ZEYNEL COŞAR yazdı...
23-24 Temmuz 1916 günlerinde Rus Ordusu, doğuda Sansa Deresi çıkışında ve kuzeybatı da Sipikör Dağından itibaren şiddetli bir şekilde Erzincan’a saldırıya geçti. 3.Ordu Komutanı Vehip Paşa çok büyük kuvvetlerle saldıran düşman kuşatmasına karşı şehrin savunulmayacağını, eğer sonuna kadar direnişe devam edilirse tüm ordunun imha edileceğini düşünerek, 24 Temmuz günü Erzincan’ı boşalttı. Ruslar 25 Temmuz günü Erzincan’ı işgal ettiler. Şehirden çekilen tümenlerimiz şehrin batısındaki İç Anadolu’ya açılan kapı durumundan olan Kemah Boğazı’nı tuttular. Dersim bölgesinde vatansever halkımızın çoğunluğu, Şarkı Dersim ve Garbi Dersim Milisleri olarak örgütlenip Ruslara karşı 2.Ordu ve 3.Ordu birlikleri ile omuz omuza savaşırken, parayla satın alınmış bazı Dersimli aşiretler Rusların talimatıyla önceden gelerek mevzi almış ve Kemah Boğazı-Çardaklı Boğazı, Munzur ve Çimen Dağ eteklerine çekilen askerlerimize arkadan saldırdılar. Açık seçik işgalci emperyalizmin birer piyonu olan bu kişilerin yaptığı kötülüklerin, ayrıntısına girdiğimizde olayın ne kadar büyük bir facia olduğunu anlarız.Rus Ordusu 3.Ordu’yu sarıp yok etme planını Erzurum’da uygulamak istedi ama başaramadı. Bu sefer aynı planı şimdi Erzincan’da uygulamak istiyorlardı. Ovaya inen düşman, sağ kanat ve sol kanatta hızla ilerleyip 3.Ordumuzu Erzincan Ovası’nda kuşatıp yok etmek ve böylece Anadolu’yu savunmasız bırakarak, kolay bir şekilde ilk önce Sivas ve ardından Diyarbakır’ı ele geçirmek istiyorduk. Ama Vehip Paşa bu planı 24 Temmuz günü Erzincan’ı boşaltıp askerimizi Kemah Boğazı ve Çimen Dağına çekerek bozdu. Güneyde de yani Munzur’un güneyinde 2.Ordu ve Mustafa Kemal Paşa vardı. Orada da Rus planı bozuldu.1916 yılı Nisan ayında emrindeki 16.Kolordusu ile Bingöl Bölgesine gelen Mustafa Kemal Paşa, Diyarbakır’ı almak için harekete geçen Generali Yudeniç’in komutanlık yaptığı Rus Ordusu’nun karşısına çıkıp kahramanca savaştı. Rus Ordusu’nu geri püskürttü. Mustafa Kemal Paşa, Ağustos ayının ilk haftasında Bingöl Mıntıkasında düşmanı yenilgiye uğrattı. Taarruza devam ederek düşmanı kovaladı ve 8 Ağustos 1916 günü Bitlis ve Muş’u geri aldı. Güneyde beklemedikleri büyük bir yenilgi alan Ruslar, Ocak ayından beri büyük kuvvetlerle yüklendikleri 3.Ordu Bölgesinde ki çok sayıda birliğini çekip Munzur’un güneyine yani 2.Ordumuzun karşısına gönderdiler. Böylece düşmanın Erzincan’dan ileriye gitmesi zorlaşıyordu. Erzincan’da ki Rus Karargâhına gelip postunu atan Alişer gibi hainler sürekli Rus Komutanlarını “ Haydi durmayın Sivas’a gidelim, Sivas’a” diyerek kışkırtmalarını yapsa da, Rusların mecali kalmamıştı. Erzincan düşman için son durak oldu. Rus Ordusu 10 Ocak 1916 gününden beri Erzurum’a doğru başlattıkları saldırısından bu yana yüz bine yakın askerini kaybetmişlerdi. Kemah Boğazı ve Çimen Dağı’nı tutan 3.Ordu’nun karalı direnişi ile işleri ters dönmüştü. Erzincan’dan daha ileriye gitmeye imkân bulamadılar.Türk Askeri tüm zorluklarına rağmen, kendisinden üç kat daha güçlü düşmana karşı kahramanca savaşıyordu. Bakın bir Rus subayı o gün ki bir Rus gazetesine, Türk askerinin direnişini ve kararlılığını nasıl anlatmış. “…Rus ordusunun Erzincan yönünde ilerlemesinin kolay olmadığına değinen bir Rus subayı, Türkler ile yapılan muharebelerin oldukça zor geçtiğini şu ifadeler ile anlatmaktaydı: “… Günümüzdeki savaşta