İstanbul
26 Aralık, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

FETVALAR FETVALAR

27 Temmuz 2024, Cumartesi 20:36

Ortaçağ da ve daha öncesinde  hemen hemen tüm coğrafyalarda hüküm süren Kralların, İmparatorların ,Şahların , Padişahların egemenlik teorisinin temeli “ Zılullahi fi’l alem-veya Zılullahi fi’l  zemin” fikrine dayanmaktaydı. Yani ben  sizin üzerinizde olan otoritemi Allah’tan –Tanrı’dan alıyorum. Bana bu hakkı Allah verdi, sizi de  Allah adına yönetiyorum. Bu  saltanatımın manevi dayanağı Allah’tan gelmektedir. Onun için bana karşı gelmek, itiraz  etmek Allah’a itiraz etmektir. Ulü’i  Emre itiraz demektir.” Diyerek saltanat sürmüşlerdir. Dolayısıyla bu hak sorgulanamaz bir haktır, ona göre diye ilan ediliyordu. Konu hakkında çalışmalar yapan akademik çevreler Osmanlı Devletinde Şeyhülislamlık kurumunun ne zaman devletin  siyasi hayatına girdiğini tartışırlar. Kimileri 15.yüzyıl ortalarında yani II. Murad zamanında dini fetva almasıyla Şeyhülislamlık makamının veya uygulamasının başladığını, bazıları da esas olarak Fatih Sultan Mehmed’in merkezileşme-İmparator olma planı ile at başı gittiği çok açıktır. Ünlü örfi kanunları olan ve daha çok öne çıkan “kardeş katli vaciptir” konusunu şeyhülislam ve dini otoritelere tartışarak yazılmasından sonra Şeyhülislamlığın başlatıldığını kabul edilir. Her ne kadar dini konularda, yargılama ve idari uygulamalarda şeyhülislamın fikri ve fetvası önemli olsa da, idari ve askeri yönetim alanlarında da   sonuçta tek otorite ve karar verici Padişah olduğu için, her şey Padişah iradesine tabiidir. Kılıç kimin elindeyse, ister dini ister örfi,  söz sahibi de odur. Dini konularda da ulema sonuçta padişah isteğine uymakla görevli birer emir kulları olarak fetvalar vermişlerdir.  Bazı dönemlerde  Şeyhülislamlar sürgün cezasına çarpıtılmış, hatta IV.Murad, 1634 yılında devrin Şeyhülislamı   Ahizade  Hüseyin  Efendi’yi, kendisini eleştirdi diye  idam bile ettirmiştir.  Normal zamanlarda padişahların işine gelen şekliyle idari uygulamalarını din esaslarına - kitabına uydurma ve meşruiyet yaratma  görevi şeyhülislamlara havale edilmiştir.

                Yavuz  Sultan Selim, ortada Şeyhülislam  Zembili Ali fendi varken, kendi döneminde İstanbul Kadısı  Hamza  Sarugürez  gibi rüşvetçiliği belgeli olan bir kişiden   yüz binlerce Alevi için katliam fetvası aldırmıştır. Şah İsmail’le  savaşa doğru giderken, “Ulemam baha seninle savaşmak için fetva verdi, hazır ol geliyorum.” diye mektuplar yazmıştır. Bu  rüşvetçilik gerçeğini  Dr. Selahattin  Tansel yazmış olduğu   Yavuz  Sultan  Selim kitabında Topkapı sarayı arşivinde ki 6304-12  nolu arşiv belgesine dayanarak sayfa 21’de ayrıntısıyla açıklamıştır. Olay özet olarak şöyle olmuştur.  Rumelinde ki Semendire valisi  Bali Bey vilayettinde birçok haksızlıklar yapmıştır. Semendire halkı  bu olayları İstanbul’a ki padişah makamına  mektuplarla şikayette bulunmuşlardır. Yavuz  Sultan Selim’de bu durumu araştırıp bir rapor halinde sunması için  İstanbul Kadısı Sarugürez’i  çağırıp bu görevi vermiştir. Hemen arkasında da  Sarugürez’e doğru bir iş yapacağına dair  Kuran’a el basarak yenim ettirip Semendire’ye göndermiştir. Alışmış, kudurmuştan beterdir derler ya,   rüşvetçiliği ile meşhur  Sarugürez  Bali Beyi Semendreye gidip iddiaları “ soruşturup”, güya  “suçu yoktur” diyerek raporunu yazıp padişaha göndermiş. Ama bu arada Bali Bey’i aklamanın mükafatı olarak  50 bin akçeyi de kesesine indirmiştir.  İşte böyle bir rüşvetçi din adamı 1513 Kasım ayında İdrisi Bitlisi’nin “ Dört dörtlük bir toplantı oldu” dediği  Edirne Toplantısında  Yavuz’un emri ile  Alevi katliamları fetvası  vermiştir.  Sarugürez bunları yaparken bir başka  Alevi katliamcısı fetvaları veren Şeyhülislam Ebussuud  Efendi de Kanuni Sultan Sülayman’ın oğlu Mustafa ve daha sonra Beyazıt için de katli vaciptir fetvasını vermiştir. 

