Muaviye,Kasrü’l Beyza’nın* pencerelerindenŞehrin sokaklarına bakıyordu;Şam şehrinde güneş,Hiç doğmamış gibi batıyordu.Üstündeki parlakVe gösterişli bir libastı;Altın renkli,Varaklı,İpekten bir kaftandı.Hilafet yüzüğünü O,Tombul parmaklarındaKibirle taşıyan bir adamdı.Eğlenceyi pek seven,Asla doymak bilmeyenKeyfine düşkün bir insandı.İhanet gözlerinde birleştiVe hile derinleşti...Öldürtecekti Ali’yi!O hain elleri ileŞerefli bir insanın kanınaŞerefsizce girecekti.*Şam şehri,“Dolan” şehri!Gez dolaş;Gör “talan” şehri!Paran kadar iman,Gerisi “yalan” şehri!Ak Saray,Kentin orta yerinde duruyordu;Etrafı dolu askerKapıyı kolluyordu.Sarayın kör ışıklarıGönüllerin nefsini kaldırdı;Fitneyi uyandırdı!Ebu Zer,Bir günÇıka geldiKralın kaçak,Şatafatlı yapılarına;Dayandı durdu kaleninGösterişli,Haram kapılarına.Karşısındaydı artıkO süslü tahtın,ÜstündekiYalancı padişahın.Ey Muaviye!“Bu saray senin mi?” dedi.Nedir bunca varlığın sebebi?Eğer,Yetim hakkı yedinse;Emin ol haramdasın...Yok, kendi malın ise;Dini yalan saymış,İsrafa saplanmışsın!Sarayda bekçilerin var,Korkuyor musun?Duvarları yüksek…Kimden saklanıyorsun?Bitmedi,SeninTürlü türlü hilelerin,Sonu gelmediŞu pis,Karanlık düzenin!..HalkıKoyuna,Kuzuya çevirmişsin,Kesip lime lime etlerindenGece gündüz yemişsin.Ey halife kılıklı…Beytülmalden çalmakMüslümana helâl mı?Hatırlatırım sana!Asmıştın mızraklaraO yüce sayfaları!..Aldatmıştın Ali’nin“Harici” *Cahil taraftarlarını.Uyarıyorum seni!Bunca yoksul varkenVeAç karınla gezerken;Yetim hakkından yemekVeGünü zevk ile devirmek...Cümlesi günah bunların,Katında o çok yüce Rabb’ın.HemYazmaz mıydı böyle?Hadi söyle!O temiz,Tertemiz sayfaların üstünde…*Kûfe ’nin sokakları;CesurdurVeKorkaktır insanları.Evvela Ali’ye bel verdiler,Sonra gerisin geri dönerek,Zalimin önünde boyun bükerekHasan’a sırtlarını döndüler!Kûfe’ninTozlu,Çamurlu yolları;Hem mertHem namerttir insanları!Önce Ali ile savaşa gittilerSonra gerisin geri dönerek,Zalimin kanlı ellerinden öperekHüseyin’e ihanet ettiler.Kûfe;Taşlı,Yuvarlak kum tepesi,Dolu dolu insan müsveddesi!Ehlibeyti çok üzdüler,Süfyan’a düşkündüler,İlle de Muaviye’yi sevdiler.Kûfe’de dikili dört ağaç;Gölgesinde dört insan...Verirsen birine selam,Güvenme üçüne el aman!Fırat’ın serinKanlı suları...Dostlar,Hiç tekin değil buraları!*Ali’nin mütevazi,Topraktı evi…Uyanmıştı yineBir şafak vakti.Güneş,Bugün son kez doğacakVe son kez batacaktı;Aydınlıklar gibiTüm renkler de artık,Karanlıklarda uyanacaktı!Evinin içindeydi güneş,Sözünün özündeydi güneş,Ne doğar ne de batar;Hep ebedi bir aydınlık,Ali’nin yüzündeydi güneş...Bahçesinin toprağında,Ağacının yaprağında,Ne yanar ne de söner;Sürekli ve sonsuz bir ışık,Gözlerinin ferindeydi güneş...Durma,Haydi doğ bir daha,Kıyamet vakti son defa!..Hanesi kerpiçten duvarÜstünde asılı duruyordu Zülfikar!İki uçlu,Ağzı çatal...Kınında bekliyordu,Yoksulların ekmeğini Ali,Elleriyle yoğuruyordu.Yüzünde hüzün,Gözlerinde efkâr...Bir ah çekse dayanmazYıkılırdı dağlar!Gülemiyordu…Sızlıyordu başında,Hendek’ten kalma yarası...Hatırla da utan,A yüzlerin karası!Evet,Kılıç yarası sızladı!..Ali,Elindeki kumaşıSağdan sola doladı.Başını,Kanıyormuşçasına yarasınıYavaş yavaş,Sessiz,Sakin,AğırVe tüm şiddetiyle kahır,Kılıç yarasından da ağır!Sıkı sıkıya sardı,Tuttu ucunu bağladı.