ZEYNEL COŞAR yazdı...
Emperyalizm çağında, dünyayı ve ülkemizi sömürmek için yapılan işgallere, soyguncu zorbalıklara karşı mücadelelerde, Aleviler en önde olması gereken insanlardır. Bir Alevi işgalci emperyalistle aynı safta olamaz. Zalimlerle el ve işbirliği yapamaz. Nerede zulüm varsa, kime yapılırsa yapılsın en başta Aleviler karşı çıkmalılar. Zalimlerle birlik, kim yapıyorsa Alevi değildir. Birinci Dünya Savaşı’nda Alevilerin önderi Cemalettin Çelebi,7500 kahramanla Erzurum Savunmasına koşarken, Tercan dağlarında Bababanlı Gül Ağa, Şavalanlı Mehmed Ağa, Tunceli’de Diyap Ağa,Vartolu Lolanlı Aşierti Liderleri ve Hormekli lideri Küçük Ağa, Zeynel Ağa gibi vatanseverler en önde vuruşuyorlar, Kureşanlı Haydar Ağa şehit oluyor, Bingöl Dağlarında bir çok Alevi Aşireti Mustafa Kemal Paşa ile omuz omuza Ruslara karşı savaşırken, kendine sözde “Aleviyim” diyen bazı hainler, Çar Nikola’dan teneke teneke altınları alıp 30 Mart 1916’da Nazmiye’de isyana kalkışıyorlar. Nazmiye, Pertek, Ovacık,Hozat, Mazgirt gibi bir çok ilçeyi işgal ettiler. Bazı aşiret liderleri TAŞNAK Çetesi ile el ele vererek askerimizi arkadan vurdular. Taşnak Çetesi ile koordineleri olarak Tunceli-Nazmiye’de 30 Mart 1916 ihanetini yapanların ibretlik işi, daha sonra diğer bazı derebeylere de birer kötü örnek olmuştur. 1914-1917 yıllarına kadar Rus işbirlikçisi olan, Koçgiri Ağaları, Ali Şer ve Nuri Dersimi ise Mondros Mütarekesi sonrasından, efendi değiştirerek 1919 yılından sonra da İngiliz ve Fransız piyonu oldular. Nuri Dersimi, Ali Şer gibi adamlar ise hiç boş durmamış, 1920-1922 Koçgiri ve 1937-1918’de Tunceli’de ki olayları kışkırtarak bölgemiz tarihinde büyük acılara sebep olmuşlardır.Bölgenin Canlı Tanıklar Anlatıyor Binbaşı Hasan Hayri Bey:Rus işbirlikçisi ağalar tarafından başlatılan Nazmiye Ayaklanmasını Galatalı Şevket Komutanlığında oluşturulan kuvvetler, Elazığ tarafından karşı saldırıya geçerek, kuzeye doğru ilerleyerek birkaç hafta içinde dağıtmış ve isyan sona erdirilmiştir. Bu süreci daha iyi anlamak için bizzat o günlerde bölgede görev yapan tanıkların anlattıklarına başvurduk. Bu kişilerden birisi de Binbaşı Hasan Hayri Bey’dir. Kendisi 1916 Mart’ında bölgesinde 3.Ordu’da binbaşı olarak görev yapıyordu. Tunceli Hozat doğumlu Karaballı aşiretine mensup olan Hasan Hayri Bey(1881-1925) bu isyanı bastıran kişilerden birisidir. Çar Nikola’nın bölgedeki aşiret liderlerini kendi safına çekmek için nasıl teneke teneke altınları gönderdiğini,23 Nisan 1920’de açılan TBMM’ne Tunceli Milletvekili olarak 1921 yılında Mecliste Koçgiri Olayının tartışıldığı bir kapalı oturumda Nazmiye İsyanını ve bölgede ki ileri gelen kişilerin nasıl satın alınmaya çalışıldığını anlatır.