                     Prof. Şerafettin Turan ,”Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Taht Kavgaları” adlı eserinde, Sultan Süleyman   oğulları  Şehzade Mustafa ve Bayezıt için Ebussuud ‘dan “katli vaciptir” fetvalarını aldığını  anlatır.“…Büyük oğlunu ortadan kaldırmayı gerekli gören Kanuni, bunun için Şeyhülislam Ebussuud’dan fetva bile almıştır. Osmanlı kaynaklarının hiç söz etmedikleri bu fetva konusunda Batı Kaynakları büyük önem vermektedirler. (Kanuni dolanbaçlı şekilde   Ebussuud’a  anlattığında ) Bu soruya müftü Ebussuud “Katli vaciptir” diye fetva vermiştir.”(Prof.Şerafettin Turan,age.s.45) Ebussuud aynı şekilde Bayezit içinde fetva vermiştir.

 Osmanlı  Devletinde fetvalar evrile devrile 1826 yılına gelinmiştir. II.Mahmud döneminde Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılışında ve Bektaşi katliamları için acımasız bir katli vaciptir fetvası verilmiştir. Bu fetvaya dayanarak on binlerce yeniçeri Aksaray’daki karargahlarında top ateşi ile parçalanarak öldürülmüş, canını kurtaranların bir kısmı Belgrad ormanlarına kaçmış. Devletin askeri güçleri Belgrat Ormanını sararak ağaçları ateşe vermiş. On binlerce insan orada yakılarak yok edilmiştir. Hızını alamayan ulema ve Padişah bu seferde  kılıçlarını Bektaşilere çevirmiştir. Gerici softaların öncülüğündeki askeri birlikler Bektaşi Ocaklarına saldırıp on binlerce insanı katletmiş, Bektaşi dergahları yağmalanmış yakılmış tamamına el konularak Katli vaciptir diyen tarikatlara peşkeş çekilmiştir.

                        En sonunda  Türk Milletinin baş belası olan bu uğursuz fetvacılar  vatanımızı kurtarmak için mücadeleye atılan Kuvayi Milliye Önderlerimiz için İngiliz Emperyalizminin kışkırtması ve Padişah Vahdettin’in emri ile  24  Mayıs-1920’de  Şeyhülislam  Dürrizade Abdullah kalemiyle yazılıp Yunan Uçakları ile siperlere, köylere ,kasabalara havdan atılan  “ Ey Müslümanlar duyun ve bilin ki bu  Mustafa Kemal ve arkadaşları din düşmanı, kafidirler. Katli vaciptirler. Nerde görülürse yakalana ve katledileler” diyerek tarihin en utanç verici işini yapmışlardır. Vatanı, namusu ve milleti için savaşanların karşısında İngiliz’in emir kulu olan   Sarayın yanında yerini alan  fetvalar sayfasını  Türk Milleti yırtıp atarak ülkemizi kurtarmıştır.  Böylece  fetvacılar ve saltanatçılarında devrini kapatmışlardır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.