*Sarayın kör ışıklarıAkılların hilesini kaldırdı;Fitneyi uyandırdı!İbni Mülcem!O çirkin ayaklarınla sen,Sarayın koridorlarınıAdımAdımAdımladın...Ateşin alevleri yakın!Hâviye* narlarında,Acılı çığlıklarınla,Önünde sen,Berinde kahpe sultanın...Cehennem duraklarında,İblis naralarıyla,Sürtecekler o alnınıMahşer meydanlarında!*Bir yol,İki ucunda şehir:Beyaz ve aydınlık!Siyah ve karanlık!İki kenti bağlıyor...Yol üstünde uzunVe ince,Sinsi bir gölge uzanıyor.Şam diyarından,Kûfe meydanlarınaUğursuz bir melun yaklaşıyor!Mescidin yollarındaŞimdi iki kişi yan yana,Artık karşı karşıya!Biri “Ak”Öteki “Kara...”“Biri’nin”Ve tüm heybetiyle bedenininYoktu yerde silueti;Bir ışıktır yineBaşka bir ışığın gölgesi...Güneş arkasındaydı “Öteki’nin;”Ama değildi önünde,Gerisindeydi gölge gövdenin.“Biri’nin” bağrındaArslanlar gibiKorkusuz bir yürek!..Ve karşısındaO zehirli yılanı görene dek,SırtındaDünyanın en ağır yüklerini taşıyordu.Uzun bedeninin içinde “Öteki,”(O sinsi sürüngen!)Zehirli kılıcını saklıyordu.Ve topladı bedenininOlanca tüm gücünü...Çekti çıkardı kınındanEn namert öfkesini,Savurdu,Vurdu Ali’yeKüfrün bu en alçak,Bu en namussuzİkinci darbesini!Kesmişti İmam’ınAynı yerden seriniAmr’ın* kılıç çalıp yardığıDerin yara yerini.Alnındaki kanSakallarına akmıştı,Nur yüzlü Alim,Al kana boyanmıştı.*Zulmün başı,Zalim Süfyan’dı;Mazlumların şahı,Hz. Mustafa’ya düşmandı.Oğlu kâfir Muaviye,Kötülüğün başıydı;Müminlerin emiri,Ali'ydi savaştığı.Muaviye’nin de oğlu,Şerrin başıVe insanların leşiLanetli biri,Seni Yezit seni!Fatıma evladını,Şehitlerin şahını…Aldı, Hüseyin’in başını.Akıttı, Zeynep'in göz yaşını.Kahrolası Süfyan soyu!Ali'nin hakkını yediler.Ehlibeyte zulmedipİslam’ı yok ettiler;Din gömleğini tersleyipMüslümana giydirdiler.Çok zamanKüfrün bu alçak milleti,Ezdiler Ümmeti Muhammed’i.OnlarDini tarumar ettiVe halâ ediyor!Her şeye rağmen yaşatmayıŞu Hakiki İslam’ı,Muradı Hâk Teala’yı,Evladı Fatımat’ü Zehra'yıYine sana düşüyor!Ey nesli peygamber!Yine sana düşecek...Ali ile batan güneş,Gör!Yeniden yükselecek! Ali KAÇAR / BİYOGRAFİ1981 yılında İstanbul’da doğdu.Kütüğü Sivas ili Kangal ilçesine kayıtlıdır.İlköğrenimini, İstanbul/Sultangazi ilçesinde yer alan Atatürk Çiftliği İlköğretim Okulu’nda;Ortaokulunu ise Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu’nda okudu.Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu.2004-2005 yılları arasında askerlik görevini yaptı.Kendisine ait SMMM Bürosunda Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik yapmaktadır.Evli ve iki çocuk babasıdır.“KORKMA! & Doğudan Şimdi Doğacak Olan Güneşe Bakınız” adlı ilk şiir kitabı Kasım 2018’de,“ADALET! EŞİTLİK! ÖZGÜRLÜK!” isimli ikinci şiir kitabı ise Haziran 2020’de yayımlanmıştır.“İLK NESİRLER YENİ ŞİİRLER” isimli kitap çalışması devam etmektedir.
AÇIKLAMALAR:* Kasrü’l Beyza : Beyaz Saray* Beytülmal : Devlet hazinesi* Hâviye : Cehennemin en alt katı.* Kuran’ı Natık : (Konuşan Kuran) Hz.Ali* Hariciler : İslam’daki hakem olayından sonra hem Hz. Ali’nin hem de Muaviye’nin hilafetini tanımayarak her ikisinden de ayrı kalan dini grup.* Hiç tekin değil buraları : Bu ve benzeri ifadeler ile dönemim Kûfe ve Şam halkı kastedilmektedir.* Amr : Arap diyarının en güçlü, müşrik savaşçısı.
Başka haber bulunmuyor!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.