sadece Türk askeri bizim süngü saldırılarımıza karşı kahramanlık gösteriyor ve göğüs göğüse karşılık veriyor. Türk’ü vurmak yetmiyor, onu mutlaka öldürmek gerek, ağır yaralı fanatik askerler bile son güçlerini toplayarak yanlarından geçen askerlerin arkalarından ateş ediyorlar, kahramanlarımızın ayaklarını kesiyorlar ve ölürken bile sıhhiyelerin ellerini ısırarak yapılan yardımı reddediyorlar…Sadece komuta kademesi emrettiği zaman Türkler vazgeçiyor ve kaçıyorlar aksi taktirde savunuyor, inanılmaz derecede bir sebatla savaşıyorlar. Alayımız Erzincan’a girmeden önce 3 gün içerisinde 28 süngü taarruzu geçirdi.”( İv. Sokolov, “Zavoevanie Armenii”, Kubanskiy Kazaçiy Vestnik, No.34, 21 Ağustos 1916 (3 Eylül 1916)- Fatih Mehmet Eşki ,Rus Basınına Göre Birinci Dünya Savaşı’nda Erzincan’ın İşgali, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Sayı/40, 2021)Ruslar Erzincan’ına girer girmez askerini hızla ileri sürdüler. Ama 10. ve 9.Kolordularımız şiddetli Rus takibine ve kuşatma girişimlerine kararlılıkla direndiler. Düşman istediğini yapamadı. Kolordularımız adım adım geri çekilerek Munzur ve Çimen dağlarına yerleşip, imha edilmekten kurtularak yeni mevzilerini oluşturdular. Ruslar, Kemah Boğazını büyük toplarıyla ısrarla dövmeye çalışsalar da başarılı olmadılar, saldırıları sonuçsuz kaldı. “…Erzincan’a kuzeyden ilerleyen 13. Türkistan Alayı ve doğudan gelen 154. Alay akşama doğru Erzincan’a girdiler (25 Temmuz 1916). Bundan sonra 153. Alay Kemah Boğazı’na, 4. Plaston Tugayı da batıya doğru ilerledi. Ruslar Kemah Boğazı’ndaki kuvvetlerini otuz topla takviye etmelerine rağmen ilerleyemediler. Ancak Dersimli isyancıların Türk kuvvetlerinin yan ve gerilerine saldırmaları üzerine Türk birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı.28 Temmuz’da Rusların 153. Alayı Fırat nehrinin doğusuna geçerek Dersimli isyancılarla birlikte 36. Tümen’e taarruz etti.”( Genelkurmay, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekatı, C. II, s. 358 )İşte tam da bu sırada Kemah Boğazında saklanan Dersimli bazı hainler, düşmanla işbirliği yaparak askerimizi arkadan vurdular. Vatan hainliği, Nazmiye İsyanından sonra burada da kendini bir kez daha ortaya koydu. Demek ki bu hainler, Rusların Ordumuzu toptan imha etme planı gereğince, daha önceden hazırlanmışlar. Silahlandırılıp Kemah Boğazı bölgesine getirilip mevzilendirmişler. Tüm bölücü takımı ve onların piyonu “Aleviyiz” diye geçinen Alisiz Aleviciler, Nuri Dersimi gibi bu ihanetlerden övünç duyarlar. Şu kahpelikleri, düşmanla el ve işbirliklerini bölücü yazarları kahramanlık destanı gibi anlatıyorlar. Sicili bozuk bir ajan olan Nuri Dersimi’nin uzun uzadıya bu ihanetleri sevinç duyarak anlatır. Alevilerin önderi Piri Cemalettin Çelebi, ta Kırşehir’den kalkıp kışta kıyamette Erzurum savunmasına koşarken, Gülağa, Meme İlyas gibi önderlerimiz Tercan dağlarında düşmana karşı savaşırken, Bingöl Dağlarında Mehmet Şerif Fırat, babaları amcaları ve Diyap Ağa Tunceli’de Dersim Milisleri ile birlikte Mustafa Kemal Paşa ile beraber Ruslara karşı vuruşurken, Tunceli’de kendine Aleviyim diyen bazı adamlar ihanet ateşleri yakarak bölgedeki ordularımıza ve birliklerimize her türlü tecavüzü yaptılar. Düşmanla işbirliği yapıp, askerimize kurşun sıktılar. Bu rezaletleri yazmak her vatanseverin görevidir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.