“…Arzetmek istiyorum ki bu yakın zamanda oldu. Erzurum sükut ettiği zaman( 16 Şubat 1916) bir iki kazayı bastılar. Sonra Vehip Paşa’yı cepheden istediler. Dersim mevkii kumandanı olarak gönderdiler. Ne ise gittik, kendi milletimizden, ağalarımızdan istirham ettik. Sancak muasarasını(kuşatmasını) kaldırdık. Ötekilerini de urduk( vurduk-savaşıp bertaraf ettik),sükûnet peyda oldu. Sonra Ruslar geldiler Erzincan’ı istila ettiler. Erzincan’ı istila ettikten sonra Erzincan’a propagandaya başladılar. Aynı zamanda baktım bir kağıt geliyor. Bir Kürt vasıtasıyla geldi. “Oğlan bunu kim sana verdi?” Bilmem kağıt kimden… Nikolanın baş tercümanı Çerkez Hasan. Bendeniz orada mevkii kumandanı bulunuyordum. Dersimliler benim ve ailemin kumandası altında içtima ettiler. Mesala ailemizde bir amcam var, yüz yaşında,nafizi kalem(dini konuları okumuş –bilmiş)O imiş ve bunun yeğeni bulunmaklığım hasebiyle …Böyle muktedir imişim, kendisine anlatmışlar. Oda bana yazıyor ki,”Dersim efkarı umumiyesini bize çevirdiğiniz vakitte (kamuoyunun çoğunu bizden yana çevirirsen ) istediğiniz kadar mükafatı naktiye var.”(İstediğin kadar nakit para veririrz)Kral namına, Çar namına veyahut teşkil olunacak prensliği (Bağımsız-Özerk)kabul etmek teklifi…..Ruslar bana tutuyor milyonlarca lira teklif ediyor ve tabii bunu birkaç ağa nezdine okudum. İslamiyeti bu yüzden mahfeder alçaklar. Benim bu ağalara bütün sırrımı ifşa ettiğim cihetle (gerçeği söylediğim için ) bütün Dersim rüesası bugünkü günde beni Mebus intihap ettiler (gönderdiler)”(İş Bankası Yayınları-TBMM Tutanakları-1.cilt-say 253) Nuri Dersimi :1916 Nazmiye İhanetini öven ve Koçgiri, Dersim olaylarında birinci derecedeki faili olan Nuri Dersimi’de o sırada baytar binbaşısı olarak Erzincan’da görev yapmaktaydı. Yazdığına göre Alişer’de Koçgiri Ağaları Alişan Bey ve Haydar Beylerin verdikleri emre göre Ruslarla irtibatlı çalışıyormuş. Taşnak Çetesi ve bu Koçgiri ağaları üzerinden Nazmiye’de ki bazı ağaları da ayartmışlar. İhanet içinde ki Alişer’i, Nuri Dersimi şöyle anlatıyor.“…Alişer, 1914 Dünya Savaşı’nda Kürdistan’ın bağımsızlığı için Rus ordusuna katılarak, Koçgiri ,Sivas, Malatya ve Dersim bölgelerinin Kürt temsilcisi sıfatıyla Rusya himayesi altında Özerk Kürdistan yönetimi kurulması için çalışmıştır. Rusların Erzincan’ı işgali sırasında ,Alişer bir askeri birlikle Ovacık ilçe merkezine gelmiş ve orada Türk idaresini dağıtarak bir Kürt idaresi kurmuştur. Bu başarı, Rus ordularının Dersim’le irtibat noktalarını güven altına almıştı.” ( N. Dersimi- Kürdistan Tarihinde Dersim,.say -276) Her şey gün gibi ortada değil mi? Yani Alişer denen adam düpedüz ajanlık yapıyor.Yine Nuri Dersimi, Nazmiye’de tüm olayları gün gün takip ettiği için yaşananları şöyle yazmaktadır. “ …Erzurum’un düşmesi, Osmanlı ordularının devamlı geri çekilmesi, Doğu Dersim’in Demanan, Hayderan, Kureşan, Alan, Şekan, Suran, Yusufan ve Pilvenk aşiretleri 30 Mart 1916 ‘da on bin kişilik silahlı kuvvetlerle kısmen