İstanbul
20 Eylül, 2024, Cuma
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

KERBELÂ OLAYINA NASIL GELİNDİ? V

KERBELÂ OLAYINA NASIL GELİNDİ? V
KERBELÂ OLAYINA NASIL GELİNDİ? V
İkinci kırılma noktasının devamıdır. …. Dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Horasan ve Maverraünnehir bölgelerinde yaşayan Türkler, İslamiyet’i kabul ettikleri sırada “Şia” veya “Şii ekolü” nün tesiri altında kaldılar. Hz. Peygamber ve onun Ehl-i Beyt’ini derin bir muhabbetle sevdiler ve onlara taraftar oldular. Bu taraftarlığın adına “Şii” veya “Şia” sözcüğü yerine, Ali taraftarı veya Ali yanlısı anlamına gelen “Alevi” denildi. Ancak “Alevi” deyiminin sadece taraftarlıkla ifade edilmesi yeterli değildir. Daha sonraki bölümlerde açıklanacağı gibi Alevilik/Bektaşilik: İslam Dini’ni, biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan. Allah, Muhammed, Ali kutsallığını, özünde taşıyan. Korkuyu aşıp, sevgi ile Tanrı’ya yönelen, insanın özünde Tanrı’yı gören. Hz. Muhammed’in Nübüvvetini, Hz. Ali’nin Velâyetini kabul eden. Kuran’ı ve Ehlibeyt’i esas alan. Tüm bu inancını Kırklar Cemi ve dört kapı kırk makam olarak ifade edilen “Şeriat, Tarikat, Marifet ve Sırrı Hakikat” ilkeleri içersinde uygulayan bir inanç sistemidir.
Bu inanç sistemi veya İslam anlayışı daha çok Türkmen Türkleri arasında yayıldı ve kendisine taraftar buldu. Türklerin bazı kesimleri ise İslam’ı, Muaviye’nin ve oğlu Yezid’in temsil ettiği bugünkü Emevi uygulamasına göre kabul ettiler.
Üçüncü Kırılma Noktası: Kerbelâ olayıdır. Hz. Muhammed ve soyuna taraftar olanları, en fazla etkileyen olaylardan birisi de budur. Bu olaya kısa bir göz atacak olursak, bunun Alevi-Sünni gruplaşmasında ne denli etkili olduğunu çok açık olarak görürüz. Bilindiği gibi, Hz. İmam Hüseyin, Muaviye’nin oğlu Yezid’e biat etmeyerek kıyam (dik duruş) başlatmıştı. Hz. İmam Hüseyin’in bu dik duruşu ve mücadelesi, saltanat elde etmek için değildi. Onun tüm çabası, İslam’ın değerlerini, İslam’ın esasını korumak içindi, bunun için mücadele veriyordu o.
Hz. Hüseyin de çok iyi biliyordu ki, her tarafı sarılmıştı, iktidar hırsıyla yanıp tutuşan bir zihniyetin karşısında tek başına karşı duramayacaktı. Nerede olursa olsun onu rahat bırakmayacaklardı. Ne Mekke’de ne de Medine’de kalması, ona yarar sağlayamazdı. İktidar hırsıyla gözü dönmüş olan Yezid, İmam Hüseyin’i, kendisine biat ettirebilmek için tüm imkânlarını kullanacaktı. Nitekim kendisine biat etmeyen İmam Hüseyin taraftarlarına akla hayale gelmeyecek zulümlerde bulunmağa başlamıştı.
Tüm bu olanları ve olacakları çok iyi bilen İmam Hüseyin, hem kendisini, hem ailesini, hem de insani ve İslami değerleri korumak amacıyla, Küfelilerin yapmış oldukları daveti, çok samimi bulmamasına rağmen kabul etti. Çünkü en uygun yer olarak Küfe’yi seçmişti. Yakınlarının Küfe’ye gitmemesi hususundaki ısrarlarına rağmen, onun Küfe’de ısrar etmesinin en önemli sebeplerinden birisi de Medine ve Mekke’nin dışında kalmak ve buralarda bulunan İslamî ve insanî değerlere zarar gelmesini önlemekti. Kerbelâ olayı, her ne kadar bir hilafet meselesi gibi görünse de aslında Haşim oğulları ile Ümeyye oğulları aralarında, öteden beri devam eden bir husumetin, sonucudur, yani mazlumla zalimin kavgasıdır.
Aslında İmam Hüseyin, Yezid’e biat etmeyip, bu yolu seçmekle; Yezid’in gerçek yüzünü göstermiş oluyordu. Yargılamayı tarihe bırakıyordu ve öyle de olmuştur. İmam Hüseyin, İslam ve insanlık uğruna kendisini, kendi arzularıyla dostlarını, ehlini-âyalini tehlikeye atmak zorunda kalmıştı. Allah’ın Resulü’ne ve dinine karşı kendisini amaç edinenlerin, gerçek yüzlerini, tarih önünde göstermek istiyordu. Süt emen çocuğuna kadar tüm yakınlarına kast edenleri ve Muhammed soyuna reva görülecek olan bu zulmü, bir-bir, safha-safha gözler önüne serip gösterecekti. Böylece, Ümeyye oğullarının ve sözde inanmış gibi görünenlerin zulümlerini, tarihe kanlı bir sayfa olarak geçirecekti ve öyle de olmuştur.
Hakkı SAYGI

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!