İstanbul
15 Kasım, 2024, Cuma
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

HACI BEKTAŞ VELİ  

HACI BEKTAŞ VELİ  
HACI BEKTAŞ VELİ  
Hacı Bektaş, 13’üncü yüzyıl başlarında Orta Asya’dan Anadolu’ya göçler ile gelen önemli kişiler arasında yer almış ve adı günümüze kadar gelmiş erenlerdendir. Doğuştaki adı Muhammed olan Hacı Bektaş’ın halk arasındaki söylenişi Hacı Bekdeş’dir. Toplumdaki genel kanaat 1209 yılında doğup 1271 yılında vefat ettiğidir.Hacı Bektaş Türk tasavvuf tarihinin en büyüklerinden biri olmasının yanı sıra siyasi tarihimizde de kayda değer bir figürdür. Bu durum onun öteden beri üzerinde en çok konuşulan, anılan, araştırmalar yapılan kişilerden biri olmasına yol açmıştır. Sadece Alevi ve Bektaşi topluluklarda değil, Sünni tabakada da yer etmiş, kutsiyet addedilmiş ve kaleme alınmıştır.Aynı zamanda adıyla anılan Hacı Bektaş Ocağı’nın kurucusu ve erkan sahibi bir mürşittir. Bu münasebetle ne yaptığını çok iyi bilen arif fakat aynı zamanda yönetici-kurucu dehaya da sahiptir. Düşünce yapısıyla zenginleşen bir kültür dünyasının yaratıcısıdır.Hacı Bektaş’ı her ne kadar Alevi ve Bektaşi topluluklar sahiplense de o asırlardır hoşgörü anlayışıyla, düşünce dünyasıyla, ülkemizin bütününü kucaklayan ve ünü ülke sınırlarını aşan bir erendir.Hacı Bektaş Veli hakikatin zahir ve batın ikilisiyle var olduğu gerçeğinden hareketle her ikisini birlikte ve bir arada tutup takip edilmesi hususunda titiz hareket etmiştir. Bundan dolayı da sadece zahire dikkat eden çevrelere karşı şekilciliği reddetmiş ve zahirin de anlamlandırılmasında batının önemini vurgulamıştır. Ona göre, önemli olan takiyye yapmak yani inanıyormuş gibi yapmak değil, gerçekten özde inanmak ve ibadet etmek esastır. Aşağıdaki dörtlüğü bu görüşlerini açıklar niteliktedir:Hararet nardadır sacda değildirDervişlik hırkada taçta değildirHer ne arar isen kendinde araKudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildirİşte böyle bir erenin vefatının 750. yılında anılması da ona yakışır olmalı ve etkinliklerde Alevi-Bektaşi vurgusu belirgin olmalıdır.Adını Hünkâr’dan alan Hacıbektaş ilçesi Aleviler ve Bektaşiler açısından sembol bir kenttir. Orada bulunan türbe de en önemli ziyaret yerlerinden birisi hatta birincisidir. Onlarca yıldır ağustos ayında ulusal ve uluslararası düzeyde Hacıbektaş’ta etkinlikler düzenlenmektedir. 15-20 yıl öncesine kadar bu etkinliklere cumhurbaşkanı ve başbakan düzeyinde katılım sağlandığı halde son yıllarda bu tablo değişmiştir. Gerek devlet temsilcileri gerekse siyasi parti temsilcileri ve halkın katılımının gittikçe azaldığını görmekteyiz.UNESCO’nun “2021 Hacı Bektaş Yılı” faaliyetini bir başlangıç sayarak bu etkinliklerin Hacı Bektaş’ın adına yakışan ve düşüncelerini yansıtan bir etkinlik şekline dönüşmesi her bakımdan uygun olacaktır.Hacı Bektaş düşüncesi edep erkânla şekillenmiş ve evrenseldir. Bu düşünceleri belli bir siyasi görüşe ve etnik gruba mal etmek yanlış ve Hacı Bektaş Veli erkanına uygun değildir.Hacıbektaş İlçesi ve yerel yönetimi Hacı Bektaş ile var olduğunun farkında olup buna göre program yapmalıdır. Diğer yandan inanca karşı söylemde bulunanlar inanç kurumunda söz söyleme konumunda olmamalıdır. Hacıbektaş ilçesi ve ilçeye ziyarete gelenlerin büyük çoğunluğunun Alevi olduğu da unutulmamalıdır.Ayrıca Aleviler tarafından düzenlenen etkinliklere katılım ve destek sağlayan kamu kurumları bu etkinliklere Sünni gözlükle bakmamalıdır.Hacı Bektaş ile ilgili faaliyetler, politika ve ideolojilerin boy gösterdiği ve takdim edildiği arena olmaktan çıkarılmalıdır. Bu faaliyetlerin devletin resmî kurumları tarafından organize edilmesi daha uygundur. Böyle yapılmadığı takdirde Hacı Bektaş ile ilgili olmayan, hatta onun düşünce ve anlayışıyla ilişkisi bulunmayan birçok faaliyet gerçekleştirilmektedir. Günümüze bakıldığında herkes farklı etkinlik düzenlemekte ve bir yerinden çekiştirmektedir.Bu etkinliklerin ilki 30-31 Temmuz - 1 Ağustos’ta İstanbul’da Yenikapı Etkinlik Alanında “Hünkâr Hacı Bektaş Veli Festivali” olarak yapılacaktı ama ertelendi. Etkinliğe Alevi ve sol camiada ne kadar türkücü, şarkıcı, davulcu, zurnacı varsa bunların çoğu katılıyor. Vefatının 750. yılında Hacı Bektaş’ı nasıl anacaklar bilemem ama “festival” dedikleri etkinlikte halaylarla kutlayacakları muhakkak. Halay çekerken “tey, tey” de derler mi, onu bilemiyorum.Diğeri ise Kültür Bakanlığı tarafından organize edilen etkinlik (Bu etkinliğin şimdiki sempozyum ayağı için bir eleştirim yok). Bakanlığın 4 Ağustos’taki Hacıbektaş bölümü yerel yönetim ile ortaklaşa yapılmalıydı. Yerel yönetim, bakanlığın maddi manevi desteğini arkasında görmeliydi. Hazırlıklarda inanç önderleri ve yol erkan süren dedelerin görüşü alınmalıydı. Bu konuda yazan çizen akademik çalışmaları olanlar işin mutfağında olmalıydı. Ayrıca Alevi STK’ların da bu sürece dahil edilmeleri bir şekilde sağlanmalıydı. Hacıbektaş’ta yapılacak etkinlikte, devlet üst kademe yöneticilerle temsil edilmeliydi. Birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde ne iyi olurdu.Bir diğeri Hacıbektaş Belediyesi’nin öncülüğünde 20-22 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek etkinlikte Alevi STK’ların da bulunduğunu görüyoruz. Ancak bu gruplardan bazılarının geçmişte yaptıklarına bakınca bugün de ne yapacaklarını tahmin ediyorum ve fazla bir şey beklemiyorum. Beş bin nüfusa sahip ilçenin bu etkinlikler süresinde en az yüz bine çıkan nüfusuna kendi imkanlarıyla hizmet verebilmesi zor. Geçmişte olduğu gibi  başka yerel yönetimlere bağımlı olacağı, dolaysıyla o yönetimin siyasal etki alanında olacağı kaçınılmazdır.27-28 Ağustos’ta Hacıbektaş ilçesinde düzenlenecek alternatif etkinlikse Hak-Muhammed-Ali olmadan bir Aleviliği savunanlarca organize edilmektedir. Son yıllarda gerek Hacı Bektaş gerekse Alevilik yol-erkanıyla ilgili etkinliklerde -ki cenazeler de buna dahil- müzik konusunda otorite olmuş ne kadar türkücü varsa hepsi kendilerini Aleviliğin üstatları zannetmeye başladı. Yeni yol ve erkânlar uyduruyor ve Aleviliğin Hak Muhammed Ali yolu olduğunu, Hz. Ali olmadan Alevilik olmayacağını unutuyorlar. Pervasız ve edepten yoksun çalgıcılar Hak-Muhammed-Ali yol ve erkanını hiçe sayarak kendilerini erenler yerine koyup zırvalarından oluşan yeni bir program inşa ve dikte ediyorlar. Böylece toplumu hakaret ve aşağılamayla baskı altında tutmaya çalışıyorlar.

