İLAHLIĞA SOYUNANLAR
İLAHLIĞA SOYUNANLAR
TUNCAY ALTUN yazdı..İnsan ya yaşadığı gibi inanır ya da inandığı gibi yaşar.Toplum o kadar çok bozuldu ki doğrular yanlış, yanlışlar doğru oldu. Toplumun değer yargıları değişti.Böyle olunca da kim ne kadar doğru anlaşılamaz oldu.Bu çürük ortamda yetişen insanın nefsi de dizginlenemez bir ihtiras ve doymaz bir açlık içindedir. Meslek alanında ya da yaptığı işte yükselebilmek için her yol mubah sayılır. Maddi anlamda daha iyi şartlara kavuşma isteği aslında diğer insanlara karşı bir güç sergilemek anlamındadır.Yüksek bir makama oturan kişi oranın verdiği güç ile diğer insanlar üzerinde otorite kurmayı hatta ezmeyi zevk edinir.Yüce yaratan Furkan Suresi 43. Ayette şöyle buyurmaktadır: “(Ey Nebim ve Hakk elçilerim!) Kendi istek ve tutkularını (nefsü hevâsını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı Sen mi vekil olacaksın? “***Güç elde eden vatandaş nefsinin kurnaz oyununa ve aldatmacasına kapılarak ilahlığa soyunur da kendi bilmez.Firavun, Nemrut bu ilahlık iddiasında zirve yapmışlardı.İnsanları emirlerinde olan bir yaratık olarak görüyorlardı. Onların yeme, içme, uyuma, çocuk sahibi olma, yıkanma hatta yaşama hakları yoktu.Firavun ne kadar izin verirse o kadar yapabilirlerdi.Hatta Firavun, Hz. Musa'ya "Ben bunların ilahıyım, ben istersem onları öldürürüm" diyebilecek kadar sapkınlık içindeydi.Günümüzde de hak etmediği yani liyakat sahibi olmadığı görevlere ve yetki mercilerine gelen insanların bir müddet sonra bu tavırlar içine girdiğini görmekteyiz.Her şeyin en iyisini o bilir, ona göre bütün çalışanlar tembeldir, çalışmıyordur, aldıkları maaş çoktur…Bunlar istedikleri işçiye ceza verirler, hatta işten çıkarırlar. İstedikleri işçiyi gördükleri lüzum üzerine işe alırlar.Genç yazılı sınava girmiş 92 almıştır, mülakata alırlar ve abuk subuk soru sordururlar, verirler 60 puanı.Kendilerine yakın olan ve yazılı sınavdan 62 almış gence ise mülakatta 95 verirler.Manzarayı siz düşünün.Yüksek puan almış ve daha bilgili olan gencin elenmesi ve kendilerine yakın liyakatsiz diğer gencin işe alınması "NASİP" kelimesi ile açıklanabilir mi?İşsiz ve fakir birileri varsa, o durum onların iş bilmezliği ve iş beğenmeme huylarından olmuştur.Böylede bir acımasızlık örneği sergilerler.Bir aileden kamuda 5 kişinin hepsi çalışmakta ama diğer bir aileden bir kişi bile çalışmamaktadır. Bu onlara göre gayet normaldir.“Efendim biz filan partideniz, filan kişinin ekibindeniz, bu hakkımız…“ yaklaşımı içindedirler.İnsanların kaderiyle oynama, onları aç bırakma kararını alma ya da bu karara ortak olma bir ilahlığın yansıması değil midir?Lüks sofralarında çeşit çeşit yemeklerini tıka basa yedikten sonra , “Allah’ım olmayanlara da ver…” şeklindeki dualarına ne demeli?Bunlar yardım etseler bile, elleri titreyerek ve karşıdakini inciterek yardım ederler. Gösteri ve gösteriş yaparlar. Çünkü nefisleri öyle yaparlarsa buna müsaade eder.İnsanların gelecekleriyle oynarlar, kiminin yolunu açarlar, kiminin yolunu tıkarlar.Bunu yaparken de bulundukları makamların verdiği donanım(?) ve liyakat(?) ile yaparlar. Nefisleri ilahlığa soyunmuş da kendileri bunun farkında değillerdir.Bundan da zevk alırlar.Selam ve dua ile.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.