Mazgirt, Nazmiye ve kısmen Hozat, Pertek merkezleri üzerine yürüyerek bu ilçeleri tamamen istila ederek Osmanlı memurlarını ortadan kaldırmışlardır. Elazığ vilayetine doğru yürüyerek Kürdistan davasını emrivaki şeklinde halletmeye çalışmışlar ve bütün o yöreyi hakimiyetleri altına almışlardı. Bu hareketler esnasında Osmanlı taraftarlığı yapan Çarsancak (Karaçor) köyleri yağma edilmiş ve beyleri Elaziz’e kaçmak zorunda kalmışlardı. Harekatı Haydarzadeler’den Paşa ve Fındık Ağalarla ,Kureşanlı Seyid Ali idare ediyorlardı…Durumu korkunç gören Üçüncü Ordu Kumandanlığı ,Elazizi 11. Kolordu merkezi yapmış ve askeri tedbirleri almıştı...Bu sırada ben ordu kumandanı Vehip Paşa tarafından çağrıldım. Huzuruna çıktığımda bana hitaben ;Çelebi Efendi’nin uygun görmesi üzerine, Dersim’de asayişin temini ve aşiretlerin hükümet merkezine saldırmalarının ve işgallerinin önlenmesine yardımcı olmamı istedi….Paşa bana verilen bu görev hakkında İkinci Ordu Kumandanlığına bildirimde bulunduğunu ayrıca izah ettikten sonra “ Dersimlilerin yardımından vazgeçtim, hiç olmazsa bize dokunmasınlar” dedi.”( N. Dersimi- Kürdistan Tarihinde Dersim .say 115-116) Mehmet Şerif Fırat:O günlerin diğer bir canlı tanığı da de Mehmet Şerif Fırat’tır. Bingöl dağlarında Varto, Kıği, Bingöl ve Tunceli bölgelerindeki aşiret kuvvetleri içinde, Ruslara karşı yapılan 16 yaşında bir çocuk olarak savaşa katılmıştır. M.Şerif Fırat’ın bir görgü tanığı olarak anlattığı o kahraman milisler Alevisi ,Sünnisi bir olup büyük bir vatanseverlik örneği göstererek omuz omuza düşmana karşı savaşmışlardır. Siperlerde birlikte şehit olmuş birer kahramanlar olarak bize örnek olmuşlardır. Bu direnişten sonra, o sıralar yeni kurulan 2.Ordu kuvvetleri yetişmiş, Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki savaşçı birliklerimizin komutasında Şereafettin dağlarında, Eşekmeydanı ,Oğunt savaşlarıyla Rusları geri püskürterek Muş,Bitlis,Van’a kadar sürmüşlerdir.Mehmet Şerif Fırat “Varto Tarihi” kitabında Rus işgali günlerinde Dersim bölgesinde, Nazmiye İhanetini yapan birkaç kendini bilmez adamdan başka vatansever bir çok Dersimli aşiret kuvvetlerinin nasıl bir araya gelerek kahramanca savaştığını ve yaşanan olayları şöyle anlatır. “...Dersim’in güney eteklerinde bulunan Hayderan, Demenan ,Ariyan aşiretleri hükümetin bu zayıf durumundan faydalanarak bahardan beri Mazgirt ,Pertek ilçelerini yağmalamışlardı. Ordu Elazığ’a yetişince , Galatalı Miralay Şevket Bey, bu aşiretleri tedip ederek Dersim dağlarına kaçırmıştı. Bu tedip sillesinden ötürü Dersim’liler bölgelerine doğru gelen Ruslara karşı hiçbir hareket göstermiyorlardı. Bu cephede Vehip Paşa’nın 3.Ordusu ile Balaban aşireti reisi Gül Ağa’nın beş yüz milisi vardı. Ahmet İzzet Paşa,Dersimlileri harekete geçirmek için ,Kariri, Hormek aşireti reisi Küçük Ağa’yı Dersim’e göndermiş, Küçük