Hacıbektaş İlçesi Bir İnanç Merkezi midir?

İlçenin cadde, sokak, meydan ve kültür merkezi gibi yer adlarına baktığımızda Aleviler tarafından kutsiyet atfedilen veya ulu sayılan şahsiyetlerin isimlerini görmek mümkün değil. Burada Alevilerle inançsal olarak ortak paydası olmayan ama siyasal ve kültürel ortak payda da buluştuğu isimler yer almaktadır.Esnafın sattığı kitap ve hediyelik eşyalar arasında 1970’lerden kalma sol ideolojinin önderlerinin resimleri ve sembol sayılan eşyaları görmekteyiz. Bu resimler Ehlibeyt ve On İki İmam resimlerinden fazladır.Hacı Bektaş Veli asitanesinin kapatılıp müze olarak açılması ve hiç kimsenin itiraz etmeden kabul ettiği müze yaklaşımının bir sonucu olarak, çevrede bulunan fikir ve sanat adamlarının mezarları ziyaretçi açısından türbeyi geride bırakmaktadır.Şunu unutmayalım ki bu şahsiyetler ulu değil ünlüdür.  Dergâh avlusunun girişi başta olmak üzere birçok yerde ciddi yazım hataları ve yanlış tarihsel bilgilendirmeler bulunmaktadır. Bu hataların düzeltilmesini yıllardır söylememize rağmen kimse ilgilenmemektedir. Alevi kavram ve terimlerini bilmeyen kişiler tarafından yapılan faaliyetlerde önemli hatalar yapılmaktadır. Örn. Hünkâr’a atfedilen “Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda” şiirinden hareketle hazırlanan heykelde Hünkâr’ın kucağına ceylan yerine boynuzlu geyik vermişler.Şairin (Keçecizade İzzet Molla) sık sık isyan ederek kazan kaldıran yeniçerileri anlatan şiirinde:          Koyup kaldırmada ikide birde,/Devrildi kazan söndürdü ocağıdizelerinde olduğu gibi düşünülüyorsa bu ocak sönmeyecektir.Bu böylece bilineHacı Bektaş, çağına damgasını vuran, bulunduğu ortamı yaşanılabilir duruma getirmek için çözümler üreten, arayışlar içerisine giren, koşulları toplumun yararı doğrultusunda değiştirmek için zorlayan biridir. O düşündüğü ideal toplum için Sulucakarahöyük topluluğunu model almış, bu modeli Anadolu geneline yaymaya çalışmıştır. İşte Hacı Bektaş’ı bir birey olmaktan çıkarıp, günümüze kadar kalıcı kılan da bu yanıdır. Hüseyin DEDEKARGINOĞLU

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!