Namazı kılın, zekâtı verin; Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin!” kısmının dişil zamirle yazıldığını bilmiyor mu? Elbette bunu biliyor. Yani bu bölüm, doğru, Hz. Muhammed’in eşlerine hitap ediyor.Ya ayetin ikinci kısmı? Yani Okuyan’ın “Ey (Peygamber’in) evinin halkı! Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” şeklinde Türkçeye aktardığı ikinci bölümü. Okuyan, “Bu ayetlerde hitap, Hz. Muhammed’in hanımlarına yöneliktir” diyor ama bu yanlış.Hem de büyük yanlış…Çünkü bu bölümde dişil değil eril zamir kullanılıyor. Yani hitap kadınlara değil, erkeklere yahut erkeklerle birlikte kadınlara. Arapçada erkekler veya erkeklerle kadınların birlikte anıldığı cümlelerde eril zamir kullanılır. İşte ayetin ikinci bölümünde erkeklerle kadınlar birlikte anılmaktadır.Doğal olarak ayetin muhatabı Hz. Muhammed’in eşleri değildir. Eğer eşleridir diye yorumlanırsa, Allah muhafaza, büyük fecaat ortaya çıkar.Özetle, sayısız tarih, hadis ve tefsir kitabında aktarıldığı gibi ayetin ikinci bölümünün muhatabı Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve İmam Hüseyin’dir. Ehlibeyt de bu kişilerdir.***Sadece Arapçanın gramer özelliklerinden değil olayların cereyan şeklinden de Okuyan’ın yorumunun sakat olduğunu görüyoruz.Ayetin ikinci bölümünü Okuyan, “Bu ayetlerde hitap, Hz. Muhammed’in hanımlarına yöneliktir. Ayette ihtiyaç kadar konuşmak veya dışarı çıkmak yasaklanmamaktadır. Buradan hareketle kadınların sosyal hayattan dışlanması şeklinde herhangi bir sonuç çıkartılmamalıdır” şeklinde açıklıyor.Hz. Aişe, deveye binip Hz. Ali’ye karşı savaş yönetmiş, Müslümanların birbirini kırmasına neden olmuş ama Okuyan, “ihtiyaç kadar konuşmak”tan, “dışarı çıkmak yasaklanmama”sından bahsediyor.Gel de acı acı gülme!***Görüldüğü gibi dün olduğu gibi de bugün de Ehlibeyt’in hakkı yenilmeye çalışılıyor, onlara zulmediliyor; hem de İslam adına, hem de Hz. Muhammed adına!Yüce Allah, bizleri böyle büyük yanlışlardan muhafaza buyursun!Kur’an-ı Kerim’le Ehlibeyt’i birbirinden ayırmayanlardan kılsın!Ehlibeyt’in hakkına sahip çıkanlardan eylesin!Mahşer gününde Hz. Ali’nin taşıdığı liva’ül hamd sancağının altında toplasın! [Muhammed kılavuz mahşer yerinde/İslam'ın sancağın çeken Ali'dir. Pir Sultan].Ehlibeyt’e sonsuz selam olsun!Diyelim Allah Allah!
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.