Ağa ,bir ay içinde Dersim ağalarından yirmi dört aşiret reisini Gazik ‘te Ahmet İzzet Paşa’nın yanına getirtip hükümete dehalet ettirmişti…Bunlar yerlerine dönerek, Ovacık’a doğru yürüyen bir Rus fırkasını imha etmiş ve Rus ordusuna karşı Pülümür ve Dersim dağlarında kuvvetli bir cephe kurmuşlardı. Bu aşiretlerden en fazla çalışan Balabanlı Gül Ağa ve daha sonra Çarekli Mustafa Bey ve Kureyşanlı Şah Haydar olmuştu. Şah Haydar bu savaşta şehit olarak büyük yararlılıklar göstererek canını vatan uğruna kurban vermişti.” (Mehmet Şerif Fırat- Doğu İlleri ve Varto Tarihi. Say.174-175 )Mehmet Şerif Fırat’ın anlattığına göre de Nazmiye ayaklanmasına önderlik yapan Kureyşan aşireti önderleri Ali Kah ve Ali Ağa’lar olmuştur. Ama bir başka Kureyşanlı Haydar Bey, vatan için cephelere koşarak savaşmış ve şehit olmuştur. Bu durum hemen hemen bütün aşiretlerde yaşanmıştır. Aynı aşiretin bir kısmı vatansever tavır alırken, diğer bir kısımları ihanet etmiş düşmanla işbirliğine girmiştir. Bu olayları anlatırken elbette ki ihanete girişenleri bir aşirete mal etmek doğru değildir. Yanlış yapan kimse onu yazmaktayız. Kötülük yapanlar kendinden sorumludur. Diğer akrabaları onun yaptığı yanlıştan dolayı zan altında bırakılamaz.Pir Ahmet Dikme:Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşananları, Ermeni Taşnak Çetesinin cinayetlerini görgü tanıklarına dayanarak anlatan ve bir çok yalanlara dayalı konuyu da ele alıp inceleyen “Dersim Karanlığını Aydınlatalım” eserini yazan Pir Ahmet Dikme’de o günleri Mehmet Şerif Fırat gibi ayrıntılı olarak yazar. Genelkurmay Belgelerinde Dersim’de milis gücü kuvvetlerinin Şarkı Dersim ve Garbi Dersim Milisleri olarak örgütlendiğini defalarca yazar. Kısa bir alıntıyla da Pir Ahmet Dikme Abimize yer verelim. “…Rus ordusuna karşı savaşan aşiretlerin sayısı üç-beş aşiretle sınırlı değildi. Hozat’ın Malatya sınırından Muş’a kadar olan bölgede yerleşik olan aşiretlerin tamamı bu savaşa katılmışlardı. Bölgede yerleşik aşiretler, ağalar düzeyinde bir toplantı yaparlar ve bu toplantıda düzenli milis gücü oluşturulmasına karar verildi. Şah Hüseyin oğlu Mustafa Bey genel cephe komutanlığına getirildi. Her aşiret ağası Mustafa Bey’den aldığı talimat doğrultusunda, kendi aşiret milis gücünü yönetir ve yönlendirirdi. Rus Ordusunu üç yıl oluşturulan cephenin gerisine hapseder ve bir tek Rus askerinin dahi bölgemize girmesine müsaade etmez. Bazı hazırlopçu hokkabazların iddia ettiği gibi ,onurlu halkımız ne vatanına ve nede kendi ordusuna ihanet etmemiştir.”(Pir Ahmet Dikme, Dersim Karanlığını Aydınlatalım,161,162) Pir Ahmet Dikme’nin dediği gibi bazı olumsuzluklara rağmen Dersim Halkı vatanseverdir, onurlu şekilde vatanı için savaşmıştır. Bazı ihanetçilerin yaşattıkları kötülükler Dersim Halkımıza mal edilemez.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.